Müslüman Türk Milletinin evlatları, kadını, erkeği, yaşlısı, genci her birlikte devletin, vatanın, bayrağın, ezanın, istiklal ve hürriyetin ne derece önemli olduğunu ve gerektiğinde bu değerler için seve seve canını verebileceğini bütün dünyaya bir kere daha göstermiştir. Vatan sevdalıları milli iradeye sahip çıkmıştır. Hukuku ve bağımsızlığı ayaklar altına almaya çalışan çapulculara ve onların işbirlikçilerine gereken dersi vermiştir. FETÖ denilen terör örgütü PYD gibi PKK gibi yandaş hainlerle ülkemizin birliğine karşı başlattıkları hain darbe girişimi, hamd olsun, şükürler olsun Yüce Allah’ımıza ki başarılı olamamıştır. Yıllardır din kisvesi altında Müslümanların imanını, milletin imkânlarını sömürenler, üzerinde yetimlerin bile hakkı olan uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla, zırhlı araçlarla milli iradeyi teslim almaya kalkışmışlardır. Ahırdaki ineği emen yılanlar boş bırakılmış, ormanda yılan avına çıkılmıştır. Tarihte takriben 37 sefer teşebbüs edilen ayaklanmalardan yeterince ibret ve ders almaktan mahrum olanlar, uyarılara kulak tıkayanlar, Cumhuriyeti ‘Daima Cumhuriyet’ olarak tarif edenlerin kirli ihanetlerini kutsallarımızla ört pas etmeye çalışanları görmezlikten gelenlerin gafleti bu ihanete zemin hazırlamıştır. Ta 1979’lara, hatta ondan önceki yıllarda FETÖ denilen hoca bozuntusu, “Ayıda haramdır, domuzda haramdır. Her ikisini def edecek duruma gelinceye kadar domuzun eve girmemesi için ayıyı kapıya nöbetçi tutacağız” demesi siyasi şube raporlarında açık olarak mevcut olmasına rağmen bir türlü gerekli işlemler yapılmamıştır. Yapmak isteyenler küfürle, Siyonist uşaklığı ile faşistlikle suçlanmışlardır. Malum yerde, Türkiye genelinde bütün camilerin minarelerinden sılalar verilmiştir. Karanlıklar camilerin ışıkları ile aydınlanmıştır. Ancak sızmalar ve münafık bukalemunlar boş durmamışlardır. Şehit cenazeleri aralıksız gelirken (mekânları cennet olsun) piknik yapan hainlerin sayıları az değildi. Bu acı günde piknik mi olur, yüreklerimiz yanıyor denildiğinde “Biz üzüleceğimiz, sevineceğimiz zamanları biliriz” diyen alçaklar nasıl bu devletin kademelerine, kurumlara yerleştirilmişti. Bu soru vicdanlarımızda yara olarak kalacaktır. Müslüman Türk Milliyetçilerine bu bağlamda minnet ve şükran borcumuz olduğu unutulmamalıdır. Allahtan niyazımız bir daha bu kara günleri milletimize göstermesin. Devlet adamlarımızdan ilgililerden istirhamımız, “Din diyerek, cennet satarak, insanlarımızı, aldatanlara tekrar fırsat verme.” !Su uyur düşman uyumaz’ bu parolayı hiç unutmayalım. Bu sulardan sonra hala birileri çıkar ki ‘Mustafa Kemal’e dil uzatan her hakareti yaparsa onları da lütfen hoş karşılamayalım. Şehitlerimizin ruhları şad olsun.. Saygılarımla…