Milli Görüş’ün kararlı savunucusu Fatih Erbakan’ın siyasi geleceği…
Yazının Giriş Tarihi: 08.10.2017 21:52
Bir demokrasi ayıbı olan 28 Şubat müdahalesiyle Refah-Yol hükümeti Başbakanlığından ayrılmak zorunda bırakılan Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan,Erbakan Vakfı İnegöl Temsilciliği açılışı için geldiği İnegöl’de katıldığı bir konferansta konuştu önceki gün.
Her yıl Bursa Erbakan Vakfı’nın düzenlediği iftarprogramları ve konferanslar için Bursa’ya gelen Fatih Erbakan’ı izlerim ve fırsat oldukça konferanslarına katılırım.
İyi yetişmiş, akademisyen, Milli Görüş’ü en iyi bir şekilde temsil etmek, geliştirmek ve yaymak amacıyla kurduğu Necmettin Erbakan Vakfı ile de bunu sürdürülebilir ve geliştirilebilir kurumsal bir kimliğe büründürerek başarılı bir süreç izlediğine inanıyorum. Kamalak’lı Saadet Partisi’nde bir süre Genel Başkan Baş Danışmanlığı yaptığı yılları ve sonra da parti ile bağının koptuğu yılları da yakından izledim. Milli Görüş çizgisini içtenlikle savunmasını, bunun geliştirilerek geniş kitlelerce yeniden benimsenmesine yönelik çabalarını önemsiyorum. AK Parti’den 7 Haziran seçimleri öncesi davet alıp, bunun gerçekleşememesine en çok üzülenlerden biri olduğumu da belirteyim.
* * *
Önceki günkü İnegöl Konferansını televizyondan canlı izleme fırsatı buldum.
Baştan sona konuşmasını dinledim. Fatih Erbakan’ı gittikçe kendini donatan ve söylev başarısıyla daha da heyecan yaratan bir siyasetçi kimliğine bürünmekte olduğunu gördüm.
Babası Necmettin Erbakan’ın siyasi çizgisini, Başbakan Yardımcılıkları ve Başbakan olduğu dönemlerdeki ‘Adil düzün’ ve geniş bir ‘İslam Birliği’ oluşturulması için gösterdiği çabalar hafızalarımızda olsa da Fatih Erbakan’ın bunu günümüz gençlerine de aktarmak amacıyla sıkça vurgulamasını ve günümüzden de örnekler vererek eksiklikleri hatırlatmasını önemsiyorum.
* * * 44 yaşında kurduğu ilk parti’den sonra 4 partisi de kapatılan, Milli Görüş Hareketi’nin mimarı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan bu gün henüz 38 yaşlarında.
Yani Babasının ilk parti deneyimi yıllarına daha çok var, eğer bir karşılaştırma yapmak gerekirse.
O nedenle de fazla aceleci görünmüyor olabilir bir parti kurmak yahut aktif siyaset için…
Ama her geçen gün kendisini çok daha donanımlı hale getirdiği açık… AK Parti hükümetlerini ve kadrolarını babasının Milli Görüş çizgisiyle karşılaştırırken verdiği örnekler ve neden adil bir düzen için duyarlı olunamadığı eleştirileri çok doğru ve yerinde. Ak Parti, kuruluşundan bu yana uluslararası kuruluşlardan alınan borçlara karşılık faizlerin hangi seviyelerden şimdi nerelere kadar indirildiğini görsek de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli faizlerin indirilmesine yönelik çabalarını bilsek de demek ki Fatih Erbakan’a bu yetmiyor…
Daha doğrusunun ve sonuç alıcı çabaların yapılabileceğini, yapılması gerektiğinin altını çizmesi önemli…
Hele AK parti dönemlerinde 28 Şubat ile hesaplaşılmasını, okullardaki başörtü yasağının kaldırılmış olmasını, vatandaşların inançlarını bu gün daha özgürce yaşayabilmelerini, makro dengelerin düzeltilmesini önemsediğini belirtirken, adil düzen adına yapılanların yetersizliğini vurgulaması sarsıcı.
Müslümanlığın salt namaz, başörtüsü, oruç, haç’tan ibaret olmadığını ama adil bir düzen kurulması ve işleyişinin bunlarla birlikte önemli olduğunu söylemesi de daha çarpıcı…
Ama babasının Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya ile birlikte kurduğu D-8’lerin Erdoğan zamanında neden D-60’lar olmadığı sorusunu ise hakça ve gerçekçi bulamadım.
Tamam, “Irkçı emperyalizmin insafına terk edilen dünya, İslam dünyasının öncülüğünde kurulacak Yeni Bir Dünyayı bekliyor” güzel bir slogan…
Dünyanın en büyük bütünleşme hareketi olarak Erbakan tarafından kurulan D-8, bugün ateş çemberine dönüşen Ortadoğu’nun, ırkçı emperyalizm tarafından kan revan içinde bırakılmasını önleyecek en büyük insanlık projelerinden biridir…
Tamam…
Ama D-60’ları nasıl ve kiminle gerçekleştireceksiniz bu gün? ABD’ye göbekten bağlı Suudi Arabistan yönetimiyle mi? Mısır’ın darbeci SİSİ ile mi? Suriye’nin kendi halkının katili Esed’le mi?
Kiminle?
Çoğunda halklarının ensesinde boza pişiren diktatörlüklerin egemen olduğu İslam ülkeleri yönetimleri ile İslam Birliği nasıl kurulabilir acaba?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Orhan Kaplan
Milli Görüş’ün kararlı savunucusu Fatih Erbakan’ın siyasi geleceği…
Her yıl Bursa Erbakan Vakfı’nın düzenlediği iftar programları ve konferanslar için Bursa’ya gelen Fatih Erbakan’ı izlerim ve fırsat oldukça konferanslarına katılırım.
İyi yetişmiş, akademisyen, Milli Görüş’ü en iyi bir şekilde temsil etmek, geliştirmek ve yaymak amacıyla kurduğu Necmettin Erbakan Vakfı ile de bunu sürdürülebilir ve geliştirilebilir kurumsal bir kimliğe büründürerek başarılı bir süreç izlediğine inanıyorum.
Kamalak’lı Saadet Partisi’nde bir süre Genel Başkan Baş Danışmanlığı yaptığı yılları ve sonra da parti ile bağının koptuğu yılları da yakından izledim.
Milli Görüş çizgisini içtenlikle savunmasını, bunun geliştirilerek geniş kitlelerce yeniden benimsenmesine yönelik çabalarını önemsiyorum.
AK Parti’den 7 Haziran seçimleri öncesi davet alıp, bunun gerçekleşememesine en çok üzülenlerden biri olduğumu da belirteyim.
* * *
Önceki günkü İnegöl Konferansını televizyondan canlı izleme fırsatı buldum.
Baştan sona konuşmasını dinledim.
Fatih Erbakan’ı gittikçe kendini donatan ve söylev başarısıyla daha da heyecan yaratan bir siyasetçi kimliğine bürünmekte olduğunu gördüm.
Babası Necmettin Erbakan’ın siyasi çizgisini, Başbakan Yardımcılıkları ve Başbakan olduğu dönemlerdeki ‘Adil düzün’ ve geniş bir ‘İslam Birliği’ oluşturulması için gösterdiği çabalar hafızalarımızda olsa da Fatih Erbakan’ın bunu günümüz gençlerine de aktarmak amacıyla sıkça vurgulamasını ve günümüzden de örnekler vererek eksiklikleri hatırlatmasını önemsiyorum.
* * *
44 yaşında kurduğu ilk parti’den sonra 4 partisi de kapatılan, Milli Görüş Hareketi’nin mimarı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan bu gün henüz 38 yaşlarında.
Yani Babasının ilk parti deneyimi yıllarına daha çok var, eğer bir karşılaştırma yapmak gerekirse.
O nedenle de fazla aceleci görünmüyor olabilir bir parti kurmak yahut aktif siyaset için…
Ama her geçen gün kendisini çok daha donanımlı hale getirdiği açık…
AK Parti hükümetlerini ve kadrolarını babasının Milli Görüş çizgisiyle karşılaştırırken verdiği örnekler ve neden adil bir düzen için duyarlı olunamadığı eleştirileri çok doğru ve yerinde.
Ak Parti, kuruluşundan bu yana uluslararası kuruluşlardan alınan borçlara karşılık faizlerin hangi seviyelerden şimdi nerelere kadar indirildiğini görsek de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli faizlerin indirilmesine yönelik çabalarını bilsek de demek ki Fatih Erbakan’a bu yetmiyor…
Daha doğrusunun ve sonuç alıcı çabaların yapılabileceğini, yapılması gerektiğinin altını çizmesi önemli…
Hele AK parti dönemlerinde 28 Şubat ile hesaplaşılmasını, okullardaki başörtü yasağının kaldırılmış olmasını, vatandaşların inançlarını bu gün daha özgürce yaşayabilmelerini, makro dengelerin düzeltilmesini önemsediğini belirtirken, adil düzen adına yapılanların yetersizliğini vurgulaması sarsıcı.
Müslümanlığın salt namaz, başörtüsü, oruç, haç’tan ibaret olmadığını ama adil bir düzen kurulması ve işleyişinin bunlarla birlikte önemli olduğunu söylemesi de daha çarpıcı…
Ama babasının Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya ile birlikte kurduğu D-8’lerin Erdoğan zamanında neden D-60’lar olmadığı sorusunu ise hakça ve gerçekçi bulamadım.
Tamam, “Irkçı emperyalizmin insafına terk edilen dünya, İslam dünyasının öncülüğünde kurulacak Yeni Bir Dünyayı bekliyor” güzel bir slogan…
Dünyanın en büyük bütünleşme hareketi olarak Erbakan tarafından kurulan D-8, bugün ateş çemberine dönüşen Ortadoğu’nun, ırkçı emperyalizm tarafından kan revan içinde bırakılmasını önleyecek en büyük insanlık projelerinden biridir…
Tamam…
Ama D-60’ları nasıl ve kiminle gerçekleştireceksiniz bu gün?
ABD’ye göbekten bağlı Suudi Arabistan yönetimiyle mi?
Mısır’ın darbeci SİSİ ile mi?
Suriye’nin kendi halkının katili Esed’le mi?
Kiminle?
Çoğunda halklarının ensesinde boza pişiren diktatörlüklerin egemen olduğu İslam ülkeleri yönetimleri ile İslam Birliği nasıl kurulabilir acaba?