Kıymetli okuyucularım. 15 Temmuz 2016 tarihi hem hafızalarımıza hem de tarihimize Fetö terör örgütünün darbe girişimi, 'Milli Birlik ve Dayanışma Günü' olarak geçmiştir. Türkiye bu kirli ve hain ihanetin pençesine nasıl ve kimler tarafından getirilmiştir? Kimler gaflet ve dalalet içinde olmuşlardır? Din kisvesi altında Müslüman Türk milletinin imanını, imkânlarını ve bölünmez bütünlüğünü yıllardan beri sömürülenlerin, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını yiyenlerin ve onlara çanak tutanların suçu nelerdir ve kimlerdir? Mutlaka millete açıklanmalıdır. Ben o gece hastanedeydim. Rüyamda, ihtilal olacak görevlisin demişler ve bana bir kısım otomatik silahlar ve mermiler vermişlerdi. Çocuklarım, 'Baba ihtilal oldu' dediklerinde, 'Haberim var. Görevliyim' demiştim. Milletin para ile, verdiği vergilerle alınan uçaklarla, tanklarla, toplarla, milletin odak noktası olan TBMM bombalanıyor. Kardeş kardeşe silah çekip ihanet ediyor. Asil Türk Milleti'nin evlatları, kadını, erkeği, yaşlısı, genci ile bu ihanete müsaade etmiyor ve siper oluyor.
Sevgili okuyucularım. Türk insanı, milli iradeye sahip çıkmış hak ve hukuku ayaklar altına almaya çalışan çapulculara ve işbirlikçilerine gereken dersi vermiştir. Burada sorgulanması gereken asıl konu şudur. 1970'lerden sonra sıkça gündeme gelen 'Nurculuk' ayaklarına siyasi otoriteler yatakçılık yapmışlardır. İktidar olma ve iktidarda kalma hırsı birilerinin ihanetlerine zemin hazırlamıştır. Belli cemaatler sahip oldukları oy potansiyelini kullanarak siyasi kadroları tekellerine almışlardır. Mesela 1979'da İzmir'in bir semtinde Fetö denilen kişi kendisine sorulan bir soruya şu cevabı vermiştir: "Delikanlı domuz da haramdır ayıda haramdır. Her ikisi de def edecek (tesirsiz hale getirilecek) seviyeye gelinceye kadar domuzun eve girmemesi için ayıyı kapıya nöbetçi tutacağız" demiştir. O dönemde desteklenen Adalet Partisi yani Süleyman Demirel'de daha sonraki yıllarda Tansu Çiller (Doğru Yol Partisi) peşinden Turgut Özal (Anavatan Partisi) desteklendi. 2002'den itibaren takriben 12 yıl AK Parti (Adalet ve Kalkınma Partisi) yani Recep Tayyip Erdoğan desteklendi. Bu süre içerisinde devletimizin göz bebeği olan kurumlardan Türk Silahlı Kuvvetleri, Harp Okulları, Milli Eğitim Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, YÖK, Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı adeta ele geçirildi. Milli İstihbarat Teşkilatı Fetö'cülerin tekelinde oldu. Siyasi şube elemanlarının vatanperver memurları konu ile ilgili rapor ve tutanakları dikkate alınmadı. İktidardan olan belediyeler Fetö'cülere binlerce imkan tanıdılar. Yurt içinde ve yurt dışında yüzlerce okullar açtılar. 1980 ihtilalinden sonra ilgili kadro tarafından korundular. Milyarlarca para ve gayrimenkule sahip oldular. "İnandık, aldatıldık" diye yapılan itiraflar yeterli olmadı. Dinimiz, kitabımız, bayrağımız, dilimiz istismar edildi. Neticede 15 Temmuz 2016'lara gelindi. Açılan Fetö borsaları yüz karası oldu. Temennimiz ve dileğimiz devletimizin yönetime talip olanların ve hala yönetenlerin aynı gafletlere tekrar düşmemeleridir. O karanlık ve milli tehlike olan gruplara vefa borcu olanlar, onların okullarından mezun olup, onların tezgahlarından geçenlere fırsat verenlerin samimiyetlerine asla inanmıyoruz.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKERİYA KILIÇ
15 TEMMUZ'A TÜRKİYE NASIL GELDİ VEYA GETİRİLDİ?
Sevgili okuyucularım. Türk insanı, milli iradeye sahip çıkmış hak ve hukuku ayaklar altına almaya çalışan çapulculara ve işbirlikçilerine gereken dersi vermiştir. Burada sorgulanması gereken asıl konu şudur. 1970'lerden sonra sıkça gündeme gelen 'Nurculuk' ayaklarına siyasi otoriteler yatakçılık yapmışlardır. İktidar olma ve iktidarda kalma hırsı birilerinin ihanetlerine zemin hazırlamıştır. Belli cemaatler sahip oldukları oy potansiyelini kullanarak siyasi kadroları tekellerine almışlardır. Mesela 1979'da İzmir'in bir semtinde Fetö denilen kişi kendisine sorulan bir soruya şu cevabı vermiştir: "Delikanlı domuz da haramdır ayıda haramdır. Her ikisi de def edecek (tesirsiz hale getirilecek) seviyeye gelinceye kadar domuzun eve girmemesi için ayıyı kapıya nöbetçi tutacağız" demiştir. O dönemde desteklenen Adalet Partisi yani Süleyman Demirel'de daha sonraki yıllarda Tansu Çiller (Doğru Yol Partisi) peşinden Turgut Özal (Anavatan Partisi) desteklendi. 2002'den itibaren takriben 12 yıl AK Parti (Adalet ve Kalkınma Partisi) yani Recep Tayyip Erdoğan desteklendi. Bu süre içerisinde devletimizin göz bebeği olan kurumlardan Türk Silahlı Kuvvetleri, Harp Okulları, Milli Eğitim Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, YÖK, Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı adeta ele geçirildi. Milli İstihbarat Teşkilatı Fetö'cülerin tekelinde oldu. Siyasi şube elemanlarının vatanperver memurları konu ile ilgili rapor ve tutanakları dikkate alınmadı. İktidardan olan belediyeler Fetö'cülere binlerce imkan tanıdılar. Yurt içinde ve yurt dışında yüzlerce okullar açtılar. 1980 ihtilalinden sonra ilgili kadro tarafından korundular. Milyarlarca para ve gayrimenkule sahip oldular. "İnandık, aldatıldık" diye yapılan itiraflar yeterli olmadı. Dinimiz, kitabımız, bayrağımız, dilimiz istismar edildi. Neticede 15 Temmuz 2016'lara gelindi. Açılan Fetö borsaları yüz karası oldu. Temennimiz ve dileğimiz devletimizin yönetime talip olanların ve hala yönetenlerin aynı gafletlere tekrar düşmemeleridir. O karanlık ve milli tehlike olan gruplara vefa borcu olanlar, onların okullarından mezun olup, onların tezgahlarından geçenlere fırsat verenlerin samimiyetlerine asla inanmıyoruz.