Uzun zamandır siyaset ile ilgili yazılar yazmıyordum. Ama Sayın Kemal Kılıçtaroğlu’nun bir açıklaması ilgimi çekti. Aslında son yıllarda CHP’nin kendi Atatürkçü ekseninden, bambaşka bir eksene kaydırıldığını net olarak görebiliyordum. CHP’yi dönüştürmek ile görevli Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibinin samimi olmadıkları ve insanların kafasını karıştırarak sanki bir şeyler yapıyorlarmış gibi görünerek iktidar olmayı planladıklarını görüyoruz. Aslında Atatürkçülük ile hesaplaşmayı hedefleyen ama tabanın gösterdiği tepkiler üzerine geri vites yapan Sayın Kılıçdaroğlu, hedefini dindarlara, milliyetçilere, liberallere ve kürtçülere yöneltmiştir. Zamanında isyan çıkaran Şeyh Said’e mahkeme başkanı “Niçin isyan çıkarttığını?” sorduğunda “Din elden gidiyor” diye cevaplar Şeyh Said. Mahkeme Başkanı “Ülke 5 yıldır yabancıların elinde olduğunu ve niçin onlara karşı isyan etmediğini” sorduğunda Şeyh Said cevap veremez. Yani Atatürk döneminde muhafazakâr kesim ile sorun yaşanmamış, yabancılar ile iş birliği yapanlar ile mücadele edilmiştir. Yani Sayın Kılıçdaroğlu geçmişi ile hesaplaşırken şaşırıp bu hesaplaşmayı Cumhuriyet dönemine kadar götürmemeye çalışsın. Sayın Kılıçdaroğlu’nun helalleşme paketi içerisinde gerçekten tutarsızlıklar bulunmaktadır. Hem milliyetçiler ile hem de Kürt milliyetçileri ile nasıl helalleşeceksiniz? Görülen o ki, hangi toplum kesimleriyle hangi alanda ne tür bir hesaplaşma ve helalleşme olacağı henüz netlik kazanmamıştır.

Sayın Kılıçdaroğlu “Ben eski CHP değilim, bambaşkayım” diyor, Peki eski CHP ile yeni CHP arasındaki fark nedir? Bunu kimse bilmiyor. Bizim düşüncemize göre CHP’ye gelip bütün Atatürkçü ilkeleri yok edip, CHP’yi HDP çizgisine getirme görevi verilen Sayın Kılıçdaroğlu, küresel efendilerin kendisine verdikleri görevleri harfiyle yerine getirmektedir. CHP içerisindeki gerçek Atatürkçüleri kapı önüne koyarak, partiyi kitle partisi çizgisinden etnik ve mezhepsel çizgiye geldiğini herkesin gördüğü ama nedense korkudan kimsenin sesini çıkaramadığı bir gerçektir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun yeminli delegeleri sebebiyle Sayın Muharrem İnce’de kendisine düşen payını almış ve CHP’yi terk etmiştir. Kılıçdaroğlu girdiği hiçbir seçimi kazanamamış ve buna rağmen CHP’nin başında muzaffer bir komutan misali durmaktadır. Hiçbir seçimden sonra hesap vermemiştir. Partinin içindeki gerçek Cumhuriyetçileri partiden uzaklaştırarak, kendisine verilen görevleri çok güzel icra etmektedir. Bir zamanlar benim de içinde olduğum bu partinin bu hallere gelmesi çok acıdır. Sen insanlarla helalleşmeye çalışabilirsin Sayın Kılıçdaroğlu ama bizler sana hakkımızı helal etmiyoruz. Ayrıca senin bu şekilde yaptığın manevranın da samimi olamadığını düşünüyoruz. Bursa ölçeğinde Bursa’ya gelip de 2 sene sonra yapılacak bir seçim için daha şimdiden kendi adayını açıklamak, bütün Bursa CHP teşkilatlarına hakaret değil midir? Bu karar hem tabanına hem de teşkilatlarına yapılmış bir saygısızlık değil midir?

      Sözün kısası Sayın Kılıçdaroğlu yine sınıfta kalmış ve yine başarısız olmuştur. Kendisinin Cumhurbaşkanı adayı olmak istediği ve kendi partisi ve Millet İttifakı tarafından kabul görmeyen Sayın Kılıçdaroğlu, belki de Türk siyasetinde sona gelmiştir. Türk siyaseti özellikle yeni aktörleriyle görev beklemektedir. Eskiler çoktan beridir işgal ettikleri makamları yeni siyasetçilere vererek bir bayrak değişimi yapmalıdırlar. Yoksa ileride iyi bir şekilde anılmayacaklardır.