Maliye Bakanı Ağbal’ın, Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunduğu 2018 yılı bütçe tasarısında göze çarpan önemli konulardan biri lojman satışlarından 5 milyon lira beklenmesi.
Devede kulak yani!
Dağ fare doğurdu!..
Tasarıya göre 2018’de “kamu lojman” satışlarından 5 milyon TL bekleniyor.                                                                                                              Gülünç bir rakam değil midir bu?                                                                        Neredeyse 5-10 daire parası!..                                                                                                                Oysa uzun süredir tartışılan bir konu olan lojman satışlarına ilişkin olarak yakın dönemde Bakan Ağbal, üç bin kamu konutunun satışından 500 milyon TL gelir beklendiğini belirtmişti.                                                O zaman da neden 3 bin konut, 30 bin değil, diye sormuştuk.                                 3 bin lojman 500 milyon ediyorsa, 30 bin lojman 5 milyar yapmaz mı? Bütçe açığı için bu rakamın hiç mi önemi yok?
* * *
Türkiye, bugün dünyanın birçok yerinde ve Avrupa’da görülmeyen bir lojman, sosyal tesis ve resmi binek aracı çokluğuna sahip bir ülke…
250 bin dolayında lojman ve sosyal tesis ile 100 bine yakın resmi araç bulunmakta Türkiye’de.
Hemen aynı nüfusa sahip Almanya’da kamunun elinde kullanılan resmi araç sayısı ise 10 bin dolayında olduğu biliniyor.
Devlete büyük yük olan güvenlik ve sağlık hariç bütün lojman ve sosyal tesislerin satılarak bütçe açığına derman olması neden düşünülmez acaba?
Böyle bir çağda, böyle bir süreçte bu yapı sürdürülebilir ve ahlaki bir durum mudur?
Bu durum devlette haksızlık yaratan bir yapı değil midir?
Bu ülkede üreten, vergi ödeyen kesim benzer bir takım olanaklara sahip değilse ve bürokrasi, devlet yönetenler bu olanaklara sahipse, bunun sürdürülebilir ve ahlaki bir durum olduğunu kim söyleyebilir?
 
* * *
AK Parti ilk iktidar döneminde bu yapının ortadan kaldırılacağını belirterek işe başlamış ve halkta büyük heyecan yaratmıştı.
Örnek bazı uygulamalarda da bulundu.
Ancak bu çok sınırlı kalmış ve kesintiye uğramıştı.
Bugünlere kadar da yeniden ele alınmadı.
Devletin elindeki sosyal tesisler, lojmanlar, konutlar, bina ve taşıtlarla ilgili neden kapsamlı bir döküm çalışması yapılarak bunların devlete yük olmasından kurtulunmaz?
Güvenlik ve sağlık dışında, kent merkezlerinde, çevreleri dikenli tellerle çevrili kamu lojmanlarının, sosyal tesislerinin ne işi vardır?
Bu yapının halk arasında rahatsızlık yarattığı görülemiyor mu?
Devletin memuru neden halkın içinde barındırılmaz?
Neden devlete yük olan bu lojman ve sosyal tesislerde saltanata izin verir?
 
* * *
Kamudaki sosyal tesisler, lojmanlarla ilgili yıllardır satış planları yapılır, açıklanır ama bir türlü yaşama geçirilmez.
Son olarak Maliye Bakanı Ağbal’ın yeni dönemde 3 bin lojman satılacak deyip, bunun bütçe içinde yer almaması gibi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça vurguladığı bu bürokratik oligarşi mi acaba buna takoz olmaktadır?
AK Parti 2019 seçimleri öncesi bu konuya yeniden eğilmeli ve bu garabeti büyük ölçüde ortadan kaldıracağını açıklamalıdır.
Bu büyük bir beklentidir…