Gelir dağılımı adaletsizliği dünyada ve Türkiye’de hâlâ önemli bir sorun. İnsanlar arasındaki gelir adaletsizliği, toplumu ya daha yoksul yahut daha varsıl olmaya iterken, orta direk dediğimiz varsıl ve yoksul arasında kalan kitlenin seviyesi giderek azalmakta… Gelir dağılımındaki bu adaletsizlik ve yoksulluk günümüzde dünyanın karşılaştığı en ciddi sorunlardan biri. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne üye ülkelerin çoğunda son 30 yılın en yüksek gelir dağılımı adaletsizliği yaşandığı bildiriliyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) son yıllarda yayınlanan raporunda üye ülkelerde gelir dağılımı adaletsizliğinin son yıllarda önemli ölçüde arttığı vurgulanırken, üye ülkeler arasında yoksul ve varsıl arasındaki uçurumun giderek arttığı, üye ülkelerin çoğunda son 30 yılın en yüksek gelir dağılımı adaletsizliğinin yaşandığı belirtiliyor.
* * *
Üye ülkelerde varsılların toplam nüfus içindeki payının yüzde 10 olduğuna dikkat çekilen raporda, varsılların, yoksullardan ortalama 9,5 misli daha fazla kazandığı belirtilmekte.
Raporda, gelir dağılımı adaletsizliğininekonomik büyüme üzerinde kaçınılmaz olarak olumsuz etki yaptığı, gelir dağılımı eşitsizliğiyle mücadelenin toplumları daha adil ve ekonomilerini daha güçlü hale getirdiği uyarısı yapıldı. Gelir dağılımı adaletsizliğininen az olduğu ülkeler arasında Norveç birinci sırayı alırken, bu ülkeyi Danimarka ve Çek Cumhuriyeti takip etti.
Yine raporda, bununla birlikte gelir dağılımı eşitsizliğini son yıllarda çok az da olsa düşürmeyi başaran ülkeler Türkiye ve Yunanistan olarak gösterildi.
Gelir dağılımı eşitsizliğinin en fazla arttığı ülkeler ise İsrail, Yeni Zelanda, ABD, İsveç ve Finlandiya oldu.
* * *
Dünyada 1980’lerle başlayan değişim sürecindegelir dağılımı sorunu sıradan bir ekonomi sorunu olmaktan çıkmış politik ve sosyal bir sorun olarak algılanmaya başlamıştı. Türkiye’de de gelir dağılımı adaletsizliği son 10 yıllık dönemde gündemde tartışılan bir konu oldu.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un, daha AK Parti’ye geçmeden HAS Parti Genel Başkanı'yken üzerinde duyarlı olduğu bu konuyu AK Parti’ye geçtikten sonra Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı iken sorma fırsatı bulmuştum.
Göreve yeni başladığı günler olduğu ve derinlemesine söyleşi zamanı olmadığı için gülümsemekle yetinmişti!..
* * * Türkiye’deki gelir dağılımı adaletsizliği konusunu Bursa Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’na Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğu sıralarda sormuştum bir uçak yolculuğumuzda. Müezzinoğlu, hükümetin bu konu üzerinde durduğunu, yaptığı reformlarla bir takım iyileştirmeler yaptığını, bunun yeterli olmadığını bildiklerini ama dünyada yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bu süreçte dengeleri korumaya çalıştıklarını falan söylemişti.
Özellikle 1980’li yıllarda uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar ile iyice bozulan gelir adaletsizliği Türkiye’de önemli genel ve bölgesel önemli soruların kaynağı olduğun biliyoruz. TÜİK araştırmasına göre Türkiye'de en yüksek gelire sahip olan yüzde 20'lik grup toplam gelirin yüzde 46,6'sını alırken en düşük gelire sahip yüzde 20'lik nüfus toplam gelirden sadece yüzde 6,1 oranında pay alıyor.
Yani, Türkiye'de her 100 liranın 46,6 lirasını 5 kişiden 1'i alırken, kalan 4 kişi 53,4 lirayı paylaşıyor. Türkiye, gelir adaletsizliği bakımından Avrupa'nın hemen en kötü ülkesi…
* * *
Yani Türkiye’de bu konuda yapılması gereken reformlar olduğu çok ortada.
Dinimize göre de, genel ahlaka göre de ‘daha adil bir düzen’ oluşturulması gerekliliği açık. Türkiye bugüne değin son yıllarda hantal ve gelirin adaletsiz
bölüşümüne karşı önemli reformlar yaptı, dönüşümler gerçekleştirdi.
Ancak bunun yetersizliği görülmekte…
Son torba yasaya konan yasal düzenlemeler içinde Avrupa’nın ve dünyanın çokça yerinde görünmeyen lojman saltanatının sonlanmasına yönelik lojmanların bir bölümünün satışı konusunu önemsemek gerekiyor.
Buna kamu sosyal tesisleri ile çok yüksek orandaki resmi binek aracının elden çıkarılmasının da eklenmesi gerek ve elde edilecek gelirin en azından bir kısmı güvenlik için kullanılırken, bir kısmının da yatırımlara ayrılması ve halka yansıtılması yerinde olacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Orhan Kaplan
Türkiye’de gelir dağılımı adaletsizliği gerçeği…
İnsanlar arasındaki gelir adaletsizliği, toplumu ya daha yoksul yahut daha varsıl olmaya iterken, orta direk dediğimiz varsıl ve yoksul arasında kalan kitlenin seviyesi giderek azalmakta…
Gelir dağılımındaki bu adaletsizlik ve yoksulluk günümüzde dünyanın karşılaştığı en ciddi sorunlardan biri.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne üye ülkelerin çoğunda son 30 yılın en yüksek gelir dağılımı adaletsizliği yaşandığı bildiriliyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) son yıllarda yayınlanan raporunda üye ülkelerde gelir dağılımı adaletsizliğinin son yıllarda önemli ölçüde arttığı vurgulanırken, üye ülkeler arasında yoksul ve varsıl arasındaki uçurumun giderek arttığı, üye ülkelerin çoğunda son 30 yılın en yüksek gelir dağılımı adaletsizliğinin yaşandığı belirtiliyor.
* * *
Üye ülkelerde varsılların toplam nüfus içindeki payının yüzde 10 olduğuna dikkat çekilen raporda, varsılların, yoksullardan ortalama 9,5 misli daha fazla kazandığı belirtilmekte.
Raporda, gelir dağılımı adaletsizliğinin ekonomik büyüme üzerinde kaçınılmaz olarak olumsuz etki yaptığı, gelir dağılımı eşitsizliğiyle mücadelenin toplumları daha adil ve ekonomilerini daha güçlü hale getirdiği uyarısı yapıldı.
Gelir dağılımı adaletsizliğinin en az olduğu ülkeler arasında Norveç birinci sırayı alırken, bu ülkeyi Danimarka ve Çek Cumhuriyeti takip etti.
Yine raporda, bununla birlikte gelir dağılımı eşitsizliğini son yıllarda çok az da olsa düşürmeyi başaran ülkeler Türkiye ve Yunanistan olarak gösterildi.
Gelir dağılımı eşitsizliğinin en fazla arttığı ülkeler ise İsrail, Yeni Zelanda, ABD, İsveç ve Finlandiya oldu.
* * *
Dünyada 1980’lerle başlayan değişim sürecinde gelir dağılımı sorunu sıradan bir ekonomi sorunu olmaktan çıkmış politik ve sosyal bir sorun olarak algılanmaya başlamıştı.
Türkiye’de de gelir dağılımı adaletsizliği son 10 yıllık dönemde gündemde tartışılan bir konu oldu.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un, daha AK Parti’ye geçmeden HAS Parti Genel Başkanı'yken üzerinde duyarlı olduğu bu konuyu AK Parti’ye geçtikten sonra Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı iken sorma fırsatı bulmuştum.
Göreve yeni başladığı günler olduğu ve derinlemesine söyleşi zamanı olmadığı için gülümsemekle yetinmişti!..
* * *
Türkiye’deki gelir dağılımı adaletsizliği konusunu Bursa Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’na Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğu sıralarda sormuştum bir uçak yolculuğumuzda.
Müezzinoğlu, hükümetin bu konu üzerinde durduğunu, yaptığı reformlarla bir takım iyileştirmeler yaptığını, bunun yeterli olmadığını bildiklerini ama dünyada yaşanan ekonomik kriz nedeniyle bu süreçte dengeleri korumaya çalıştıklarını falan söylemişti.
Özellikle 1980’li yıllarda uygulanan ekonomik ve sosyal politikalar ile iyice bozulan gelir adaletsizliği Türkiye’de önemli genel ve bölgesel önemli soruların kaynağı olduğun biliyoruz.
TÜİK araştırmasına göre Türkiye'de en yüksek gelire sahip olan yüzde 20'lik grup toplam gelirin yüzde 46,6'sını alırken en düşük gelire sahip yüzde 20'lik nüfus toplam gelirden sadece yüzde 6,1 oranında pay alıyor.
Yani, Türkiye'de her 100 liranın 46,6 lirasını 5 kişiden 1'i alırken, kalan 4 kişi 53,4 lirayı paylaşıyor.
Türkiye, gelir adaletsizliği bakımından Avrupa'nın hemen en kötü ülkesi…
* * *
Yani Türkiye’de bu konuda yapılması gereken reformlar olduğu çok ortada.
Dinimize göre de, genel ahlaka göre de ‘daha adil bir düzen’ oluşturulması gerekliliği açık.
Türkiye bugüne değin son yıllarda hantal ve gelirin adaletsiz
bölüşümüne karşı önemli reformlar yaptı, dönüşümler gerçekleştirdi.
Ancak bunun yetersizliği görülmekte…
Son torba yasaya konan yasal düzenlemeler içinde Avrupa’nın ve dünyanın çokça yerinde görünmeyen lojman saltanatının sonlanmasına yönelik lojmanların bir bölümünün satışı konusunu önemsemek gerekiyor.
Buna kamu sosyal tesisleri ile çok yüksek orandaki resmi binek aracının elden çıkarılmasının da eklenmesi gerek ve elde edilecek gelirin en azından bir kısmı güvenlik için kullanılırken, bir kısmının da yatırımlara ayrılması ve halka yansıtılması yerinde olacaktır.