Suriye’de geçtiğimiz hafta içinde İdlib kentinde Esed güçleri tarafından gerçekleştirilen kimyasal saldırı sonucu yüzden fazla çoluk-çocuk insanın ölümünün ardından ABD gerçekleştirdiği füze saldırısı ile karşılık verdi. Akdeniz’de, Kıbrıs adasının güneyinde iki gemiden Tomahawk füzeleriyle Esed’in kimyasal deposu vuruldu.
ABD'nin Suriye hava üssünü vurmasının ardından tüm dünyada gözler Rusya'ya çevrildi.
İlk açıklama Esed’den önce Rusya’dan geldi, kimyasal saldırının Esed tarafından yapılmadığını belirtti ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni acilen toplantıya çağırdı. Rusya'nın sahada yanıt vermek yerine diplomatik olarak operasyonun meşruiyetini tartışmaya açmaya meyilli olduğu görüldü.
* * * Türkiye ABD’nin bu karşılığına destek verdi ancak yeterli bulmadığını ve sonuç alıcı olarak sürmesi gerektiğini vurguladı. AB, Birleşmiş Milletler, Suudi ArabistanEsed’in kimyasal saldırısını kınadı, ABD’nin verdiği karşılığı destekledi. Amerika’nın Esed’in kimyasal saldırısına karşılık füze ile vurmasına salt İran ve Rusya karşı çıktı!
* * *
Yukarıdaki bütün gelişmeleri basından izledik hafta boyu…
Çeşitli yorumlar, değerlendirmeler yapıldı, yapılıyor.
Çoluk-çocuğun vahşice katledilmesini Esed’in yapmış olamayacağına yönelik değerlendirmeler de vardı bunların içinde az da olsa.
Sanki Esed yıllardır bu tür açık, kanıtlanmış katliamlar işlememiş gibi!
Sanki Esed, son 5-6 yılda insanlarından yarısının ülkeyi terk etmesine neden olmamış gibi!..
Ve yine sanki yüz binlercesini öldürmemiş gibi!.. Suriye - Amerikan Tıp Derneği’nin 14 Mart 2016 tarihinde yayınladığı bir raporda geçen beş yıl içinde Suriye rejim güçlerinin 161 kimyasal bombalı saldırı düzenlediği, bu saldırılarda 1500 kişinin yaşamını yitirdiği 14 bin 500 kişinin ise yaralandığı dile getirildiği biliniyor.
* * *
Tamam, ABD’nin derdi Suriye’deki insanların durumu olmayabilir!.
Tıpkı Rusya’nın olmadığı gibi!..
Ama Çoluk-çocuk yüzlerce insanın vahşice katledilmesi karşısında sessiz kalması mı gerekirdi ABD’nin, dünyanın? Suriye’deki katil Baas rejimi ve onun arkasında duran işgal güçleri gerek kimyasal silahlarla ve gerekse bunların dışındaki muhtelif “yasak” silahlarla sivillere yönelik pek çok katliam gerçekleştirdiler Suriye’de bu güne dek.
Onların bu katliamları hakkında muhtelif raporlar yayınlandı.
O raporlarda yazılanları burada özetlemek bile zor…
Ama birkaç noktan altını çizmek gerekiyor…
Bir kere Suriye’de katil Baas rejiminin kimyasal silah üretmek için tesislerinin varlığı sır değil ve bunlarla şimdiye kadar gerçekleştirdiği birçok katliam olduğu da…
Kimyasal saldırıyı Esed’in yapmadığını söyleyenlerin bilmesi gereken bir nokta var, o da şu; Suriye’de savaşan taraflar arasında kimyasal silah üretme ve nakletme olanağına sahip olan tek taraf rejim tarafıdır.
Yani Esed’dir…
Dolayısıyla geçtiğimiz Salı sabahı Han Şeyhun kasabasında gerçekleştirilen korkunç katliamla ilgili olarak rejim adına ortaya atılan savlar yani patlayan kimyasal bombaların muhaliflerin elindeki bombalar olduğu savları tamamen saçmadır.
* * *
Ve İngiltere’de yayınlanan The Times Gazetesi’nin 13 Temmuz 2013 tarihli sayısında yayınlanan bir haberde Şam’ın kırsalından alınan toprağın İngiltere’deki laboratuarlarda incelendiği ve kimyasal bomba tesirinin belirlendiğinin açıklandığı biliniyor.
Yine Sermin köyünde bir ailenin tamamen imha edilmesinde klor gazının kullanıldığı da BM raporlarında yer aldığı da…
Bunlar salt iki örnek... Suriye’deki sivil toplum kuruluşlarının yaptığı araştırmalar sonucu elde edilen belgelerin ise çok daha fazla olduğu da biliniyor.
Eee, şimdi bütün bunlar ortadayken, salt ABD düşmanlığı adına Perinçek gibi Rusya ve Esed güzellemesi mi yapalım biz de yani!..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Orhan Kaplan
Reis, Esed gidecek dedi, Trump vurdu!..
Akdeniz’de, Kıbrıs adasının güneyinde iki gemiden Tomahawk füzeleriyle Esed’in kimyasal deposu vuruldu.
ABD'nin Suriye hava üssünü vurmasının ardından tüm dünyada gözler Rusya'ya çevrildi.
İlk açıklama Esed’den önce Rusya’dan geldi, kimyasal saldırının Esed tarafından yapılmadığını belirtti ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni acilen toplantıya çağırdı.
Rusya'nın sahada yanıt vermek yerine diplomatik olarak operasyonun meşruiyetini tartışmaya açmaya meyilli olduğu görüldü.
* * *
Türkiye ABD’nin bu karşılığına destek verdi ancak yeterli bulmadığını ve sonuç alıcı olarak sürmesi gerektiğini vurguladı.
AB, Birleşmiş Milletler, Suudi Arabistan Esed’in kimyasal saldırısını kınadı, ABD’nin verdiği karşılığı destekledi.
Amerika’nın Esed’in kimyasal saldırısına karşılık füze ile vurmasına salt İran ve Rusya karşı çıktı!
* * *
Yukarıdaki bütün gelişmeleri basından izledik hafta boyu…
Çeşitli yorumlar, değerlendirmeler yapıldı, yapılıyor.
Çoluk-çocuğun vahşice katledilmesini Esed’in yapmış olamayacağına yönelik değerlendirmeler de vardı bunların içinde az da olsa.
Sanki Esed yıllardır bu tür açık, kanıtlanmış katliamlar işlememiş gibi!
Sanki Esed, son 5-6 yılda insanlarından yarısının ülkeyi terk etmesine neden olmamış gibi!..
Ve yine sanki yüz binlercesini öldürmemiş gibi!..
Suriye - Amerikan Tıp Derneği’nin 14 Mart 2016 tarihinde yayınladığı bir raporda geçen beş yıl içinde Suriye rejim güçlerinin 161 kimyasal bombalı saldırı düzenlediği, bu saldırılarda 1500 kişinin yaşamını yitirdiği 14 bin 500 kişinin ise yaralandığı dile getirildiği biliniyor.
* * *
Tamam, ABD’nin derdi Suriye’deki insanların durumu olmayabilir!.
Tıpkı Rusya’nın olmadığı gibi!..
Ama Çoluk-çocuk yüzlerce insanın vahşice katledilmesi karşısında sessiz kalması mı gerekirdi ABD’nin, dünyanın?
Suriye’deki katil Baas rejimi ve onun arkasında duran işgal güçleri gerek kimyasal silahlarla ve gerekse bunların dışındaki muhtelif “yasak” silahlarla sivillere yönelik pek çok katliam gerçekleştirdiler Suriye’de bu güne dek.
Onların bu katliamları hakkında muhtelif raporlar yayınlandı.
O raporlarda yazılanları burada özetlemek bile zor…
Ama birkaç noktan altını çizmek gerekiyor…
Bir kere Suriye’de katil Baas rejiminin kimyasal silah üretmek için tesislerinin varlığı sır değil ve bunlarla şimdiye kadar gerçekleştirdiği birçok katliam olduğu da…
Kimyasal saldırıyı Esed’in yapmadığını söyleyenlerin bilmesi gereken bir nokta var, o da şu;
Suriye’de savaşan taraflar arasında kimyasal silah üretme ve nakletme olanağına sahip olan tek taraf rejim tarafıdır.
Yani Esed’dir…
Dolayısıyla geçtiğimiz Salı sabahı Han Şeyhun kasabasında gerçekleştirilen korkunç katliamla ilgili olarak rejim adına ortaya atılan savlar yani patlayan kimyasal bombaların muhaliflerin elindeki bombalar olduğu savları tamamen saçmadır.
* * *
Ve İngiltere’de yayınlanan The Times Gazetesi’nin 13 Temmuz 2013 tarihli sayısında yayınlanan bir haberde Şam’ın kırsalından alınan toprağın İngiltere’deki laboratuarlarda incelendiği ve kimyasal bomba tesirinin belirlendiğinin açıklandığı biliniyor.
Yine Sermin köyünde bir ailenin tamamen imha edilmesinde klor gazının kullanıldığı da BM raporlarında yer aldığı da…
Bunlar salt iki örnek...
Suriye’deki sivil toplum kuruluşlarının yaptığı araştırmalar sonucu elde edilen belgelerin ise çok daha fazla olduğu da biliniyor.
Eee, şimdi bütün bunlar ortadayken, salt ABD düşmanlığı adına Perinçek gibi Rusya ve Esed güzellemesi mi yapalım biz de yani!..