SON DAKİKA
Hava Durumu

İslam’da Mezhepler-5

Yazının Giriş Tarihi: 13.08.2024 16:40
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.08.2024 16:40

Şia Mezhebinin Fırkalarından; Hâkimiler ve Dürziler, Nusayrileri bu hafta işleyeceğiz.

6. Hâkimiler ve Dürziler: Bâtınilerden aktardığımız düşüncelerin açıkça küfür kabul edilebilecek bir tarafı yoktur. Bu kolda, kitap ve sünnetten herhangi bir delil yoktur. Bunlar, İslam’ın sınırlarını zorlayacak derecede aşırıya gitmişlerdir. Hâkimiler ve Dürziler’e göre, Yüce Allah’ın sıfatının, İmama geçtiğine inanılır. Bu görüşte olanların başında, Allah’ın kendisine geçtiğini iddia ederek, kendisine ibadet edilmesini isteyen Fatımȋ halifesi el-Hâkim Biemrillah vardır. El-Hâkim, fikir ve düşüncelerini uzun bir süre gizli bir şekilde yaymış ancak daha sonra yakalanarak öldürülmüştür. Öldürüldükten sonra arkasından gelen müritleri, onun tıpkı Hz. İsa gibi ölmediğini, daha sonra tekrar dünyaya ineceğine inanmıştır. Şam bölgesinde çok sayıda bulunan Dürziler’in, Hakimiler’le yakın ilişkisi vardır. Günümüzde, bunlardan arta kalanların kapalı bir yaşantıya sahip oldukları bilinir. Amellerini ve inançlarını komşularından ve dostlarından dahi gizli tutmaktadırlar.

7. Nusayriler: Şam bölgesinde Hakimiler’e ek olarak, gulat bir firka daha vardır. Bu fırka, her ne kadar kendini İsmailiyye’ye nispet etmiyorsa da İslam’a getirdikleri yaklaşım ve yaptıkları te’viller de bazı İsmaili gruplarla birleşmektedir. Bu grup, Nusayriye grubudur. Bunlar kendilerini İsmaili saymaktadırlar. Ancak kısmen de olsa ayrıldıkları bazı noktalar vardır. Bunlar da Hakimiler gibi Şam da yaşamışlar, İsnaaşeriye ile beraber olmuşlardır. Bu grup, Hz. Ali’nin ölmediğine ve Yüce Allah’a yakın bir şahsiyet olduğuna inanırlar. Şeriatın bir zahiri bir de batın’i olduğu ve batın ilminin imam da olduğu konusunda Bâtıniler ile birleşmektedirler. Özetle, bu grubun görüşleri, Şiilerin bile kendi dışında saydıkları bazı Şii fırkaların aşırı görüşlerinin bir karışımı hüviyetindedir. Örneğin günümüzde artık tükenmiş bulunan Sebeiyye’den Hz. Ali (r.a.) nin ilahlığı, ebedi olduğu ve tekrar döneceği yolundaki görüşlerini, Batıniler’den de şeriatın bir zahiri bir de batını olduğu yolundaki görüşlerini almışlardır. Bunların faaliyetleri, Fatımi devletinin Mısır ve Şam’da hâkim olduğu sıralarda artmıştı. Bunlar, Hâkim bi-emri’llah gibilerini de kendi arzularına uygun bulmuşlardır. Bu sebepledir ki, Nuseyriler’in lideri Hasan bin es-Sabbahin İran bölgesinde çıkışı da Hâkim bi-Emrillah’ın dönemine rastlamaktadır. Hâkim’in ulûhiyet iddiasında bulunduğu sırada kendisi de Abbasi devletine karşı çalışmalarda bulunmuş ve kendi yoluna çağıran destekçilerini Şam topraklarına göndermiştir. Bunun üzerine bu aşırı uçlar, Şam ‘da çoğalmış ve kendilerine bugün “Nusayriye Dağı” denen Semman dağını karargâh edinmişlerdir. Bunların bazı ileri gelenleri, müritlerini haşhaş ile uyuşturuyorlardı. Tarihte “Haşhaşin” diye isimlendirilmelerinin sebebi budur. Haçlıların Şam’a ve diğer İslam beldelerine saldırıları sırasında, Müslümanlara karşı Haçlılara yardım etmişlerdir. Haçlılar da işgal ettikleri bazı İslam beldelerinde onlara yakınlık göstermişler, onlara yüksek mevkiler vermişlerdir.

Nureddin Zengi, Selahaddin-i Eyyubi ve ondan sonraki Eyyubiler iş başına geçince, Nusayriler gözden kayboldular. Faaliyetleri fırsat buldukça Müslüman büyüklerine ve liderlerine tuzak ve pusu kurma şekline dönüştü. Daha sonra Tatarlar Şam’a saldırınca, Nusayriler daha önce Haçlılara yaptıkları gibi, bunlara da yardımcı oldular, bir Müslümanı öldürmelerine zemin hazırladılar. Tatar saldırısı sona erince de başka bir fırsat beklemek üzere kendi dağlarına çekildiler. Şia adını taşıyan grupların çoğu Hz. Ali (r.a.) nin yolundan gitmiş ve onu Hz. Peygamber’in (s.a.v.) önüne geçirmişlerdir. Böyle bir anlayış şüphesiz doğru bir yaklaşım değildir. Hz. Muhammed’in ölümünden sonra Müslümanların yaşadıkları coğrafyada diğer din ve inançlarının olması ve bu din ve inançlarda yer alan bazı bidat düşünceler, İslam’a da geçirilmeye çalışılmıştır. Yani Hz. Muhammed (s.a.v.) zamanında yaşanan İslami anlayış daha sonra dışarıdan gelen yanlış fikirlerle sulandırılmış ve İslam özünden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır.

Siyasi Mezhepler içerisinde yer alan diğer bir fırka da Hariciler’dir. Hariciler, Şia ve Sünniler dışında biraz daha farklı bir yol çizmişlerdir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.