Yıl 2015, Erbakan Vakfı Yenişehir Temsilciliği’nin açılışını, Genel Başkanı Sayın Dr. Fatih Erbakan yaptı. Bu açılışa biz de davet edildik. Açılışta Sayın Fatih Erbakan güzel bir konuşma yaptı. Bir ara aracılar vasıtasıyla tanıştırıldık ve kendisiyle kısa bir sohbet etme imkânı buldum. Fatih Bey her cümlesini seçerek konuşuyordu ve iyi bir devlet adamı olan babasından çok önemli kazanımlar devraldığı her halinden belli oluyordu. Tekrar görüşmek için randevulaştık ama kendisinin yoğun programından dolayı bu mümkün olmadı. Kendisiyle konuşurken aklım 2014 yılı Saadet Partisi Olağan Kongresi genel başkanlık yarışına gitmişti.
Hatırlarsak 2014 yılında Saadet Partisi Olağan Kongresi’nde Mustafa Kamalak ile Fatih Erbakan genel başkanlık yarışı yapmışlar ve Mustafa Kamalak bu yarıştan zaferle çıkmıştı. Mustafa Kamalak 656 oy alırken, Fatih Erbakan 212 oyda kalmıştı. İşin ilginç yanı Kamalak’ın listesinde Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan gibi rahmetli Erbakan’ın dava arkadaşları yer alırken, Fatih Erbakan’ın listesinde Erbakan ailesi ve dünürleri yer alıyordu. Bu durum bize “siyasette sadece bugün vardır” sözünü hatırlatmıştı. İzlenimlerime göre Sayın Fatih Erbakan’ın temeli çok iyi ama bazı aşamalar kaydetmesi gereklidir. Örneğin rahmetli babasının gölgesinden çıkması gereklidir. Rahmetli Sayın Necmettin Erbakan Türkiye siyasetindeki hak ettiği yere büyük mücadelelerle ulaşmıştır. Yine aynı partiden ayrılan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da büyük mücadeleler vererek bugünkü yerine ulaştı. Sayın Fatih Erbakan da siyasette bir yerlere gelmek istiyorsa kendi rüştünü ispatlamalıdır. Siyasette bir deyim vardır: “Taşın üstüne çıkmak”; bu deyim en zor anlarda risk alarak meydan okumayı gerektirir. Örneğin 2014 seçimlerinde -bana göre Sayın Fatih Erbakan için bu seçimler erkendi- Fatih Erbakan, seçimi kazanamayıp “Taşın üstüne çıkıp” kendisini destekleyen delegelerle yeni bir parti kurmuş olsaydı, bugün ülke siyasetinde bambaşka bir yeri olurdu. Sayın Fatih Erbakan ülkemiz ve ülke siyaseti için önemli bir değer ve bu değer en iyi şekilde karşılık bulmalıdır. Ama Sayın Fatih Erbakan da, Sayın Abdullah Gül gibi hedeflerinin altın tepside sunulmasını beklememelidir. Zaten Sayın Tayyip Erdoğan ile Sayın Abdullah Gül arasındaki en önemli fark; birisine hedefleri altın tepside sunulurken, diğeri hedeflerine tırnakları ile kazıyarak ulaşmış olmasıdır.
Sonuç olarak, “Milli Görüş” rahmetli Sayın Necmettin Erbakan tarafından kurulmuştur. Aynı çizgi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından sürdürülmektedir. Ama siyaset bir bayrak yarışıdır ve bayrak sağlam ellere teslim edilmelidir. Bizim düşüncemize göre Sayın Fatih Erbakan “Milli Cephe” tarafından kazanılmalıdır. Kurtuluş Savaşını kazanan ve sonraki dönemde başarılı yönetimler sergileyen Gazi Mustafa Kemal ve İsmet İnönü sonrasında, bu çizgiyi başarıyla taşıyacak kadrolar gelmemesi sebebiyle hareket sekteye uğramıştır. Sonraki liderler, kurucuların mirasını yemiş ve üzerine bir şeyler koyamamışlardır. Ama hayat devam ettiğinden ve “ülkelerin bekası” esas olduğundan dolayı, başarı için devamlılık olmalıdır. “Milli Cephede” liderler yaşları gereği maalesef görevlerinin sonuna gelirken, arkadan gelenler bu görevi devam ettirmelidir. Bu açıdan bakıldığında Sayın Fatih Erbakan “Milli Cephede” yerini almalı ve bayrağı devralmaya hazırlanmalıdır. Bu arada “Milli Cephenin” liderleri de Sayın Fatih Erbakan’ı kazanmaya çalışmalıdır. Sözlerimize Osman Gazi hazretlerinin sözleriyle bitiriyoruz. "Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Allah yardımcın olsun".