Sayın Zahide Uçar’ın “CHP işgalden nasıl kurtulur?” yazısını okudum ve çok beğendim. Sizlere de tavsiye ederim. Şöyle diyor Sayın Uçar: “Muharrem İnce nihayet konuştu. Dağ fare doğurdu dersek iltifat olur. Tepe uçurtma uçurdu desek daha doğru olur. Sıradan insanların bile eleştirdiği konuları dile getirdi. Kürtçülüğe selam çaktı. Kürtçülüğe ve mezhepçiliğe evrilen yeni CHP’yi eleştirmedi. Altı oku çuvala koyup, liboşlaşan yeni CHP’yi eleştirmedi. En önemlisi de yeni CHP’nin kitle partisi olmaktan çıktığını dillendirmedi.”
Zahide hanımın yazdıklarını okuyunca güzel bir söz geldi aklıma; Kişinin kınadıkları başına gelmeden ölmezmiş. Bir dönem bizde CHP’ye karşı bazı eleştiriler yönelttiğimizde, bizi hizipçilik ile suçlamışlardı. O dönem ben, CHP’nin kitle partisi olmaktan çıktığını ve bir mezhep ve etnik bir kimliğe büründüğünü söylemiştim. CHP’nin içinde her türlü inanç ve kökene bakılmadan siyaset yapılamadığından bahsetmiştim. Bu sözlerim büyük eleştiri almıştı. Beni eleştirenlerden bir grupta Muharrem İncecilerdi. Sayın ZahideUçar yazısında soruyor; CHP’nin altı okunun çuvala konduğunu, parti içinde egemen etnik ve mezhepsel grupların olduğunu, HDP ile işbirliğinin reddedilmediğini, yarından sonra bir ittifak adayının Sayın Abdullah Gül’ün olacağını ve buna CHP’nin hiçbir itirazın olmadığını söylüyor. Bütün bu soruların cevabı ise Sayın İnce tarafından verilmiyor.
Bütün bu soruları ortaya koyduktan sonra soruyoruz; Sayın İnce CHP’de neye itiraz ediyor? Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibine mi itiraz ediyor. Öyleyse neden Genel Başkanlığa aday olmadı. Söyleyelim, Sayın İnce, seçimle Sayın Kılıçdaroğlu’nu deviremeyeceğini biliyordu. Yıllardır CHP’ye hizmet etmiş bir kişi olarak, CHP’de pasifize edilmesini kabullenemiyordu. Acaba bana da bir yer açabilir miyiz diyerek bir hamle yaptı. Aslında kendisine istenen makam verildi. Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın İnce’ye Parti Genel Sekreterliğini teklif etti. Sayın Muharrem İnce bunu kabul edecekti ama adamları ve kendisine inananlar sisteme dâhil edilmeyeceği için bu teklifi kabul etmedi. Çünkü yukarda yalnız kovboyu oynayacaktı. Bu sebeplerden dolayı itirazlarına devam ediyor.
Sayın İnce’yi severim, coşkulu bir siyasetçidir. Ama itirazını desteklemiyorum. Eğer Sayın İnce şöyle sözler söyleseydi mesela;
Yeni CHP diye bir kavramı kabul etmiyorum çünkü CHP’nin Kemalist kuruluş ilke ve felsefesi bellidir. Biz bu ilkeleri hep birlikte ileri götürmeliyiz diye itiraz etseydi.
CHP’nin bir kitle partisi olmaktan uzaklaştığını ve CHP’nin içindeki birtakım etnik ve mezhepsel unsurlara teslim olduğu gerçeğini dile getirseydi.
CHP üst yönetiminin küresel güçlere nasıl teslim olduğunu ve son parti seçimde kurulacak yeni yapıya uygun olarak CHP’nin nasıl şekillendirildiğini ifade etseydi.
Son olarak, yapılacak bir seçimde Millet İttifakı adayı olarak Sayın Abdullah Gül’e itiraz edileceği hissini bizlerde uyandırsaydı, içimizden bir başkan adayı çıkaracağız sözünü bastıra bastıra haykırsaydı.
Böyle söylemler yapmadıkça, CHP’de bir yenilik olamaz. CHP ve Millet İttifakı, merkezine Sayın Tayyip Erdoğan düşmanlığını koymuş ve bu düşmanlıkta birleşmiş bir grup partiden ileriye de gidemez. İktidar olunsa bile yedi benzemez’in bir araya geldiği bir yapı birlikteliğini sürdüremez. Sonuç olarak, Sayın İnce bu koşullar altında maalesef yollarda yürürken helak olur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
SERHAT AYAS
YOLLARDA ÖLÜRSÜN SAYIN İNCE
Zahide hanımın yazdıklarını okuyunca güzel bir söz geldi aklıma; Kişinin kınadıkları başına gelmeden ölmezmiş. Bir dönem bizde CHP’ye karşı bazı eleştiriler yönelttiğimizde, bizi hizipçilik ile suçlamışlardı. O dönem ben, CHP’nin kitle partisi olmaktan çıktığını ve bir mezhep ve etnik bir kimliğe büründüğünü söylemiştim. CHP’nin içinde her türlü inanç ve kökene bakılmadan siyaset yapılamadığından bahsetmiştim. Bu sözlerim büyük eleştiri almıştı. Beni eleştirenlerden bir grupta Muharrem İncecilerdi. Sayın ZahideUçar yazısında soruyor; CHP’nin altı okunun çuvala konduğunu, parti içinde egemen etnik ve mezhepsel grupların olduğunu, HDP ile işbirliğinin reddedilmediğini, yarından sonra bir ittifak adayının Sayın Abdullah Gül’ün olacağını ve buna CHP’nin hiçbir itirazın olmadığını söylüyor. Bütün bu soruların cevabı ise Sayın İnce tarafından verilmiyor.
Bütün bu soruları ortaya koyduktan sonra soruyoruz; Sayın İnce CHP’de neye itiraz ediyor? Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibine mi itiraz ediyor. Öyleyse neden Genel Başkanlığa aday olmadı. Söyleyelim, Sayın İnce, seçimle Sayın Kılıçdaroğlu’nu deviremeyeceğini biliyordu. Yıllardır CHP’ye hizmet etmiş bir kişi olarak, CHP’de pasifize edilmesini kabullenemiyordu. Acaba bana da bir yer açabilir miyiz diyerek bir hamle yaptı. Aslında kendisine istenen makam verildi. Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın İnce’ye Parti Genel Sekreterliğini teklif etti. Sayın Muharrem İnce bunu kabul edecekti ama adamları ve kendisine inananlar sisteme dâhil edilmeyeceği için bu teklifi kabul etmedi. Çünkü yukarda yalnız kovboyu oynayacaktı. Bu sebeplerden dolayı itirazlarına devam ediyor.
Sayın İnce’yi severim, coşkulu bir siyasetçidir. Ama itirazını desteklemiyorum. Eğer Sayın İnce şöyle sözler söyleseydi mesela;
Yeni CHP diye bir kavramı kabul etmiyorum çünkü CHP’nin Kemalist kuruluş ilke ve felsefesi bellidir. Biz bu ilkeleri hep birlikte ileri götürmeliyiz diye itiraz etseydi. CHP’nin bir kitle partisi olmaktan uzaklaştığını ve CHP’nin içindeki birtakım etnik ve mezhepsel unsurlara teslim olduğu gerçeğini dile getirseydi. CHP üst yönetiminin küresel güçlere nasıl teslim olduğunu ve son parti seçimde kurulacak yeni yapıya uygun olarak CHP’nin nasıl şekillendirildiğini ifade etseydi. Son olarak, yapılacak bir seçimde Millet İttifakı adayı olarak Sayın Abdullah Gül’e itiraz edileceği hissini bizlerde uyandırsaydı, içimizden bir başkan adayı çıkaracağız sözünü bastıra bastıra haykırsaydı. Böyle söylemler yapmadıkça, CHP’de bir yenilik olamaz. CHP ve Millet İttifakı, merkezine Sayın Tayyip Erdoğan düşmanlığını koymuş ve bu düşmanlıkta birleşmiş bir grup partiden ileriye de gidemez. İktidar olunsa bile yedi benzemez’in bir araya geldiği bir yapı birlikteliğini sürdüremez. Sonuç olarak, Sayın İnce bu koşullar altında maalesef yollarda yürürken helak olur.