SON DAKİKA
Hava Durumu

İslam’da Mezhepler-14

Yazının Giriş Tarihi: 03.09.2024 18:41
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.09.2024 18:42

İbni Hazm ve Zahiri Mezhebi: Asıl adı Ali b. Ahmed b. Saîd b. Hazm b. Galib b. Salih b. Ebî Süfyan b. Yezid olup künyesi Ebu Muhammed'dir. O, eserlerinde kendisinden bu künye ile bahseder. Kısaca İbni Hazm denmekle meşhurdur. Babası Ahmed Endülüs Emevî Devletinde mühim mevkii olan bir aileye mensuptur, İbni Hazm, kendisinin İran asıllı bir aileye mensup olduğunu, İran menşeli olan dip dedesinin, Muaviye'nin kardeşi Yezid b. Ebu Süfyan'm azatlısı bulunduğunu söyler. Buna göre o, velâ' (azatlı olma) yönünden Kureyşli, milliyet yönünden de İranlıdır. îbni Hazm, bu velâ' sebebiyle Emevîlere fazla bağlılık gösterir, onları sevmeyenleri sevmez ve dostlarına karşı dostluk gösterirdi. Bu, İbni Hazm'in en bariz sıfatı olan vefakârlığından ileri geliyordu. Îbni Hazm, nesebine dil uzatanlara asla hak vermez. Ebu Mervan b. Hayyan, İbni Hazm'in soyca İranlı oluğunu inkâr etmiş ve tam olarak soyunun belli olmadığını söylemiştir. Ona göre bu ailenin durumunu yükselten îbni Hazm'in babası Ahmed'dir. Fakat biz, İbni Hazm'in kendi nesebi hakkında verdiği bilgiyi yalan sayamayız. Çünkü o, kendi soyunu herkesten daha iyi bilir. Ailesi, Emevî hanedanına hizmete devam etmiş, Emevîler Endülüs'e geçip bir devlet kurdukları zaman bu aile de onlarla birlikte buraya gelmiştir. İbni Hazm'in dip dedesi, Yezid b. Ebî Süfyan ile velâ akdettiğine göre, onun ailesi çok eski tarihlerde İslâm Dinini kabul etmiştir. İbni Hazm'in Hristiyan bir aileye mensup olduğuna ve ailesinin yalan bir tarihte Müslümanlığı kabul ettiğine ve Leble'nin Arap olmayan unsurlarından olduğuna dair îbni Hayyan'ın ileri sürdüğü iddia önemsizdir.

İlmi Metodu: Birçok eser telif eden ve çeşitli ilimlerle uğraşan îbni Hazm, kendisine has ilmî bir metot takip etmiştir. Onun bu metodu ikiye ayrılır: 1 — Akli ilimlere ait metodu. 2 — Nakli ilimlere ait metodu. Aklî ilimlere ait metodunu Îbni Hazm, muhalifleriyle fikrî mücadelelerinde kullanmıştır. Elbette fikrî mücadelelere girişen kimsenin naklî değil, akli bir metodu olmalıdır. Çünkü muarızlar nakli tanımadığı zaman onlarla aklî esaslara göre münakaşa etmek gerekir.

İbni Hazmın Fıkhı: İbni Hazm'in, nakilden ibaret olan nass'lan anlama metodunun, sadece bu nass'lann zahiri mânâlarını almak olduğunu söylemiştik. İbni Hazm bu metodunu siyaset, Allah'ın sıfatları ve diğer akide meselelerine dair görüşlerine de tatbik etmiştir. Sadece ülûhiyetle nübüvveti ispat ederken akla dayanır. Ulûhiyet ve nübüvvetin ispatından baĢka meselelerde nass'lann zahirine dayanır ve hükümlerin illetlerini araştırmaz.

îbni Hazm'in bu metodu, fıkhında tamamen meydana çıkar; hattâ bu konuda temel unsur olur. İbni Hazm, fıkhı hükümler çıkarırken yalnız Kitap ve Sünnetin naslarına dayanır. Bunlardan öte gitmez. Akla, nass'lann üstünde ve zahirî mânâlannın ilerisinde bir işleme alanı bırakmaz. îbni Hazm-'e göre re'y'le de, hakkında nass bulunmayan bir meseleyi hüküm bakımından hakkında nass bulunan bir meseleye bağlamaktan ibaret ve istidlal bakımından neredeyse nass makamına kaim olan kıyasla da, maslahatla da, sebep olduğu neticeye göre hüküm ifade eden zerâyi’i' ile de ictihad asla caiz değildir.

İbni Hazma Göre Seri Deliller: İbni Hazma göre Şeriatın emirleri ancak şu dört esas ile bilinir 1 — Kur'ân nassı, 2 — Peygamber (S.A.)'in sahih ve mütevâtir sünneti, 3 — Ümmetin âlimlerinin icmâ'i, 4 — Ancak bir tek şekle ihtimali olan delil. İbni Hazm'in fıkhının kaynaklarını işte bu dört esas teşkil eder.

Îbni Hazm, rivayet bakımından Sünneti ikiye ayırır: 1 — Mütevâtir Sünnet: Bunun hüccet oluşunda icmâ' vardır. İbni Hazma göre mütevâtir Sünnet, kesin ve tereddütsüz bir hüccettir. Fakat Îbni Hazm'in mütevâtir Sünneti tefsiri, Hadîs bilginleriyle diğer fakîhlerin tefsirine uymaz. Onlara göre mütevâtir, toptan yalan üzerinde birleşmeleri imkânsız olan bir topluluğun senet bakımından Peygamber (S.A.)'e ulaşmak şartıyla yapmış olduğu rivayettir, îbni Hazma göre ise mütevâtir yalan üzerinde ittifak etmeleri imkânsız olan en az iki kişi tarafından rivayet edilen şeydir. Meselâ; bir memleketten gelen kimse herhangi bir şey rivayet etse, başka bir memleketten gelen diğer bir şahıs da, her ikisi birbirini görmediği halde, aynı şeyi haber verse işte bu rivayet, îbni Hazma göre tevatür ifade eder ve tasdiki gerektirir. İbn-i Hazm'in bu görüşünü, aklın bedihilerinden bahsederken de anlatmıştık.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.