Aziz Nesin’in tanımıyla dünyanın en iyi tanıdığı üç Türk’ten biri olan Nazım Hikmet’in, şair, yazar, ressam, yönetmen ve senarist olarak Bursa’da ayrı bir yeri vardır.
Hapishane yıllarının önemli bir dönemini Bursa’da geçiren Nazım, Memleketimden İnsan Manzaraları’nda ve pek çok şiirinde bu yıllardan söz eder.
Yaşamının 11 yılını geçirdiği Bursa’da Nazım ile ilgili kuşkusuz birçok anı vardır, belgesel yapılmıştır.
Ama yaşayan bir dostumuzdan Nazım anıları, belki onu diğer açılardan da tanıma fırsatı verecektir. Dr. Galip Uzunca…
Bugün 94 yaşında bir delikanlı… Şair ve Önertürk Sanat Dergisi’nde hâlâ yeni şiirleri yayınlanmakta.
Kuşkusuz pek çok kişi Bursa’da yıllar süren araştırmalarla Nazım’ı araştırdı, tanıdıklarını, buldu.
Birer edebiyat belgeseli tadında pek çok kitap ve program yapıldı. Dr. Galip Uzunca’nın anlatımları ise onun daha çok insani yönünü ve dönemin bürokrasisinde bıraktığı izlenimi ortaya koyması açısından belki bir önem taşıyabilir.
* * *
Dönemin iktidarı (CHP) düşünceleri ve şiirleri nedeniyle hapse atılan Nazım’ın Demokrat Parti döneminde hapisten çıkartıldığını ama onun vatandaşlıktan çıkartıldığı dönemin de yine Demokrat Parti döneminde olduğunu bilmemiz gerek.
Dünya görüşü bir yana bugün bile şiirleriyle hâlâ önemli bir yer tutan, hemen her görüşten kişinin ondan dizeler okuduğu Nazım, bir sembol olarak ağırlığını korumakta. Osmanlı’nın son dönemlerinden başlayarak Cumhuriyet döneminde de sürgün yeri olan Bursa’ya bilindiği üzere Aziz Nesin dahil pek çok sayıda yazar, şair, aydın gönderilmişti. Agah Efendi, Süleyman Nazif, Ahmet Paşa, Orhan Kemal gibi…
* * *
Yıl 1942…
Sonradan tıp okuyan ve doktor olan Galip Uzunca bir lise öğrencisidir ve Çekirge’deki Servinaz Otel’de okuldan arda kalan zamanlarda kâtiplik yapmaktadır.
Bir gün, bir arabayla 3 çocuk, 17-18 yaşlarında bir kız ve Nazım’ın eşi Piraye Hanım otele gelir. Galip Uzunca otele giriş işlemlerini yapar ve odaların anahtarlarını verir.
Çocuklar ve kız yukarı çıkar ama Piraye bekler… Galip Uzunca,“Sizinanahtarınızı da verdim, siz de çıkabilirsiniz” der. Piraye; Bekle biraz, der.
Kısa bir süre sonra yine bir araba gelir.
Önce bir jandarma iner araçtan, silahsızdır.
Sonra Galip Uzunca’nın tanımıyla, “kıvırcık saçlı, mavi gözlü, uzun boylu bir erkek güzeli” iner arabadan. Nazım resepsiyona doğru ilerler ve Galip Uzunca’ya; “Ben Nazım Hikmet” der.
Piraye Hanım’ı alır ve odaya yönelirler.
Uzunca arkalarından “evlilik cüzdanı” diye bağırır. Piraye Hanım döner, cüzdanı verir ve çıkarlar odaya.
* * * Nazım şimdi yerinde Adliye Sarayı olan eski Bursa Cezaevi’nde yatarken rahatsızlığı nedeniyle 15 gün rapor almıştır.
Her sabah 9’da gelip, akşam 17’de ayrılır bu Servinaz Otel’den.
Geceleri Bursa Cezaevi’nde geçmektedir. Galip Uzunca bir lise öğrencisi olarak bu 15 gün içinde birçok kez görüşür ve konuşurlar, tartışırlar Nazım ile… Uzunca; tartışmaları hemen tamamında onun kazandığını söylüyor.
Bir gün sorar Nazım, Uzunca’ya; “Ne okumak istiyorsun liseden sonra?” Uzunca, askeri hekim olmak istediğini söyler. Nazım, “Olmaz öyle, ya kurmay bir asker ol yahut da sivil bir doktor ol” der.
Bunu hiç unutmadığını söylüyor Uzunca ve sivil bir doktor olarak yaşamını şekillendirmiş sonra.
* * * Nazım’ın Servinaz Otel’e bu geliş gidişlerinde yine bir gün, iki polis gelir otele.
Resepsiyonda görevli Galip Uzunca’yı otelin yanı başındaki çay ocağına götürürler ve kapıyı kapatırlar;
“Oğlum, sakın bu adamla fazla samimi olma. Fotoğraf falan sakın çektireyim deme. Daha yakında bir harp okulu öğrencisi onunla birkaç fotoğraf çektirdi o şimdi hapiste” derler.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Orhan Kaplan
Şair, Dr. Galip Uzunca’nın Nazım anıları…
Hapishane yıllarının önemli bir dönemini Bursa’da geçiren Nazım, Memleketimden İnsan Manzaraları’nda ve pek çok şiirinde bu yıllardan söz eder.
Yaşamının 11 yılını geçirdiği Bursa’da Nazım ile ilgili kuşkusuz birçok anı vardır, belgesel yapılmıştır.
Ama yaşayan bir dostumuzdan Nazım anıları, belki onu diğer açılardan da tanıma fırsatı verecektir.
Dr. Galip Uzunca…
Bugün 94 yaşında bir delikanlı…
Şair ve Önertürk Sanat Dergisi’nde hâlâ yeni şiirleri yayınlanmakta.
Kuşkusuz pek çok kişi Bursa’da yıllar süren araştırmalarla Nazım’ı araştırdı, tanıdıklarını, buldu.
Birer edebiyat belgeseli tadında pek çok kitap ve program yapıldı.
Dr. Galip Uzunca’nın anlatımları ise onun daha çok insani yönünü ve dönemin bürokrasisinde bıraktığı izlenimi ortaya koyması açısından belki bir önem taşıyabilir.
* * *
Dönemin iktidarı (CHP) düşünceleri ve şiirleri nedeniyle hapse atılan Nazım’ın Demokrat Parti döneminde hapisten çıkartıldığını ama onun vatandaşlıktan çıkartıldığı dönemin de yine Demokrat Parti döneminde olduğunu bilmemiz gerek.
Dünya görüşü bir yana bugün bile şiirleriyle hâlâ önemli bir yer tutan, hemen her görüşten kişinin ondan dizeler okuduğu Nazım, bir sembol olarak ağırlığını korumakta.
Osmanlı’nın son dönemlerinden başlayarak Cumhuriyet döneminde de sürgün yeri olan Bursa’ya bilindiği üzere Aziz Nesin dahil pek çok sayıda yazar, şair, aydın gönderilmişti.
Agah Efendi, Süleyman Nazif, Ahmet Paşa, Orhan Kemal gibi…
* * *
Yıl 1942…
Sonradan tıp okuyan ve doktor olan Galip Uzunca bir lise öğrencisidir ve Çekirge’deki Servinaz Otel’de okuldan arda kalan zamanlarda kâtiplik yapmaktadır.
Bir gün, bir arabayla 3 çocuk, 17-18 yaşlarında bir kız ve Nazım’ın eşi Piraye Hanım otele gelir.
Galip Uzunca otele giriş işlemlerini yapar ve odaların anahtarlarını verir.
Çocuklar ve kız yukarı çıkar ama Piraye bekler…
Galip Uzunca, “Sizin anahtarınızı da verdim, siz de çıkabilirsiniz” der.
Piraye;
Bekle biraz, der.
Kısa bir süre sonra yine bir araba gelir.
Önce bir jandarma iner araçtan, silahsızdır.
Sonra Galip Uzunca’nın tanımıyla, “kıvırcık saçlı, mavi gözlü, uzun boylu bir erkek güzeli” iner arabadan.
Nazım resepsiyona doğru ilerler ve Galip Uzunca’ya; “Ben Nazım Hikmet” der.
Piraye Hanım’ı alır ve odaya yönelirler.
Uzunca arkalarından “evlilik cüzdanı” diye bağırır.
Piraye Hanım döner, cüzdanı verir ve çıkarlar odaya.
* * *
Nazım şimdi yerinde Adliye Sarayı olan eski Bursa Cezaevi’nde yatarken rahatsızlığı nedeniyle 15 gün rapor almıştır.
Her sabah 9’da gelip, akşam 17’de ayrılır bu Servinaz Otel’den.
Geceleri Bursa Cezaevi’nde geçmektedir.
Galip Uzunca bir lise öğrencisi olarak bu 15 gün içinde birçok kez görüşür ve konuşurlar, tartışırlar Nazım ile…
Uzunca; tartışmaları hemen tamamında onun kazandığını söylüyor.
Bir gün sorar Nazım, Uzunca’ya;
“Ne okumak istiyorsun liseden sonra?”
Uzunca, askeri hekim olmak istediğini söyler.
Nazım, “Olmaz öyle, ya kurmay bir asker ol yahut da sivil bir doktor ol” der.
Bunu hiç unutmadığını söylüyor Uzunca ve sivil bir doktor olarak yaşamını şekillendirmiş sonra.
* * *
Nazım’ın Servinaz Otel’e bu geliş gidişlerinde yine bir gün, iki polis gelir otele.
Resepsiyonda görevli Galip Uzunca’yı otelin yanı başındaki çay ocağına götürürler ve kapıyı kapatırlar;
“Oğlum, sakın bu adamla fazla samimi olma. Fotoğraf falan sakın çektireyim deme. Daha yakında bir harp okulu öğrencisi onunla birkaç fotoğraf çektirdi o şimdi hapiste” derler.