SON DAKİKA
Hava Durumu

Türk modernleşmesinde milletin rolü!..

Yazının Giriş Tarihi: 21.02.2017 20:07
Modernleşme, az gelişmiş yahut gelişmemiş toplumların modern, siyasal, toplumsal ve kültürel bakımdan sanayileşmiş ülkeler modelini benimsemeleri ve onlara benzeme süreci olarak görülmektedir.
Bizde bu süreçler Osmanlı’da da, Türkiye Cumhuriyeti’nde de bu güne kadar hep elitler ve kadrolar tarafından gerçekleştirilmiştir.
Osmanlı’dan günümüze modernleşme sıkça batı taklitçiliği olarak sıkça seslendirilse de, Türkiye’deki siyasal ve anayasal sistem kadrolar eliyle bu süreci günümüze dek sürdürmüşlerdir.
Merhum Erbakan Hoca bunu çok güzel seslendirmekteydi…
Şimdi ilk kez, Nisan ayında gerçekleşecek referandumla devletin aldığı bu yeni karar Millete sorulacak ve süreç direkt Milletin onayından geçecektir.
Milli olması, bazı gereksinimlerden kaynaklanması ve kendine özgü yapısıyla bu değişim-dönüşüm sürecin ilk kez elit kadrolar yerine sahipliğini direkt Milletin yapacak olması, kuşkusuz yeni bir durumdur Türkiye için…
 
* * *
 
Özellikle Tanzimat’tan Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar bazı Batı sembolleri modernleşmenin kaidesi olarak görülmüştür.
Piyano çalmak, pipo tüttürmek, Türkçe - Fransızca karması bir dil konuşmak, taşrayı küçümsemek gibi!..
Bu taklitçilik hiçbir zaman tam olarak bitmediği için ilerleyen yıllarda, Cumhuriyet döneminde de sürmüştür.
Padişahların profilleri Osmanlı modernleşmesinde çok etkin olmuştur ama Cumhuriyet döneminde de bu, elitler aracılığıyla sürdürülmüştür.
Yani, Osmanlı’da da, Cumhuriyet’te de modernleşme amacıyla yapılan düzenlemelerin seçkinci anlayışla yapıldığını söylemek çok yanlış olmaz.
 
Genç Cumhuriyetin ilk yıllarında yasalarla yaptığı ‘inkılaplar’ tıpkı Osmanlı’nın son dönemlerinde fermanlarla yapılan reformlara benzer biraz.
Osmanlı’da modernleşme daha çok günü kurtarmaya yönelik, Cumhuriyette ise daha radikal ve topyekûn olmuştur, o kadar.
 
* * *
 
Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan modernleşme çabaları cumhuriyet döneminde de sürmüştür kısaca.
Bu sürecin Cumhuriyete geçişte geçmiş ile bağların kopması şeklinde değerlendiren görüşler yaygındır bu gün bu topraklarda.
Tanzimat reformlarıyla resmen başlayan, anayasal yönetimlerin ilanıyla süren bu modernleşmecilik 1961 ve 1982 Anayasalarıyla vesayet kurumlarının iyice perçinlenmesiyle bu günlere gelinmiştir.
Meclisi denetleme adına Meclis üzerinde bir vesayet aracına dönüşen bir Anayasa Mahkemesi ortaya çıkmıştır.
Meclis İç tüzüğü, yapılmak istenenlere bir takoz olacak kuralarla doludur
Siyasi Partiler Yasası bir tür liderler sultası ortaya çıkarmıştır.
Seçim Sistemi de istikrar adına temsilde adaleti ötelemiş ama buna karşın sıkça ortaya çıkan askeri müdahaleler ve girişimler nedeniyle istikrar da ne yazık ki sağlanamamış görünmektedir.
 
* **
Türkiye, tarihinde ilk kez Milli iradenin ortaya çıkardığı mecliste iki partinin ittifakıyla bu gün yeni bir değişimin eşiğindedir.
Kuşkusuz bu gün AK Parti tek başına bir değişimi gerçekleştirebilme gücünden yoksun olduğu için Mecliste, MHP ile ittifak halinde bir değişim gerçekleştirilecektir.
Bu ittifaka yahut sürece CHP’nin de pozitif bir şekilde katılması hiç kuşkusuz değişimin kapsamını ve temsil alanını genişletirdi ama ne ki bu sağlanamamıştır…
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.