ABD Başkanı Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin ardından Türkiye’nin çabalarıyla İstanbul’da toplanan İslam İşbirliği Örgütü Trump’ın kararını tanımadıklarına yönelik bir karar almışlardı.
Konu daha sonra yine Türkiye ve Filistin’in çabalarıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne götürülmüştü.
Konsey’in 15 daimi üyesinin görüştüğü ABD kararı yine 14’de karşı salt ABD’nin vetosuyla reddedilmişti.
Bunun üzerine Filistin ve Türkiye BM Genel Kurulu’na sorunu götürdü ve bilineceği gibi toplantıya katılan 172 ülkenin 128’i Kudüs’ün İsrail’in başkenti olamayacağına yönelik BM tasarısına ‘Evet’ oyu verdi.
ABD, İsrail ile birlikte adı, sanı dahi pek bilinmeyen toplam 9 ülke ise tasarıya ‘Hayır’ dedi.
35 ülke de ‘Çekimser’ oy kullandı…
Böylece Kudüs’ün İsrail’in başkenti kararının ABD tarafından geri çekilmesine yönelik karar çıkmış oldu.
Yani BM, iki devletli çözüm olan 1967 kararlarının geçerliliğini vurgulamış oldu.
Bu, Müslüman ülkeler dâhil ezici çoğunlukla tüm dünya devletlerin Kudüs için Filistin ve Türkiye’nin haklı tutumunun yanında olması demekti…
 
* * *
BM’lerdeki bu oylamanın ardından Türkiye ve Filistin karardan memnuniyetini dile getirirken İsrail, kararı tanımadıklarını açıkladı.
Zorbalıkla dünyaya meydan okuyan ABD ise tehditlerinin işe yaramaması karşısında yalnızlığa itildi.
ABD ve İsrail ile birlikte BM tasarısına ‘Ret’ oyu kullanan 9 devletin çoğunun isimlerinin dahi yeni duyulan, 10 bin, 20 bin nüfusa sahip ada devletleri olması ilginçti.
Öyle ki, Trump’ın para tehdidi salt bu küçük birkaç ada devletini etkilemişti.
Dünya, paranın da satın alamayacağı şeyler olduğunu gösterdi ABD’ye…
 
* * *
 
BM’lerde alınan bu karırın bağlayıcı bir yönünün bulunmamasının bir önemi yok.
Önemli olan dünyada Müslüman devletlerle Hıristiyan devletlerin çoğunlukla vicdanlarıyla hareket etmiş olması.
Bu sonuç bundan böyle Filistin-İsrail sorununun iki devletli bir çözümle sonuçlanması iradesinin ortaya konmuş olması açısından önemli ve hem de dünyada yeni bir düzenin oluşturulmasına doğru gidilecek yeni bir yolun başlangıcı olması açısından önemli.  
Tasarıya AB ülkelerinin bir iki istisna dışında hemen tamamının ‘Evet’ oyu vererek Türkiye’nin haklı tutumundan yana oy kullanmış olması Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği açısından da iyi bir gelişme.
 
* * *
 
BM’lerde ki bu karar hiç kuşku yok ki Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı tutum ve çabalarının bir sonucu çıktı.
Oylamadan birkaç saat önce Erdoğan’ın dünya ülkelerine seslenip, ABD tehditlerine karşı boyun eğilmemesi dileklerini içeren açıklaması önemliydi.
BM’lerin bu kararını Trump’ın son 6 ay içinde ikinci yenilgisi olarak görmek gerekir.
Birincisi K. Irak referandum’unun iptaliydi.
BM’lerde alınan en son karar ABD için büyük bir hayal kırıklığı ve hezimet olurken, Filistin ve Türkiye açısından zafer olmuştur.
BM oylaması sonucu AB ve Müslüman ülkelerdeki yankılar Türkiye’nin çabaların ne denli sonuç verdiğine yönelik oldu.
Güçlü olmanın haklı olmayacağını dünyanın vicdanı da gördü.
Çoğu Müslüman ülke yönetimlerinin anti-demokrat, diktacı olmalarına karşın halklarının baskısıyla da olsa böyle bir kararda buluşmaları önemlidir, anlamlıdır.
Bu kararın bundan sonra daha adil bir dünya düzeni kurulması açısından bir ilk adım olduğunu görmek fazla iyimserlik olmaz.
Ancak bütün bu iyi gelişmelere karşın, ABD yine ekonomik ve askeri yapısıyla büyük bir ülke ve başında da Trump gibi bir adam var!
Yapabilecekleri sınırlı da olsa her türlü deliliği yapabileceği konusunda da çok insan hemfikir!..