Geçtiğimiz bütün hafta boyunca başta Müslüman ülkeler olmak üzere tüm dünya İsrail yönetiminin savunmasız Filistin halkına karşı yürüttüğü insanlık dışı zulmü, katliamları konuştu. İstanbul’da Türkiye’nin daveti üzerine olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Örgütü’nün tarihinde ilk kez aldığı radikal kararların ardından İsrail devletinin elinde taştan başka bir şeyi olmayan Filistinli protestoculara gerçek mermilerle saldırması Müslüman ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada çok büyük bir tepkiyle karşılandı.
Henüz çocuk yaştaki gençlerin İsrail askerleri tarafından büyük bir soğukkanlılıkla dövülmeleri, zulme uğramaları tüm dünyada protestolarla karşılık buldu ama yapılan tüm konuşmalar, tartışmalar, yazılan yazılar, protestolar İsrail'in şiddetini durduramıyor.
15-16 yaşlarındaki Cüneyti’nin 20’den fazla silahlı İsrail askerleri arasındaki işkence görmüş hali bir sembol oldu bütün İslam dünyasında.
Ama anlaşılıyor ki, İsrail bundan utanmıyor!..
Bu görüntünün batı dünyasında bile vicdanları harekete geçirmesi önemli bir gelişmedir. Fransa’nın İsrail elçiliğini Telaviv’den Kudüs’e taşımayacaklarını açıklaması ABD ve İsrail’in yalnız kaldığının göstergelerinden biri olsa gerektir. İsrail’in güçten anladığını biliyoruz.
Müslüman dünyası birlik olmak ve güç birliği yapmak durumundadır. Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği ve duyarlılığı ile ABD ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı İslam dünyası tüm dünya ile birlikte karşı koyabilir.
* * *
Bugün Filistin'de yaşayan çocuklar ve gençler işgal altında doğmuş, işgal altında büyümüş, işgal altında eğitilmiş gençler.
Hiçbiri barışı, huzuru, güvenliği tatmamış bu güne dek.
Hemen her aileden, İsrail silahlarına hedef olmuş çocuklar, kadınlar, yaşlılar bulunmakta.
Gençler, yıllardır süregelen insanlık dışı bir savaşın, vahşi bir zulmün mağdurları.
Ve eğer, İsrail çok ciddi bir politika değişikliği yaparak temel ideolojik saplantılarından vazgeçmeyip işgal ettiği topraklardan çekilmezse bu vahşetin ve zulmün süreceği görünüyor.
Konu salt terör değil, insanlıktır...
Konu bir devlet terörüdür.
Buna seyirci kalmak, bir insanlık dramıdır.
Dileğimiz, dualarımız akan kanın, zulmün durması ve Ortadoğu'ya barış gelmesi.
* * *
Hiç kuşku yok ki Müslümanlar olarak ‘İsraillilerin masum insanları vurmasına da, bazı radikal Filistinlilerin teröre başvurarak masum İsraillileri bombalamasına da karşıyız’ diyerek oynanan oyuna, zulme destek olamayız!
Filistinliler işgal altındaki topraklarını savunmakta.
Filistinliler kutsal mekânlara rahatça girip-çıkıp özgürce ibadetlerini yapmak istemekte.
Onlara bu hakkı bile vermeyen, kundaktaki bebeleri bile hapse atan İsrail vahşeti karşısında Filistinliler başka ne yapabilirler ki?
Açıkça görülüyor ki, bu çatışmaların sona ermesinin ve Ortadoğu'ya gerçek bir barış gelmesinin en önemli koşulu, İsrail’in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesiyle olası. İsrail ağabeysi ABD’ye güvenerek böyle bir geri çekilme yanlısı görünmüyor.
Dahası daha da sertleşiyor…
Peki, ne yapılabilir bu durumda?
Müslüman dünyası ne yapabilir, nasıl bir destek verebilir?
İşte İslam dünyasının birinci gündemi bu olmalıdır.
* * * İstanbul’da geçtiğimiz hafta gerçekleşen İslam İşbirliği Örgütü toplantısında Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üstün çabalarıyla bir araya gelen Müslüman dünyası soruna somut çözümler getirmek ve bu konudaki kararlılıklarını sürdürmek, daha da ileri adımlar atmak zorundadır.
Her ne kadar çoğu Müslüman ülkede ABD, İngiltere ve AB’ye göbekten bağlı diktacı yönetimler bulunsa da halkların talepleri ve baskısı geri dönüşe fırsat tanımayacak boyuttadır.
Siyonizm’e karşı çıkmak ve adaleti ayakta tutmak Müslümanların birinci görevi olmalıdır.
Bu kapsamda, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi İsrail zulmüne ve Trump’ın kararına karşı ülkemizde de protestolar yapılmakta.
Dün Erbakan Vakfı’nın çeşitli sendikaların desteği ile gerçekleştirdiği ‘Seninleyiz Kudüs’ Mitingi ve benzerleri gelecek süreçte de sürecektir.
Bunun dalga-dalga yayılarak duyarlılığın daha ileri boyutlara taşınacağı açıktır.
Evet, İsrail ordusu dünyanın en gelişmiş, teknolojik altyapısı çok güçlü ve en etkin ordularından biridir.
Özellikle hava gücü İsrail ordusuna, Filistin topraklarını hiç kayıp vermeden bombalama ayrıcalığı sağlamaktadır.
Ancak Kudüs Müslümanlar için olduğu kadar Hıristiyanlar ve Yahudiler için de çok büyük bir önem taşımaktadır. Türkiye’nin öncülüğünde geliştirilecek çaba ve duyarlılık tüm dünyanın vicdanını harekete geçirmeye yetecektir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Orhan Kaplan
İsrail çocuklara bile zulmediyor!..
İstanbul’da Türkiye’nin daveti üzerine olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Örgütü’nün tarihinde ilk kez aldığı radikal kararların ardından İsrail devletinin elinde taştan başka bir şeyi olmayan Filistinli protestoculara gerçek mermilerle saldırması Müslüman ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada çok büyük bir tepkiyle karşılandı.
Henüz çocuk yaştaki gençlerin İsrail askerleri tarafından büyük bir soğukkanlılıkla dövülmeleri, zulme uğramaları tüm dünyada protestolarla karşılık buldu ama yapılan tüm konuşmalar, tartışmalar, yazılan yazılar, protestolar İsrail'in şiddetini durduramıyor.
15-16 yaşlarındaki Cüneyti’nin 20’den fazla silahlı İsrail askerleri arasındaki işkence görmüş hali bir sembol oldu bütün İslam dünyasında.
Ama anlaşılıyor ki, İsrail bundan utanmıyor!..
Bu görüntünün batı dünyasında bile vicdanları harekete geçirmesi önemli bir gelişmedir.
Fransa’nın İsrail elçiliğini Telaviv’den Kudüs’e taşımayacaklarını açıklaması ABD ve İsrail’in yalnız kaldığının göstergelerinden biri olsa gerektir.
İsrail’in güçten anladığını biliyoruz.
Müslüman dünyası birlik olmak ve güç birliği yapmak durumundadır.
Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği ve duyarlılığı ile ABD ve İsrail’in saldırgan politikalarına karşı İslam dünyası tüm dünya ile birlikte karşı koyabilir.
* * *
Bugün Filistin'de yaşayan çocuklar ve gençler işgal altında doğmuş, işgal altında büyümüş, işgal altında eğitilmiş gençler.
Hiçbiri barışı, huzuru, güvenliği tatmamış bu güne dek.
Hemen her aileden, İsrail silahlarına hedef olmuş çocuklar, kadınlar, yaşlılar bulunmakta.
Gençler, yıllardır süregelen insanlık dışı bir savaşın, vahşi bir zulmün mağdurları.
Ve eğer, İsrail çok ciddi bir politika değişikliği yaparak temel ideolojik saplantılarından vazgeçmeyip işgal ettiği topraklardan çekilmezse bu vahşetin ve zulmün süreceği görünüyor.
Konu salt terör değil, insanlıktır...
Konu bir devlet terörüdür.
Buna seyirci kalmak, bir insanlık dramıdır.
Dileğimiz, dualarımız akan kanın, zulmün durması ve Ortadoğu'ya barış gelmesi.
* * *
Hiç kuşku yok ki Müslümanlar olarak ‘İsraillilerin masum insanları vurmasına da, bazı radikal Filistinlilerin teröre başvurarak masum İsraillileri bombalamasına da karşıyız’ diyerek oynanan oyuna, zulme destek olamayız!
Filistinliler işgal altındaki topraklarını savunmakta.
Filistinliler kutsal mekânlara rahatça girip-çıkıp özgürce ibadetlerini yapmak istemekte.
Onlara bu hakkı bile vermeyen, kundaktaki bebeleri bile hapse atan İsrail vahşeti karşısında Filistinliler başka ne yapabilirler ki?
Açıkça görülüyor ki, bu çatışmaların sona ermesinin ve Ortadoğu'ya gerçek bir barış gelmesinin en önemli koşulu, İsrail’in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesiyle olası.
İsrail ağabeysi ABD’ye güvenerek böyle bir geri çekilme yanlısı görünmüyor.
Dahası daha da sertleşiyor…
Peki, ne yapılabilir bu durumda?
Müslüman dünyası ne yapabilir, nasıl bir destek verebilir?
İşte İslam dünyasının birinci gündemi bu olmalıdır.
* * *
İstanbul’da geçtiğimiz hafta gerçekleşen İslam İşbirliği Örgütü toplantısında Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üstün çabalarıyla bir araya gelen Müslüman dünyası soruna somut çözümler getirmek ve bu konudaki kararlılıklarını sürdürmek, daha da ileri adımlar atmak zorundadır.
Her ne kadar çoğu Müslüman ülkede ABD, İngiltere ve AB’ye göbekten bağlı diktacı yönetimler bulunsa da halkların talepleri ve baskısı geri dönüşe fırsat tanımayacak boyuttadır.
Siyonizm’e karşı çıkmak ve adaleti ayakta tutmak Müslümanların birinci görevi olmalıdır.
Bu kapsamda, dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi İsrail zulmüne ve Trump’ın kararına karşı ülkemizde de protestolar yapılmakta.
Dün Erbakan Vakfı’nın çeşitli sendikaların desteği ile gerçekleştirdiği ‘Seninleyiz Kudüs’ Mitingi ve benzerleri gelecek süreçte de sürecektir.
Bunun dalga-dalga yayılarak duyarlılığın daha ileri boyutlara taşınacağı açıktır.
Evet, İsrail ordusu dünyanın en gelişmiş, teknolojik altyapısı çok güçlü ve en etkin ordularından biridir.
Özellikle hava gücü İsrail ordusuna, Filistin topraklarını hiç kayıp vermeden bombalama ayrıcalığı sağlamaktadır.
Ancak Kudüs Müslümanlar için olduğu kadar Hıristiyanlar ve Yahudiler için de çok büyük bir önem taşımaktadır.
Türkiye’nin öncülüğünde geliştirilecek çaba ve duyarlılık tüm dünyanın vicdanını harekete geçirmeye yetecektir.