Önce hangisinden başlasam diye kısa bir tereddüt geçirdikten sonra kararımı verdim:
Evvela İngiliz Aralığı’ndan; hemen akabinde ise İngiliz Mehmet’ten bahsedeceğim. Zaten ikisi de birbiriyle bağlı.
İngiliz Aralığı, Bursa- Yenişehir’in çarşısında bulunan çıkmaz bir sokağın adıydı.
Geçmiş zaman kipiyle yazıyorum; zirâ bu aralık geçen yıldan başlanarak iptal edildi.
Daha doğrusu o aralık büyük bir iş merkezi ile doldurulup tek bir bina halinde inşa edildi. Hatta bu devasa inşaat faaliyeti sona doğru yaklaşsa da hâlen tam bitmiş değil.
Böylece Yenişehir çıkmaz bir sokağını daha yitirmiş oldu.
Artık benim gibi şehir tarihçisine de başlıktaki sözü yazmak kaldı: “Bir İngiliz Aralığı vardı burada” diye.
Bir de bu aralığın hikayesini ve aralığa adını veren Mehmet’in hikayesini yazmak farz oldu. Hiç olmazsa hafızalarda yitip gitmesin diye.
Öncellikle şunu söylemek isterim ki; ben gerek çarşılarda gerekse mahallelerde bulunan çıkmaz sokakları ayrı bir seviyorum.
Çünkü çıkmaz sokaklar, esnafın ve komşuların birbirlerine olan tam güvenlerinin simgesi idi. Kötü niyetli yabancıların da en sevmediği şeydir çıkmaz sokaklar. Oraya girmek herkesin harcı değildir.
İyi niyetli, emin insanların yuvasıydı çıkmaz sokaklar.
Maalesef birbirimize olan güvenimiz azalınca; bir de modernliğin çocukları olan yabancılaşma, korku, bireycilik ve yalnızlık artınca çıkmaz sokaklar da bir bir ortadan kaldırıldı.
O yüzden ben her yıktırılan çıkmaz sokakların ve aralıkların ardından hüzünlenir; sesli/yazılı ya da sessiz/yazısız bir ağıt yakarım.
En son yıktırılan İngiliz Aralığı’na da bakıp bakıp hüzünlendim.
Gitti eskinin biz havası; geldi modern yalnızlık.
Bu da her şeye rağmen insan kalmakta inat eden bendenizi üzdü.
O çıkmaz aralık “İngiliz Aralığı” diye anılmadan önce Yenişehir Hapishanesinin bulunduğu yer imiş. Sonra, 1950’lerin başlarında, hapishane taşınmış ve orayı da İngiliz Mehmet satın almış.
“İngiliz” lakabı halkın Mehmet’e sonradan taktığı ve üzerine adeta yapışıp kalan bir lakap sadece. Yoksa bizim Mehmet’tin ne İngiltere ile ne de İngilizlikle bir alakası yok.
Peki kimdir İngiliz Mehmet?
1900 yılında Yenişehir’de doğmuş ve yetmiş yedi yıllık ömrünün neredeyse tamamını Yenişehir’de geçirmiş, esnaf takımından zengince bir zattır o.
Vaktiyle hapishanenin olduğu çarşının içindeki bölgeyi satın alıp, dükkanlarla çevrili çıkmaz bir aralık meydana çıkarmış; dükkanların kimisini kendisi işletmiş; kimisini de kiraya vermiş Mehmet Efendi.
İngiliz Mehmet’in babası Lofçalı Hacı Ahmet Efendi, bir Bulgaristan macırı olup, göç ederek gelip Yenişehir’e yerleşmiş ve oğlu Mehmet de burada doğmuştur.
1934 Soyadı Kanunu çıkınca İngiliz Mehmet “GÖKTEKİN” soy ismini almıştır. Yenişehir’in saat kulesinin saatini yapan Nuri Körüstan’ın damadı oluyor İngiliz Mehmet.
Kendisine neden “İngiliz” lakabı verildiğini tam olarak bilemesek de; bu konuda kişiliğinden yola çıkarak bir tahmin yürütebilirim:
Tanıdıklarının anlattığına göre kendisi kılı kırk yaran, hesap – kitap işlerine aşırı derecede bağlı, cimri denecek kadar eli sıkı bir kişilik yapısına sahip biri imiş.
Kuvvetle muhtemeldir ki, bundan dolayı halk ona “İngiliz” lakabını uygun görmüş!
Mesela hayatından ilginç bir anekdot aktarayım müsaadenizle:
Kahvaltı etmek için simit ve peynir alıyormuş. Gramla aldığı peynirden o sabah biraz yedikten sonra kalanını peynirci dükkanından tekrar tarttırıp, miktarı not ederek dükkanın dolabına koyar; ertesi sabah tekrar dükkana gelerek kalan peyniri ister ve üstelik yemeden önce bir daha tartarak kontrol eder; biraz daha yedikten sonra kalanını tekrar peynircinin buzdolabına koyarmış.
Yani hesaba kitaba o derece düşkün; eli sıkı olan rahmetli hesap-kitap adamları olan İngilizleri andırdığı için tam hakkıyla “İngiliz” lakabını almış!!
Tabi bu kadar ölçülü hareket edince haliyle epey bir dünyalık biriktirmiş. İşte o dünyalığın merkezi de İngiliz Aralığı’ndaki dükkanlar ve iş yerleri idi.
Ama dünya malı dünyada kalır; siz yemeseniz de birileri gelir yer ve dağıtır.
Yediği içtiği onun; yemediği içmediği de vârislerinin olsun.
Benim için İngiliz Mehmet’in yeri ve önemi ise bir başkadır.
Neden veya nasıl derseniz?
Şöyle izah edeyim:
İngiliz Mehmet, tarihe ve bilhassa yaşadığı yerin yerel tarihine aşırı meraklı bir insandır.
O kadar yoğunlukla sevdiği dünya işlerinin arasında bile durmadan okur; dinler ve Yenişehir’in tarihi hakkında malumat toplardı.
Malumat toplamak yönünden şanslı bir dönemde yaşadığını da söyleyebiliriz. Zirâ kendisi eski yazıyı hem okumak hem de yazmak bakımından çok iyi bilen bir kişidir. Üstelik önünde henüz dağıtılmamış zengin bir kütüphane olarak Süleymanpaşa Kütüphanesi durmaktadır. Dolayısıyla Mehmet, yüksek düzeyde bir eğitim almadığı halde Osmanlı’nın bu en eski kütüphanesindeki eşsiz yazma ve basma eserlerin çoğunu sular seller gibi okumuştur.
Osmanlı Tarihçisi merhum İsmail Hakkı Uzunçarşılı 1930’larda Yenişehir’e geldiğinde bizim İngiliz Mehmet, ona mihmândarlık yapmış; onu Osmangazi’nin mücadele ettiği sahalarda gezdirmiştir. Bu gezilerde büyük tarihçiden de bir şeyler kapmıştır şüphesiz.
Ayrıca Yenişehir’in yerlilerinden, Son Osmanlı Efendileri diyebileceğim Müderris Topuz Hoca Mehmet Efendi, Yavaşça Hafız Ahmet Efendi gibi kişilerden de yörenin tarihi zenginliği hakkında çok şey dinlemiştir.
Akla ister istemez şöyle bir soru gelebilir:
Peki bütün bu ilgisi, bilgisi ve birikimi ile İngiliz Mehmet, herhangi bir yazılı eser bırakmış mıdır??
Evet, hayatının son demleri olan 1970’lerde, çevresindeki bazı tanıdıklarının da teşviki ile “Osmangazi ve Yenişehir” başlıklı bir kitap yazmıştır.
Yenişehir’le ilgili kıymetli bilgiler içeren bu kitap hiç yayımlanmadı.
Bir iki daktilo nüshası var sadece ve ben bu nüshalardan birini bin bir zahmetle edinerek dikkatle incelemiştim.
Eserin üzerinde mutlaka yapılması gereken düzeltmelerde bulundum. Şimdi o gözden geçirilmiş nüsha yanımda bulunuyor.
Kanaatimce bu çalışma, İngiliz Mehmet’in vefatının 40. Yıl dönümü anısına bir tarihçi gözüyle tarafımdan düzeltilmiş haliyle yayımlanabilir. Böyle bir yayın, henüz doğru-düzgün bir tarih kitabı bile bulunmayan Yenişehir’in tanıtımına ciddi bir katkı yapar.
O halde, buradan, başta İngiliz Mehmet’in henüz tanışmadığım vârislerine; Yenişehirli yetkililere; yayım masrafını üstlenecek babayiğit zenginlerine açık çağrımdır:
Haydi, İngiliz Mehmet’in Osmangazi ve Yenişehir Kitabının yayımlanmasına destek olun da görelim Yenişehir sevginizi!
Rahmetli, aynı zamanda anılarını da yazıyormuş. Yaşayan çocukları ve torunlarında acaba bu karalamalar da duruyor mu? Yoksa onları da mı yok ettik??
Ve son olarak…
İngiliz Mehmet’in unutulmaz bir hizmeti de başta Kumluk Camisi olmak üzere Yenişehir’deki bir çok caminin duvarlarını süsleyen hat çalışmalarıdır.
Yani eskinin o muhteşem süslü yazısıyla bir çok ayet ve hadisi yazan yetenekli bir hattattır İngiliz Mehmet.
Mevlâ, rahmeti ile muâmele eyleye!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Salih Erol
Bir İngiliz Aralığı Vardı; Bir de İngiliz Mehmet
Evvela İngiliz Aralığı’ndan; hemen akabinde ise İngiliz Mehmet’ten bahsedeceğim. Zaten ikisi de birbiriyle bağlı.
İngiliz Aralığı, Bursa- Yenişehir’in çarşısında bulunan çıkmaz bir sokağın adıydı.
Geçmiş zaman kipiyle yazıyorum; zirâ bu aralık geçen yıldan başlanarak iptal edildi.
Daha doğrusu o aralık büyük bir iş merkezi ile doldurulup tek bir bina halinde inşa edildi. Hatta bu devasa inşaat faaliyeti sona doğru yaklaşsa da hâlen tam bitmiş değil.
Böylece Yenişehir çıkmaz bir sokağını daha yitirmiş oldu.
Artık benim gibi şehir tarihçisine de başlıktaki sözü yazmak kaldı: “Bir İngiliz Aralığı vardı burada” diye.
Bir de bu aralığın hikayesini ve aralığa adını veren Mehmet’in hikayesini yazmak farz oldu. Hiç olmazsa hafızalarda yitip gitmesin diye.
Öncellikle şunu söylemek isterim ki; ben gerek çarşılarda gerekse mahallelerde bulunan çıkmaz sokakları ayrı bir seviyorum.
Çünkü çıkmaz sokaklar, esnafın ve komşuların birbirlerine olan tam güvenlerinin simgesi idi. Kötü niyetli yabancıların da en sevmediği şeydir çıkmaz sokaklar. Oraya girmek herkesin harcı değildir.
İyi niyetli, emin insanların yuvasıydı çıkmaz sokaklar.
Maalesef birbirimize olan güvenimiz azalınca; bir de modernliğin çocukları olan yabancılaşma, korku, bireycilik ve yalnızlık artınca çıkmaz sokaklar da bir bir ortadan kaldırıldı.
O yüzden ben her yıktırılan çıkmaz sokakların ve aralıkların ardından hüzünlenir; sesli/yazılı ya da sessiz/yazısız bir ağıt yakarım.
En son yıktırılan İngiliz Aralığı’na da bakıp bakıp hüzünlendim.
Gitti eskinin biz havası; geldi modern yalnızlık.
Bu da her şeye rağmen insan kalmakta inat eden bendenizi üzdü.
O çıkmaz aralık “İngiliz Aralığı” diye anılmadan önce Yenişehir Hapishanesinin bulunduğu yer imiş. Sonra, 1950’lerin başlarında, hapishane taşınmış ve orayı da İngiliz Mehmet satın almış.
“İngiliz” lakabı halkın Mehmet’e sonradan taktığı ve üzerine adeta yapışıp kalan bir lakap sadece. Yoksa bizim Mehmet’tin ne İngiltere ile ne de İngilizlikle bir alakası yok.
Peki kimdir İngiliz Mehmet?
1900 yılında Yenişehir’de doğmuş ve yetmiş yedi yıllık ömrünün neredeyse tamamını Yenişehir’de geçirmiş, esnaf takımından zengince bir zattır o.
Vaktiyle hapishanenin olduğu çarşının içindeki bölgeyi satın alıp, dükkanlarla çevrili çıkmaz bir aralık meydana çıkarmış; dükkanların kimisini kendisi işletmiş; kimisini de kiraya vermiş Mehmet Efendi.
İngiliz Mehmet’in babası Lofçalı Hacı Ahmet Efendi, bir Bulgaristan macırı olup, göç ederek gelip Yenişehir’e yerleşmiş ve oğlu Mehmet de burada doğmuştur.
1934 Soyadı Kanunu çıkınca İngiliz Mehmet “GÖKTEKİN” soy ismini almıştır. Yenişehir’in saat kulesinin saatini yapan Nuri Körüstan’ın damadı oluyor İngiliz Mehmet.
Kendisine neden “İngiliz” lakabı verildiğini tam olarak bilemesek de; bu konuda kişiliğinden yola çıkarak bir tahmin yürütebilirim:
Tanıdıklarının anlattığına göre kendisi kılı kırk yaran, hesap – kitap işlerine aşırı derecede bağlı, cimri denecek kadar eli sıkı bir kişilik yapısına sahip biri imiş.
Kuvvetle muhtemeldir ki, bundan dolayı halk ona “İngiliz” lakabını uygun görmüş!
Mesela hayatından ilginç bir anekdot aktarayım müsaadenizle:
Kahvaltı etmek için simit ve peynir alıyormuş. Gramla aldığı peynirden o sabah biraz yedikten sonra kalanını peynirci dükkanından tekrar tarttırıp, miktarı not ederek dükkanın dolabına koyar; ertesi sabah tekrar dükkana gelerek kalan peyniri ister ve üstelik yemeden önce bir daha tartarak kontrol eder; biraz daha yedikten sonra kalanını tekrar peynircinin buzdolabına koyarmış.
Yani hesaba kitaba o derece düşkün; eli sıkı olan rahmetli hesap-kitap adamları olan İngilizleri andırdığı için tam hakkıyla “İngiliz” lakabını almış!!
Tabi bu kadar ölçülü hareket edince haliyle epey bir dünyalık biriktirmiş. İşte o dünyalığın merkezi de İngiliz Aralığı’ndaki dükkanlar ve iş yerleri idi.
Ama dünya malı dünyada kalır; siz yemeseniz de birileri gelir yer ve dağıtır.
Yediği içtiği onun; yemediği içmediği de vârislerinin olsun.
Benim için İngiliz Mehmet’in yeri ve önemi ise bir başkadır.
Neden veya nasıl derseniz?
Şöyle izah edeyim:
İngiliz Mehmet, tarihe ve bilhassa yaşadığı yerin yerel tarihine aşırı meraklı bir insandır.
O kadar yoğunlukla sevdiği dünya işlerinin arasında bile durmadan okur; dinler ve Yenişehir’in tarihi hakkında malumat toplardı.
Malumat toplamak yönünden şanslı bir dönemde yaşadığını da söyleyebiliriz. Zirâ kendisi eski yazıyı hem okumak hem de yazmak bakımından çok iyi bilen bir kişidir. Üstelik önünde henüz dağıtılmamış zengin bir kütüphane olarak Süleymanpaşa Kütüphanesi durmaktadır. Dolayısıyla Mehmet, yüksek düzeyde bir eğitim almadığı halde Osmanlı’nın bu en eski kütüphanesindeki eşsiz yazma ve basma eserlerin çoğunu sular seller gibi okumuştur.
Osmanlı Tarihçisi merhum İsmail Hakkı Uzunçarşılı 1930’larda Yenişehir’e geldiğinde bizim İngiliz Mehmet, ona mihmândarlık yapmış; onu Osmangazi’nin mücadele ettiği sahalarda gezdirmiştir. Bu gezilerde büyük tarihçiden de bir şeyler kapmıştır şüphesiz.
Ayrıca Yenişehir’in yerlilerinden, Son Osmanlı Efendileri diyebileceğim Müderris Topuz Hoca Mehmet Efendi, Yavaşça Hafız Ahmet Efendi gibi kişilerden de yörenin tarihi zenginliği hakkında çok şey dinlemiştir.
Akla ister istemez şöyle bir soru gelebilir:
Peki bütün bu ilgisi, bilgisi ve birikimi ile İngiliz Mehmet, herhangi bir yazılı eser bırakmış mıdır??
Evet, hayatının son demleri olan 1970’lerde, çevresindeki bazı tanıdıklarının da teşviki ile “Osmangazi ve Yenişehir” başlıklı bir kitap yazmıştır.
Yenişehir’le ilgili kıymetli bilgiler içeren bu kitap hiç yayımlanmadı.
Bir iki daktilo nüshası var sadece ve ben bu nüshalardan birini bin bir zahmetle edinerek dikkatle incelemiştim.
Eserin üzerinde mutlaka yapılması gereken düzeltmelerde bulundum. Şimdi o gözden geçirilmiş nüsha yanımda bulunuyor.
Kanaatimce bu çalışma, İngiliz Mehmet’in vefatının 40. Yıl dönümü anısına bir tarihçi gözüyle tarafımdan düzeltilmiş haliyle yayımlanabilir. Böyle bir yayın, henüz doğru-düzgün bir tarih kitabı bile bulunmayan Yenişehir’in tanıtımına ciddi bir katkı yapar.
O halde, buradan, başta İngiliz Mehmet’in henüz tanışmadığım vârislerine; Yenişehirli yetkililere; yayım masrafını üstlenecek babayiğit zenginlerine açık çağrımdır:
Haydi, İngiliz Mehmet’in Osmangazi ve Yenişehir Kitabının yayımlanmasına destek olun da görelim Yenişehir sevginizi!
Rahmetli, aynı zamanda anılarını da yazıyormuş. Yaşayan çocukları ve torunlarında acaba bu karalamalar da duruyor mu? Yoksa onları da mı yok ettik??
Ve son olarak…
İngiliz Mehmet’in unutulmaz bir hizmeti de başta Kumluk Camisi olmak üzere Yenişehir’deki bir çok caminin duvarlarını süsleyen hat çalışmalarıdır.
Yani eskinin o muhteşem süslü yazısıyla bir çok ayet ve hadisi yazan yetenekli bir hattattır İngiliz Mehmet.
Mevlâ, rahmeti ile muâmele eyleye!