Müşhur bir söz vardır: “Her dava ve hareket, en ciddi darbeyi yine kendi içinden alır”. Bütün siyasi parti ve hareketlerde de durum böyle olmuştur. Bunun son dönemlerdeki en önemli örnekleri Saadet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Adalet ve Kalkınma Partisinde olmuştur. Saadet Partisi kendi içerisinden AK Parti, HAS parti ve Yeniden Refah Partilerini ortaya çıkarken, MHP içerisinden İYİ Partiyi Türk Siyasetine kazandırmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisinde de birçok yol ayrımları olmuştur. Bu durum siyasetin kaçınılmaz gerçeğidir.
Yeni bir oluşum, parti, dava ve hareketteki temel aktörler, ilk olarak kendi kurdukları oluşum, parti, dava ve hareket içerisindeki pozisyonunu belirlemeye çalışır. Bu süreçte istediği pozisyona ulaşamazlarsa lider ile arasında anlaşmazlıklar ve çekişmeler meydana gelir. Bu durum zamanla derinleşir ve sonuç olarak yol ayrımlarına kadar gider. Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önemeli eseri Nutukta “Benimle beraber yola çıkanlar, kendi görüş ufuklarının sonuna erince, birer birer beni bıraktılar” ifadesi de bu gerçeği desteklemektedir. AK Parti de bu kaçınılmaz gerçeği şu anda yaşamaktadır. Şu anda Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile 16 yıllık süreç içerisinde pozisyon sorunu yaşayanlar bugün bazı hamleler yapmaktadır. Bize göre iki tür stratejileri vardır. Birincisi seçenek kendileri yeni bir parti kuracaklar ya da ikinci seçenek lideri tasfiye ederek Recep Tayyip Erdoğansız bir AK Partiyle yollarına devam edeceklerdir. Birinci seçenek tercih edilirse başka siyasi ortaklar ile hareket edecekler ama merkezde kendileri olmayacak, ikinci seçenek tercih edilirse AK Parti içerisinde kendilerine yeni iş birlikçiler bularak bu emellerini gerçekleştireceklerdir. Herkes biliyor ki AK Parti demek Sayın Recep Tayyip Erdoğan demektir. Sayın Erdoğansız bir AK Parti yok olmaya mahkûmdur. Milliyetçi Hareket Partisi ise “Cumhur İttifakına” tam destek vermeli ve bu ittifakı yaşatmaya çalışmalıdır.
Gelelim “Millet İttifakına”,
Dünyadaki ve ülkemizdeki “Siyasi Üstakıl” AK Parti İktidarını devirmek için birçok hamle yapmıştır. Bu hamlelerin en son örnekleri Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu ve Sayın Muharrem İnce olmuştur. Sayın Muharrem İnce hamlesi, Sayın Meral Akşener’in liderlik konusunda geri adım atmaması sebebiyle boşa gitmiştir. Siyasi Üstakıl temsilcileri “Millet İttifakına” destek veren bütün siyasi partilere şu tavsiyede bulunmuştur. İstanbul Seçimleri kaybedilirse, Millet İttifakını destekleyen şu andaki tüm siyasi parti liderleri ve aktörleri tarihe karışacaktır. Yani deniz bitmiş ve kara görünmüştür. Hedeflerine Sayın Erdoğan düşmanlığını koyan diğer partiler, İstanbul’da seçimleri almıştır. İstanbul seçimlerini alan Sayın Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ediyoruz. Ancak bize göre maçın daha birinci yarısı tamamlanmıştır. Maç henüz bitmemiştir ve mücadele deyim yerindeyse yeni başlamıştır. Maçın ikinci yarısında maç çok daha çetin geçecektir. Bunları yazarken bizim aklımıza bir soru takılmıştır. Sorumuz şudur: “16 yıl boyunca ülkeyi yöneten AK Parti yönetici ve kadroları arasında bile bu kadar ciddi pozisyon anlaşmazlıkları ve çekişmeleri yaşanırken, merkezinde CHP olan İYİ Parti, Saadet Partisi ve ismini zikretmek istemediğimiz diğer partiler arasında nasıl bir uyum sağlanacaktır?” Teorik olarak bize şunu söyleyebilirsiniz “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır”. Ama pratikte CHP ile Saadet Partisi ve İYİ Parti milliyetçileri ile başka milliyetçiliği savunanlar arasında ortak noktalar nasıl bulunacaktır? Kısacası sadece Sayın Erdoğan düşmanlığı ile alınan yerel seçimlerin devamını pratikte getirmek için çok ciddi değişimlere ihtiyaç vardır. Bize göre bu değişimler partilerin kuruluş felsefe, ilke, esas ve söylemlerinin hepsinin rafa kaldırılmasına kadar gider. Aksi takdirde her siyasi parti kendi “Kırmızı Çizgisini” diğerine kabullendirmeye çalışırsa boşanmalar kaçınılmaz olacaktır. Son cümle olarak bütün kesimlere “İdealler ile Gerçeklerin her zaman farklı olduklarını” hatırlatır maçın ikinci yarısında görüşmeyi dilerim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
SERHAT AYAS
SİYASET SARMALI
Yeni bir oluşum, parti, dava ve hareketteki temel aktörler, ilk olarak kendi kurdukları oluşum, parti, dava ve hareket içerisindeki pozisyonunu belirlemeye çalışır. Bu süreçte istediği pozisyona ulaşamazlarsa lider ile arasında anlaşmazlıklar ve çekişmeler meydana gelir. Bu durum zamanla derinleşir ve sonuç olarak yol ayrımlarına kadar gider. Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önemeli eseri Nutukta “Benimle beraber yola çıkanlar, kendi görüş ufuklarının sonuna erince, birer birer beni bıraktılar” ifadesi de bu gerçeği desteklemektedir. AK Parti de bu kaçınılmaz gerçeği şu anda yaşamaktadır. Şu anda Sayın Başkan Recep Tayyip Erdoğan ile 16 yıllık süreç içerisinde pozisyon sorunu yaşayanlar bugün bazı hamleler yapmaktadır. Bize göre iki tür stratejileri vardır. Birincisi seçenek kendileri yeni bir parti kuracaklar ya da ikinci seçenek lideri tasfiye ederek Recep Tayyip Erdoğansız bir AK Partiyle yollarına devam edeceklerdir. Birinci seçenek tercih edilirse başka siyasi ortaklar ile hareket edecekler ama merkezde kendileri olmayacak, ikinci seçenek tercih edilirse AK Parti içerisinde kendilerine yeni iş birlikçiler bularak bu emellerini gerçekleştireceklerdir. Herkes biliyor ki AK Parti demek Sayın Recep Tayyip Erdoğan demektir. Sayın Erdoğansız bir AK Parti yok olmaya mahkûmdur. Milliyetçi Hareket Partisi ise “Cumhur İttifakına” tam destek vermeli ve bu ittifakı yaşatmaya çalışmalıdır.
Gelelim “Millet İttifakına”,
Dünyadaki ve ülkemizdeki “Siyasi Üstakıl” AK Parti İktidarını devirmek için birçok hamle yapmıştır. Bu hamlelerin en son örnekleri Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu ve Sayın Muharrem İnce olmuştur. Sayın Muharrem İnce hamlesi, Sayın Meral Akşener’in liderlik konusunda geri adım atmaması sebebiyle boşa gitmiştir. Siyasi Üstakıl temsilcileri “Millet İttifakına” destek veren bütün siyasi partilere şu tavsiyede bulunmuştur. İstanbul Seçimleri kaybedilirse, Millet İttifakını destekleyen şu andaki tüm siyasi parti liderleri ve aktörleri tarihe karışacaktır. Yani deniz bitmiş ve kara görünmüştür. Hedeflerine Sayın Erdoğan düşmanlığını koyan diğer partiler, İstanbul’da seçimleri almıştır. İstanbul seçimlerini alan Sayın Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ediyoruz. Ancak bize göre maçın daha birinci yarısı tamamlanmıştır. Maç henüz bitmemiştir ve mücadele deyim yerindeyse yeni başlamıştır. Maçın ikinci yarısında maç çok daha çetin geçecektir. Bunları yazarken bizim aklımıza bir soru takılmıştır. Sorumuz şudur: “16 yıl boyunca ülkeyi yöneten AK Parti yönetici ve kadroları arasında bile bu kadar ciddi pozisyon anlaşmazlıkları ve çekişmeleri yaşanırken, merkezinde CHP olan İYİ Parti, Saadet Partisi ve ismini zikretmek istemediğimiz diğer partiler arasında nasıl bir uyum sağlanacaktır?” Teorik olarak bize şunu söyleyebilirsiniz “Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır”. Ama pratikte CHP ile Saadet Partisi ve İYİ Parti milliyetçileri ile başka milliyetçiliği savunanlar arasında ortak noktalar nasıl bulunacaktır? Kısacası sadece Sayın Erdoğan düşmanlığı ile alınan yerel seçimlerin devamını pratikte getirmek için çok ciddi değişimlere ihtiyaç vardır. Bize göre bu değişimler partilerin kuruluş felsefe, ilke, esas ve söylemlerinin hepsinin rafa kaldırılmasına kadar gider. Aksi takdirde her siyasi parti kendi “Kırmızı Çizgisini” diğerine kabullendirmeye çalışırsa boşanmalar kaçınılmaz olacaktır. Son cümle olarak bütün kesimlere “İdealler ile Gerçeklerin her zaman farklı olduklarını” hatırlatır maçın ikinci yarısında görüşmeyi dilerim.