SON DAKİKA
Hava Durumu

İlk TBMM’de Yenişehirli Bir Vekil: Necip Soydan

Yazının Giriş Tarihi: 20.02.2017 21:43
İlk Türkiye Büyük Millet Meclisinde (1920 – 1923) Yenişehirli genç bir milletvekilinin de bulunduğunu ilk öğrendiğimde onun hakkında bir araştırma yapmayı aklıma koymuştum. Turgut Yüce’nin “Yenişehir Belleği” adlı kitabındaki bir yazı dışında hiçbir yazıya rastlamayınca bu konuyu araştırmaya kesin karar verdim. Yüce’nin bu söz konusu yazısı ise Necip Bey’in oğlunun anlattıklarına dayanan sözlü bir derleme idi. Böyle önemli bir zatın hayatı ve faaliyetleri hakkında daha detaylı ve belgesel bir çalışmanın yapılması zaruri idi.
Ben de buradan yola çıkarak, Necip Bey’in özellikle TBMM çatısı altında neler yaptığını araştırmaya başladım. Meclisin gizli ve açık oturumlarının zabıtlarını inceledim. TBMM ve faaliyetleri ile ilgili yazılmış olan akademik çalışmaların büyük çoğunluğunu taradım.
 
İşte, bugünkü köşemizde bu araştırma ve incelemelerimizi mümkün mertebe özetleyerek Necip Bey’i tanıtmaya çalışacağız:
Necip Bey, 1890 yılında Bursa-Yenişehir Günece Köyünde doğdu. Babası Hocaoğullarından Ali Efendi, Yunanistan taraflarından Anadolu’ya göç etmiş ve bu şekilde kendisi ile birlikte gelenlerle Yenişehir- Günece Köyünü kurmuşlardır. Necip Bey’in annesi ise aynı köyden Emire Hanımdır.
Necip Bey Yenişehir Rüştiyesinde orta; İstanbul Mercan İdadisinde ise lise öğrenimini tamamlamıştır. Lise mezuniyetinin ardından İstanbul’daki Mülkiye Mektebine (Bugünkü karşılığı Siyasal Bilgiler Fakültesi) girmiştir. Yenişehir’den mülkiyeye giren ve buradan 1912 yılında mezun olan Necip Bey, 14 Mart 1913'te Bursa İl Maiyet Memurluğuna atandı.  
İki yıllık stajını Yenişehir  İlçesi Özel Saymanlık Kâtipliğinde, Erdek, Edremit ve Ilıca Nahiye Müdürlüklerinde tamamladı. 14 Nisan 1915'te Erzurum Valiliği emrine tayin edildi. 26 Temmuz 1916'da Çemişgezek Kaymakamı oldu. 1917 – 1920 arası Harran ve Rakka Kaymakamlıklarında bulundu.  
TBMM'nin I. döneminde Ertuğrul Livâsından Milletvekili seçildi. O günkü adıyla Ertuğrul Livâsı, bugünkü Bilecik, İnegöl, Yenişehir ve Söğüt gibi yerleri içinde barındıran bir vilayetin adı idi. Bu vilayetten beş kişi milletvekili olarak ilk TBMM’de görev yapmıştır. Bunların içerisinde en genç olanı otuz yaşındaki Necip Bey’dir.
Diğer dört mebusun adları ve daha sonra aldıkları soyadları şöyledir:
1) Ahmet Hamdi (AKSOY)
2) Ahmet (LAKŞE): İnegöl’ün ileri gelenlerindendir.
3) Halil (IŞIK)
4) Mustafa Kemal (GÜNEY).
 
Necip Bey, 23 Nisan 1920'de Meclisin açılışında hazır bulundu. Mecliste İçişleri, Posta- telgraf, Bayındırlık, Millî Eğitim ve İçtüzük komisyonlarında çalıştı. İkinci Toplantı yılında Bayındırlık Komisyonunun ve II nci Şubenin; III üncü Toplantı yılında da Tasarı Komisyonunun Kâtipliğini yaptı. Dönem içinde kürsüde (4) ü gizli oturumda olmak üzere (27) kez söz aldı. (3) soru ve (1) Gensoru önergesi verdi. (2) kanun önerdi.
Meclisin 22 Kasım 1920 tarihindeki toplantısında Yenişehir’in ve dolaylarının işgali üzerine konuşmaların yapıldığı gün fevkalade üzüntülü olan otuz yaşındaki bu genç vekilimiz kürsüden şöyle haykırıyordu:
“Bizim en birinci kusurlarımızdan birisi de hakikatle yüz yüze gelememektir. Hakikatin yüzünü biraz acı görürsek yan çizeriz, idare-i maslahat yoluna saparız; aman efendim zamanı değil, sırası değil, bırak zamanı gelsin deriz. Hayır efendiler! Her şeyin sırası, ona ihtiyaç görüldüğü ândır.”
            Bu girişten sonra hakikati açıkça söyleyen Necip Bey, memleketimizin işgallere uğramasında işgalcilerden çok içimizdeki işbirlikçilerin sebep olduğunu açık açık şöyle dile getirdi: “Benim itikadımca memleketimizi sükût ettiren(işgal ettiren); koca bir devlet teşkiline müsait arazimizin yer yer harabiyetline sebep olan yalnız Yunanlılar değildir. Osmanlılık şerefini, İslâmlık ve Türklük şerefini tezlil eden(küçük düşüren) bir takım hapishane kaçkını câni, rezil, namussuz adamlar, mahlûklar vardır. Bunu inkâr etmeyelim! Artık bunlar vatanı mahvediyor, tezlil ediyor, memleketi içinden kemiriyorlar..”
Bu tarihi konuşmasından beş gün sonra bu kez Yenişehir ve İnegöl’ün Yunan işgaline maruz kalmasında sorumluluğu bulunanların ortaya çıkarılması için bir soru önergesi vermiştir. Bu önergesinde işgalde sorumluluğu, ihmali bulunanların TBMM Hükümeti tarafından yapılacak bir araştırma ile ortaya çıkarılmasını ve haklarında gerekli işlemlerin yapılmasını talep etti. Bu önerge üzerine harekete geçilmiş ve işgalde işbirliği yapıldığından şüphelenilen çok sayıda kişi bu yöreden alınarak Eskişehir İstiklal Mahkemesi önüne çıkarılmış ve bunlardan bir kısmı çeşitli cezalara çarptırılmıştır.
 
Bütün bu olaylar bitip, Kurtuluş Savaşı kazanılmasının ardından İlk TBMM’nin 1923 yılı başlarında dağılması üzerine Necip Bey bir daha milletvekili olmak istemedi. Belki de bu bilgili, açık sözlü, idealist gencin mecliste devam etmesi istenmedi! Sadece o değil; bir çok renkli ve aykırı vatansever kişi bir daha milletvekili olamayacaktır.
Necip Bey yeniden mülki memurluk hayatına döndü. 14 Temmuz 1923'te Söğüt Kaymakamlığına atandı. 6 Aralık 1925'te Emirdağ, 27 Ağustos 1927'de Nazimiye, 10 Aralık 1930'da Gediz, 17 Eylül 1933'te Mudurnu Kaymakamı oldu.  
16 Ağustos 1934'te Seyhan İl İdare Heyeti Üyeliğine, 28 Ağustos 1936'da Sivas İl İdare Heyetine nakledildi. 25 Ocak 1939'da İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Şube Müdürü oldu. 10 Mayıs 1941'de Niksar, 6 Temmuz 1942'de Zile Kaymakamlığına getirildi. 18 Nisan 1945'te Sivas Vali Yardımcılığına atandı. Bu arada üç ay Hafik Kaymakamlığında bulundu. Sivas Vali Yardımcısı iken 16 Temmuz 1948'de kendi isteği ile emekliye ayrıldı.
Emekli yaşamım sürdürmekte iken 3 Şubat 1959'da memleketinde vefat etti. Evli olup, Ali, Celâdet ve Doğan adlarında üç çocuk babası idi. Fransızca ve Farsça bildiği sicilinde yazılıdır.
Sonuç olarak, Ülkemizi kurtaran o yüce meclis çatısı altında millet adına görev yapan,  yürekli, idealist vekillerden biri olan Güneceli Necip Bey, meclisin en genç vekillerinden biri olmasına rağmen, oldukça iyi bir eğitim görmüştür. Sahip olduğu bir çok nitelikleri ile Yenişehirlinin gurur duyması gereken tarihi bir şahsiyetidir.
Yenişehirimizin medâr-ı iftiharlarından biri olan bu şahsiyet, maalesef unutulmaya terk edilmiştir. Onun adı, Yenişehir’deki herhangi bir okula, caddeye, mahalleye, sokağa verilebilirdi.
Böylece ilk TBMM’de Mustafa Kemal’le, Mehmed Akif’le, Kazım Karabekir gibi büyük adamlarla yan yana bulunmuş, çalışmış bir milletvekilimize sembolik de olsa sahip çıkabilir, ismini Yenişehir’de ölümsüzleştirebilirdik.
Tarihi değerlerine, ecdadına sahip çıkan, tarih bilincine sahip bir neslin yetişmesi dileklerimle.. 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.