Biliyorum; çoğu zaman içi boş, beylik laflarımızdan biridir: “Sağlık olsun” lafı…
Olmayan bir şeyin, gerçekleşmeyen bir işin kabullenildiğini belirtmek amacıyla kullanılır bu klişe söz.
Herkes bilir ki; sağlık çok önemlidir; ama bunun aksi olarak “sağlık olsun” demek; “önemli değil” demektir bir bakıma..
O halde “eğitim şart!” deyip de; artık milliliği kalmamış yap-boz tahtası eğitim-öğretimi her meslekten gelen bakanın eline vermek de artık şaşırtmıyor sizi- bizi.
Bizler kültürümüzle ve onun ifadesi olan dilimizle enteresan bir toplumuz olup çıktık. Bir söz kendisinin zıddı bir anlam ifade edebiliyor bizde.
Sabrınıza sığınıp son bir örnek vermem gerekirse, mesela “İnşallah” derken de karşımızdakinin zihninde zıddı bir anlam çakıyor artık. Normalde bir kararlılık, bir inanç ifadesi olan bu lafa (İnşallah): “zor olur; belirsiz; en iyisi sen bekleme” gibi manalar yükleniliyor artık farkında mısınız?
Her ne ise, ben yukarıda değindiğim yozlaşma türündeki anlam kaymalarına sapmadan lafın ilk ve en doğru anlamını gözeterek kullandım konu başlığımı.
“Sağlık olsun” dememdeki tam açık kasıt şudur:
YENİŞEHİR’DE KENDİ BİNASINDA MÜSTÂKİL BİR SAĞLIK MESLEK LİSESİ OLSUN ARTIK!
Şimdi bu okul konusunu tarihi bir perspektiften günümüze kadar biraz açalım müsaadenizle.
Yirmi altı senedir üvey evlat muamelesine maruz bırakılmış bir okulumuz var ortada.
Kendisi var; binası hiç olmadı.
Dedim yâ, tuhaf bir toplumuz biz. İşte, bu okulun varlığı ve yokluğu durumu da tuhaflığımızın bir nişânesidir.
1991-92 Eğitim-Öğretim yılında Süleymanpaşa İlkokulunun üst katında başlayan bu sağlık meslek lisesi yolculuğu halen sığıntı halinde ve bin bir güçlükle devam ediyor. Yenişehirimizden otuz iki kız öğrencinin heyecanla başladığı o okulun ilk mezunları şimdi meslekte yirmi iki seneyi deviren orta yaşlı hanımefendiler oldular.
(Onlardan biri benim evimin içişleri ve sağlık bakanıdır da ondan bilirim).
Yenişehir Sağlık Meslek Lisesi on beş yıla yakın Süleymanpaşa’nın üst katında kaldıktan sonra Ticaret Meslek Lisesi’nin üst katına taşındı ve yaklaşık on yıl da orada devam etti.
Bu kadar uzun bir süre zarfında bir okul binasının yapılmaması devletin ve Yenişehir’in tarihi bir ayıbından başka bir şey değildi.
Sonunda geçen yıl artık “misafirliğin de bir haddi var” düsturundan yola çıkarak Şubaşı Köyü’ndeki boş ilköğretim okuluna taşındı bizim üvey evlat!
Bizde bir de durmadan isim değiştirme hastalığı var yâ; işte ondan okulumuz da nasibini almış durumda: Yılların sağlık meslek lisesi bir anda oldu Yenişehir Gevher Nesibe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi!
“Okulumuz” dememin benim açımdan özel nedeni ise benim de orada görev yapan bir öğretmen olduğumdandır.
Bütün olumsuzluklara rağmen Yenişehir’in en yüksek puanla öğrenci alan okuluyuz. Üç yüz elli seçkin öğrenci ve yirmi iki öğretmenle yolumuza devam ediyoruz. Öğrencilerin yarısından fazlası Bursa, İnegöl ve İznik’ten geliyor. Sadece Yenişehir’e değil; Bursa’ya hizmet veren bu okulun sorunu bütün Bursa’nın sorunu olmalıdır.
En önemli eksiğimiz henüz uygun bir binamızın olmamasıdır. Küçücük bir ilköğretim okulunun kapasitesini çok aşan sayıda kocaman lise öğrencilerini sığdırmaya çalışıyoruz.
Sağ olsunlar, yerel yetkililerimiz şipşak prefabrik bir kantin kondurdular da çok kalabalık geçen açılış merasiminde bir tek sayın başbakanımız eksikti!
Gerçekten sevindirici olan asıl gelişme ise bunca gecikmişliğe rağmen okulumuzun yapımı için gerekli ödeneğin devlet hazinesinden çıkmasıdır. Artık yerel makamların uygun bir yer tespiti ve binanın yapılmasından başka bir şey kalmıyor. Eğer bir aksilik çıkmazsa –ki burası HHO formülünün geçerli olduğu Türkiye’dir- iki-üç yıl içinde lisemize yakışan modern bir bina yapılabilecektir.
Böylece hiç olmazsa, bâri, otuzuncu yılını ilk kez kendi binasında karşılamış olur. İnsanlar gelir-geçer ama kurumlar kalıcıdır ve bir hayır kurumunun yapılmasında emeği geçenlerin amel defteri de hiç kapanmaz değil mi?
Yıllardır bir kurumu vücuda getirmemenin vebalinin kalkmayacağı gibi…
NOT-1: Bir türlü yapılamayan bir okuldan bahsettiğimize göre; bundan sonraki bir yazımızda büyük bir savaş döneminde bile -yüz iki yıl önce- devletten tek kuruş almadan insanımızın yaptırdığı bir okulun hikayesini yazayım. Hem de eski yazı orijinal belgeleri ile birlikte…
NOT-2: Maalesef bu ülkede iki kötü formül var: HHO (Her an Her şey Olabilir) ve NOO (Ne olacaksa Olsun).
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Salih Erol
Sağlık Olsun Artık !
Olmayan bir şeyin, gerçekleşmeyen bir işin kabullenildiğini belirtmek amacıyla kullanılır bu klişe söz.
Herkes bilir ki; sağlık çok önemlidir; ama bunun aksi olarak “sağlık olsun” demek; “önemli değil” demektir bir bakıma..
O halde “eğitim şart!” deyip de; artık milliliği kalmamış yap-boz tahtası eğitim-öğretimi her meslekten gelen bakanın eline vermek de artık şaşırtmıyor sizi- bizi.
Bizler kültürümüzle ve onun ifadesi olan dilimizle enteresan bir toplumuz olup çıktık. Bir söz kendisinin zıddı bir anlam ifade edebiliyor bizde.
Sabrınıza sığınıp son bir örnek vermem gerekirse, mesela “İnşallah” derken de karşımızdakinin zihninde zıddı bir anlam çakıyor artık. Normalde bir kararlılık, bir inanç ifadesi olan bu lafa (İnşallah): “zor olur; belirsiz; en iyisi sen bekleme” gibi manalar yükleniliyor artık farkında mısınız?
Her ne ise, ben yukarıda değindiğim yozlaşma türündeki anlam kaymalarına sapmadan lafın ilk ve en doğru anlamını gözeterek kullandım konu başlığımı.
“Sağlık olsun” dememdeki tam açık kasıt şudur:
YENİŞEHİR’DE KENDİ BİNASINDA MÜSTÂKİL BİR SAĞLIK MESLEK LİSESİ OLSUN ARTIK!
Şimdi bu okul konusunu tarihi bir perspektiften günümüze kadar biraz açalım müsaadenizle.
Yirmi altı senedir üvey evlat muamelesine maruz bırakılmış bir okulumuz var ortada.
Kendisi var; binası hiç olmadı.
Dedim yâ, tuhaf bir toplumuz biz. İşte, bu okulun varlığı ve yokluğu durumu da tuhaflığımızın bir nişânesidir.
1991-92 Eğitim-Öğretim yılında Süleymanpaşa İlkokulunun üst katında başlayan bu sağlık meslek lisesi yolculuğu halen sığıntı halinde ve bin bir güçlükle devam ediyor. Yenişehirimizden otuz iki kız öğrencinin heyecanla başladığı o okulun ilk mezunları şimdi meslekte yirmi iki seneyi deviren orta yaşlı hanımefendiler oldular.
(Onlardan biri benim evimin içişleri ve sağlık bakanıdır da ondan bilirim).
Yenişehir Sağlık Meslek Lisesi on beş yıla yakın Süleymanpaşa’nın üst katında kaldıktan sonra Ticaret Meslek Lisesi’nin üst katına taşındı ve yaklaşık on yıl da orada devam etti.
Bu kadar uzun bir süre zarfında bir okul binasının yapılmaması devletin ve Yenişehir’in tarihi bir ayıbından başka bir şey değildi.
Sonunda geçen yıl artık “misafirliğin de bir haddi var” düsturundan yola çıkarak Şubaşı Köyü’ndeki boş ilköğretim okuluna taşındı bizim üvey evlat!
Bizde bir de durmadan isim değiştirme hastalığı var yâ; işte ondan okulumuz da nasibini almış durumda: Yılların sağlık meslek lisesi bir anda oldu Yenişehir Gevher Nesibe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi!
“Okulumuz” dememin benim açımdan özel nedeni ise benim de orada görev yapan bir öğretmen olduğumdandır.
Bütün olumsuzluklara rağmen Yenişehir’in en yüksek puanla öğrenci alan okuluyuz. Üç yüz elli seçkin öğrenci ve yirmi iki öğretmenle yolumuza devam ediyoruz. Öğrencilerin yarısından fazlası Bursa, İnegöl ve İznik’ten geliyor. Sadece Yenişehir’e değil; Bursa’ya hizmet veren bu okulun sorunu bütün Bursa’nın sorunu olmalıdır.
En önemli eksiğimiz henüz uygun bir binamızın olmamasıdır. Küçücük bir ilköğretim okulunun kapasitesini çok aşan sayıda kocaman lise öğrencilerini sığdırmaya çalışıyoruz.
Sağ olsunlar, yerel yetkililerimiz şipşak prefabrik bir kantin kondurdular da çok kalabalık geçen açılış merasiminde bir tek sayın başbakanımız eksikti!
Gerçekten sevindirici olan asıl gelişme ise bunca gecikmişliğe rağmen okulumuzun yapımı için gerekli ödeneğin devlet hazinesinden çıkmasıdır. Artık yerel makamların uygun bir yer tespiti ve binanın yapılmasından başka bir şey kalmıyor. Eğer bir aksilik çıkmazsa –ki burası HHO formülünün geçerli olduğu Türkiye’dir- iki-üç yıl içinde lisemize yakışan modern bir bina yapılabilecektir.
Böylece hiç olmazsa, bâri, otuzuncu yılını ilk kez kendi binasında karşılamış olur. İnsanlar gelir-geçer ama kurumlar kalıcıdır ve bir hayır kurumunun yapılmasında emeği geçenlerin amel defteri de hiç kapanmaz değil mi?
Yıllardır bir kurumu vücuda getirmemenin vebalinin kalkmayacağı gibi…
NOT-1: Bir türlü yapılamayan bir okuldan bahsettiğimize göre; bundan sonraki bir yazımızda büyük bir savaş döneminde bile -yüz iki yıl önce- devletten tek kuruş almadan insanımızın yaptırdığı bir okulun hikayesini yazayım. Hem de eski yazı orijinal belgeleri ile birlikte…
NOT-2: Maalesef bu ülkede iki kötü formül var: HHO (Her an Her şey Olabilir) ve NOO (Ne olacaksa Olsun).