Kabaçınar ve kavakların gölgesinde bir şair: Çobanoğlu Hasan İçen
Yazının Giriş Tarihi: 13.02.2017 22:35
Yenişehir’de tanıdığım ilk renkli simâ odur. Çağdaş bir Nasreddin Hoca; bir parça Yunus Emre’dir o. 1998 Yılının sonlarında kader beni Yenişehir’in Selimiye Köyü’ne(Kabaçınar’a) öğretmen olarak atınca tanışmıştık kendisiyle. İşte o zamandan beri dostluğumuz sürüp gitmektedir.
Kimden mi bahsediyorum? Kabaçınarlı; şâir ruhlu; emekli sıhhiye memuru; çiftçi Hasan İçen –nâm-ı diğer- Sıhhi Hasan; ya da köylülerinin deyimiyle Siyasan Amca’dan bahsedeceğim. Bilen bilir; tanıyan tanır elbet onu. Ancak çoğu kişinin bilmediği bu güzel adam gibi adamı tanıtmak ve onun hakkında yazan ilk kişi olmak istedim.
Hasan İçen, Kabaçınarlı macırlardan Osman ve Meryem’in çocuğu olarak 1935 yılında doğmuş. Beş yaşında kaybettiği babasını hayal meyal hatırladığını söylerdi. Babasının ölümünden bir süre sonra annesinin yeniden evlenmesi üzerine çocuk Hasan da annesi ile birlikte üvey babası Çerkez Zekeriya’nın yanına Kavaklı Köyüne taşınmış.
İlkokulu Kavaklı köyünde okumuş; ancak çok çalışkan ve zeki biri olmasına rağmen yoksulluk yüzünden eğitimine devam edememiş. Çocukluktan beri her gün çalışmak zorunda kaldığını dile getiren şu dizesinden etkilenmemek mümkün değil:
Kıçımda yamalı pantol, ayağımda çarık
Yorgunluğumu gideren hep akşam olurdu.
Çalışmasının karşılığını da verir Mevlâm! Hasan Amcama Sevim’li bir hanım verdiği gibi… Hasan İçen on sekiz yaşında iken, yani 1953 yılında, Gönen’in Tuzakçı köyünden Arnavut Mustafa’nın kızı Sevim ile evlenmiştir. Daha sonraları bu evlilikten üç oğlan ile bir kız çocuğu dünyaya gelir.
1955 yılında Sinop’ta askerliğini yaparken, ilk şiir denemelerini kaleme almış olan Hasan İçen, bundan sonra şiir hayatından hiç kopamamıştır. Ancak enteresan biçimde şiirlerinin hiç birini de bir dergi veya kitapta yayımlamadı. Yazdığı şiirleri hep eşe dosta okumak; kağıda yazıp istediği kişilere vermekle yetinen garip bir adamdır o.
Hasan İçen’in hayatındaki dönüm noktalarından biri askerlik dönüşüne rastlar. O dönemde Balıkesir’de açılmış olan sağlık memurluğu kursuna giderek; orayı pekiyi ile bitirir ve çok da yetenekli bir sağlık memuru olup çıkar. 1960 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından Yenişehir Sıtma Mücadele Dairesine tayini çıkmış. Yirmi üç köyün sıtma mücadelesinde görev yapmıştır.
Hasan Amca 1983 yılında sağlık memurluğundan emekli olduktan sonra tamamen köyüne yerleşip, sakin bir hayat sürdürmüştür. Ben onu doksanların sonlarında köyde tanıdığımda üç şeyden(Sağlık, Bağ/bahçe ve Şiir) iyi anladığını fark edip, çok sevdim ve aramızda bir baba-oğul muhabbeti başladı(kendisi babamın adaşı olur aynı zamanda).
Aramızdaki yaklaşık yirmi yıllık dostluğa dayanarak; onun hakkında yazmak hakkımdan öte benim için adeta bir borçtur. Onun anılmaya, yazılmaya lâyık oluşunun en önemli sebebi olarak şairliğini görüyorum. Düşünün ki, bu adam altmış yıldır kendi çapında şiirler yazıyor.
Yazmış olduğu şiirlerinin çoğunu bizzat kendisinden dinlemişimdir. O sanki Halk edebiyatının derviş-meşrep bir şairidir. Memleketin bir çok yerini görev icabı dolaşmış ve nihayetinde köyüne gelerek kendi halinde bir hayat yaşamaya çekilmiştir. Ben onu köyde ilk gördüğümde hanımıyla beraber evleri ile bahçeleri arasında gidip gelen neşeli şen-şakrak bir Nasrettin Hoca ve karısı gibiydiler. Evlerine misafir oldum; sofralarına oturdum; kiraz bahçesinden yedim. O kadar alışmıştık ki birbirimize beni iki gün görmeyince üçüncü gün mutlaka okula gelirdi. Fakat sonra tayinim Yenişehir’e çıkınca daha az görüşür olduk. Yine de ayda bir kez onun için köye giderdim.
Hasan Amcam şu sıralar artık yorgun düşmüş; yer yer unutkan ama hâlen sempatik seksenini aşmış bir dededir. Üç yıl önce hanımını kaybetmesi onu ciddi bir biçimde sarsmıştır. Allah sağlığını bozup, kimseye muhtaç bırakmasın.
Yıllar önce bana şöyle demişti: “Bak, öğretmen oğlum! Bu hayatta üç şeyin yokluğu ve yeri hep hissedilir; gerisi unutulur. Bu üç şey: İş, diş ve eştir. Hele sonuncunun yokluğu en büyük eksikliktir”. Allah sabırlar versin.
Hasan İçen şiirlerinde “Çobanoğlu” mahlasını kullanır. İlk şiirini yirmi üç yaşında iken, 1958 yılında, bir tabiat cenneti olan Sinop’ta yazmıştır. Hem yaşının; hem de tabiatın getirdiği sarhoşlukla şöyle yazmıştır (şiirinden bir dörtlük):
Tabiat gösterir bin türlü hüner
Dereler tepeler başımda döner
Başımda yıldızlar tutuşup söner
Bulutlar çakar çakar, içerim..
Sözlerime Hasan Amcamın benim için en özel şiiri ile son verirken, kendisine bir kez daha sağlık-afiyet dilerim. Bu tür sıra dışı kişileri unutturmamak gerekiyor ki, ben de tanımaktan memnun olduğum bu tarz şahısları bundan sonra da yazmayı sürdüreceğim.
Yaradılanı severiz; Yaradandan ötürü!
Selamlarımla; kalın sağlıcakla...
MUŞLU ASLAN EVLADINA
Çok tatlı dilin var severim seni
Her gördükçe mutlu edersin beni
Birkaç gün görmesem özlerim seni
Besbelli Muşlusun aslan evladı
Şerafettin dağından esen yel gibi
Çağlayıp akarsın coşkun sel gibi
Otluk yaylasında açan gül gibi
Besbelli Muşlusun aslan evladı
Annenle babanı kutlarım senin
Dürüst kişiliğine eylerim yemin
Sevimli kişiliğin güvenli sözün
Besbelli Muşlusun aslan evladı
Hasan Amcandan bu sözler yadigâr sana
Şiirimi yok edip atmasan bir yana
Dua ederim her zaman sana
Besbelli Muşlusun aslan evladı…
(Hasan İçen – 2013)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Salih Erol
Kabaçınar ve kavakların gölgesinde bir şair: Çobanoğlu Hasan İçen
Kimden mi bahsediyorum? Kabaçınarlı; şâir ruhlu; emekli sıhhiye memuru; çiftçi Hasan İçen –nâm-ı diğer- Sıhhi Hasan; ya da köylülerinin deyimiyle Siyasan Amca’dan bahsedeceğim. Bilen bilir; tanıyan tanır elbet onu. Ancak çoğu kişinin bilmediği bu güzel adam gibi adamı tanıtmak ve onun hakkında yazan ilk kişi olmak istedim.
Hasan İçen, Kabaçınarlı macırlardan Osman ve Meryem’in çocuğu olarak 1935 yılında doğmuş. Beş yaşında kaybettiği babasını hayal meyal hatırladığını söylerdi. Babasının ölümünden bir süre sonra annesinin yeniden evlenmesi üzerine çocuk Hasan da annesi ile birlikte üvey babası Çerkez Zekeriya’nın yanına Kavaklı Köyüne taşınmış.
İlkokulu Kavaklı köyünde okumuş; ancak çok çalışkan ve zeki biri olmasına rağmen yoksulluk yüzünden eğitimine devam edememiş. Çocukluktan beri her gün çalışmak zorunda kaldığını dile getiren şu dizesinden etkilenmemek mümkün değil:
Kıçımda yamalı pantol, ayağımda çarık
Yorgunluğumu gideren hep akşam olurdu.
Çalışmasının karşılığını da verir Mevlâm! Hasan Amcama Sevim’li bir hanım verdiği gibi… Hasan İçen on sekiz yaşında iken, yani 1953 yılında, Gönen’in Tuzakçı köyünden Arnavut Mustafa’nın kızı Sevim ile evlenmiştir. Daha sonraları bu evlilikten üç oğlan ile bir kız çocuğu dünyaya gelir.
1955 yılında Sinop’ta askerliğini yaparken, ilk şiir denemelerini kaleme almış olan Hasan İçen, bundan sonra şiir hayatından hiç kopamamıştır. Ancak enteresan biçimde şiirlerinin hiç birini de bir dergi veya kitapta yayımlamadı. Yazdığı şiirleri hep eşe dosta okumak; kağıda yazıp istediği kişilere vermekle yetinen garip bir adamdır o.
Hasan İçen’in hayatındaki dönüm noktalarından biri askerlik dönüşüne rastlar. O dönemde Balıkesir’de açılmış olan sağlık memurluğu kursuna giderek; orayı pekiyi ile bitirir ve çok da yetenekli bir sağlık memuru olup çıkar. 1960 yılında Sağlık Bakanlığı tarafından Yenişehir Sıtma Mücadele Dairesine tayini çıkmış. Yirmi üç köyün sıtma mücadelesinde görev yapmıştır.
Hasan Amca 1983 yılında sağlık memurluğundan emekli olduktan sonra tamamen köyüne yerleşip, sakin bir hayat sürdürmüştür. Ben onu doksanların sonlarında köyde tanıdığımda üç şeyden(Sağlık, Bağ/bahçe ve Şiir) iyi anladığını fark edip, çok sevdim ve aramızda bir baba-oğul muhabbeti başladı(kendisi babamın adaşı olur aynı zamanda).
Aramızdaki yaklaşık yirmi yıllık dostluğa dayanarak; onun hakkında yazmak hakkımdan öte benim için adeta bir borçtur. Onun anılmaya, yazılmaya lâyık oluşunun en önemli sebebi olarak şairliğini görüyorum. Düşünün ki, bu adam altmış yıldır kendi çapında şiirler yazıyor.
Yazmış olduğu şiirlerinin çoğunu bizzat kendisinden dinlemişimdir. O sanki Halk edebiyatının derviş-meşrep bir şairidir. Memleketin bir çok yerini görev icabı dolaşmış ve nihayetinde köyüne gelerek kendi halinde bir hayat yaşamaya çekilmiştir. Ben onu köyde ilk gördüğümde hanımıyla beraber evleri ile bahçeleri arasında gidip gelen neşeli şen-şakrak bir Nasrettin Hoca ve karısı gibiydiler. Evlerine misafir oldum; sofralarına oturdum; kiraz bahçesinden yedim. O kadar alışmıştık ki birbirimize beni iki gün görmeyince üçüncü gün mutlaka okula gelirdi. Fakat sonra tayinim Yenişehir’e çıkınca daha az görüşür olduk. Yine de ayda bir kez onun için köye giderdim.
Hasan Amcam şu sıralar artık yorgun düşmüş; yer yer unutkan ama hâlen sempatik seksenini aşmış bir dededir. Üç yıl önce hanımını kaybetmesi onu ciddi bir biçimde sarsmıştır. Allah sağlığını bozup, kimseye muhtaç bırakmasın.
Yıllar önce bana şöyle demişti: “Bak, öğretmen oğlum! Bu hayatta üç şeyin yokluğu ve yeri hep hissedilir; gerisi unutulur. Bu üç şey: İş, diş ve eştir. Hele sonuncunun yokluğu en büyük eksikliktir”. Allah sabırlar versin.
Hasan İçen şiirlerinde “Çobanoğlu” mahlasını kullanır. İlk şiirini yirmi üç yaşında iken, 1958 yılında, bir tabiat cenneti olan Sinop’ta yazmıştır. Hem yaşının; hem de tabiatın getirdiği sarhoşlukla şöyle yazmıştır (şiirinden bir dörtlük):
Tabiat gösterir bin türlü hüner
Dereler tepeler başımda döner
Başımda yıldızlar tutuşup söner
Bulutlar çakar çakar, içerim..
Sözlerime Hasan Amcamın benim için en özel şiiri ile son verirken, kendisine bir kez daha sağlık-afiyet dilerim. Bu tür sıra dışı kişileri unutturmamak gerekiyor ki, ben de tanımaktan memnun olduğum bu tarz şahısları bundan sonra da yazmayı sürdüreceğim.
Yaradılanı severiz; Yaradandan ötürü!
Selamlarımla; kalın sağlıcakla...
MUŞLU ASLAN EVLADINA
Çok tatlı dilin var severim seni
Her gördükçe mutlu edersin beni
Birkaç gün görmesem özlerim seni
Besbelli Muşlusun aslan evladı
Şerafettin dağından esen yel gibi
Çağlayıp akarsın coşkun sel gibi
Otluk yaylasında açan gül gibi
Besbelli Muşlusun aslan evladı
Annenle babanı kutlarım senin
Dürüst kişiliğine eylerim yemin
Sevimli kişiliğin güvenli sözün
Besbelli Muşlusun aslan evladı
Hasan Amcandan bu sözler yadigâr sana
Şiirimi yok edip atmasan bir yana
Dua ederim her zaman sana
Besbelli Muşlusun aslan evladı…
(Hasan İçen – 2013)