Türkiye, genç nüfusuyla her yıl 1 milyon insanına aş, iş bulmak zorunda olan bir ülke.
Bu yapısı aslında bir yandan avantaj ama öte yandan da önemli bir dezavantaj.
Avantaj, çünkü gelişmiş ülkelerde nüfus durağanlığı var…
Türkiye, genç nüfusuyla uluslararası rekabette bu haliyle şanslı…
Eğitilmiş ve eğitilecek genç nüfusuyla üretim için önemli bir potansiyeli var.
Unutmayalım, gelişmiş Avrupa ülkeleri bugün için emeklilerine yüksek ücretler ödeyebiliyorsa bu her emekliye 3-4 çalışanının olması,
Türkiye’de ise bunca genç nüfusa karşın her emekliye 2 çalışanın düşmesi bugün için emekli maaşlarının hâlâ düşük olmasını gerektiriyor.
Ama bunun süreç ilerledikçe, Avrupa’nın nüfusu daha da azaldıkça ve Türk gençleri iyi eğitim aldıkça Avrupa aleyhine tersine dönmesi açık bir gerçek.
Türkiye tercihini yapmış bulunuyor ve Cumhurbaşkanı'nın her fırsatta söylediği gibi en az 3 çocuk yapılması doğru bir tercih.
 
* * *
Evet, Türkiye bu her yıl yaklaşık nüfusa eklenen 1 milyona yakın gencine iş ve aş bulmak zorunda.
Ne ki, Türkiye’nin bu 1 milyon insanına iş ve aş bulacak kaynakları sınırlı.
Doğal kaynak bakımından yeterli değil.
Enerji kaynakları sınırlı…
Bunun için kaynak bulmak zorunda ve bunun da kısa yolu borçlanmak…
Bu da cari açık denen sorunu gündeme getirmekte…
2018 bütçe tasarısına göre cari açık 66 milyar dolar düzeyinde…
Gerçi bunun da karşılığı bulundukça sorun yaratmayacağı söylense de sürdürülebilir olmadığı, başkaca kaynakları bulması gerektiği açık.
 
* * *
 
Cari açık, bir ülkeye giren döviz ile çıkan döviz miktarı arasındaki fark bilineceği üzere.
Dış satım ve turizm, döviz gelirlerini, dış alım ve yurt dışı harcamalar döviz giderlerini oluşturuyor.
Gelişmekte olan piyasalar açısından iç tasarruflardaki yetersizlik büyümenin önündeki en önemli engel.
Tasarruf, ekonomik çanlılığa engel olmakta…
Genç yapısı ve dinamik de olması gereken Türkiye toplumu bu sorunu şimdiye kadar dış borçla karşılamaya ve bunu da sürdürülür olmaya sağladı.
Ama bunun nereye kadar süreceği ve nelere mal olacağı belirsiz…
Ne ki Türkiye her yıl yüzde 5- 6 oranında büyümek ve bu hızı artırmak zorunda…
 
* * *
Ekonomide büyümenin hızı arttıkça, kaynak gereksinimi daha da artmaktadır. 
Eğer bu kaynaklar doğrudan tüketime değil de üretime aktarılsa sorun yok bir ölçüde.
Uzun vade de olsa geri dönüşü sağlanabilir.
Ancak tüketim ağırlıklı ekonomilerde tasarruf açığı daha da büyümektedir.
İşte Türkiye’nin üzerinde durması gereken asıl önemli konu budur. 

* * *
Peki, Türkiye bu durumda ne yapmalıdır?
Cari açığını nasıl kapatabilir?
Türkiye'de cari açığın en önemli nedeni hızlı büyürken finanse etmekte zorlanıyor olmasıdır.
Kimi ekonomistler iç talebin güçlü olması nedeniyle cari açığı kapatmak için büyümede özveri yapılması gerektiğini söylerler.
Ancak bunun da riskleri vardır…
Oynak dünya piyasasında petrol fiyatlarındaki artış bunu geçersiz kılabilir.
Peki ne yapılmalıdır cari açığı önlemek için?
Pratik olarak hemen makro ekonomi formülünü kullanarak “faizleri artırırım, tüketimi azaltırım böylelikle tasarrufu çoğaltırım cari açığı kapatırım” düşüncesi çok kısa vadede iyi görünür sonra patlar.
Türkiye bu yolu çıkar görmemektedir uzun yılardır.
Bunun yerine üretimi artırmak gerekir.
Burada üretimden kastım geliri yüksek olan üretimdir.
Yüksek teknolojili, artı değeri yüksek üretim…
Ve bununla birlikte ülkenin tüm kaynaklarını harekete geçirmek…
Türkiye bunu yapmaya çalışmaktadır, bunu yapmalıdır.