Kentleşme, endüstrileşme ve teknolojik gelişmeler giderek daha gürültülü yaşam biçimlerini zorunlu kılmakta.
Bir o kadar da görüntü kirliliği…
Aslında bunların her ikisi de önemli çevre sorunları kapsamında değerlendirilir.
Kişiyi bedensel ve ruhsal olarak olumsuz etkileyen, İnsanların işitme sağlığını ve algılamasını bozan, iş performansını azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yok ederek niteliğini değiştiren önemli bir Çevre Kirliliği türü gürültü…
Görüntü kirliliği de bir o kadar insan sağlığını olumsuz etkileyen bir etmen.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre; meslek hastalıklarının %10’u, gürültü sonucu meydana gelen işitme kaybı olarak belirlenmiş.
Hiç de azımsanacak bir oran değil bu yani…
Geçici veya sürekli işitme bozuklukları, kan basıncının artması, dolaşım bozuklukları, solunumda hızlanma, kalp atışlarında yavaşlama, ani refleks, davranış bozuklukları, aşırı sinirlilik, stres, İş veriminin düşmesi, yoğunlaşma bozukluğu, hareketlerin yavaşlaması gibi sorunların bir nedeninin, tetikleyeninin, gürültüden kaynaklı olabileceğini düşünmek can sıkıcı olsa gerek çoğumuz için.
 
* * *
 
Geçtiğimiz hafta Artvin ve ilçelerini kapsayan bir haftalık gezimizde Şavşat ilçesini gezerken dikkatimizi de çekmişti sessizliği, sakinliği…
Ve o ilçenin Cittaslow 2015 Genel Kurulu'nda aldığı belge ile "sakin şehir" unvanını kazandığını da öğrenmiştik o vesileyle.
Türkiye'de Seferihisar, Perşembe, Yalvaç, Taraklı, Gökçeada, Vize, Akyaka, Yenipazar, Halfeti'den sonra Şavşat'ın "sakin şehir" unvanı alan 10'uncu ilçe olduğunu söylemişti Belediye Başkanı Ahmet Sinan Öztürk…
Bu bilgi ile ilçeyi yeniden gezince gerçekten bu unvanı layıkıyla hak ettiğine tanık olmuştuk.
 
* * *
Bursa kuşkusuz bir sanayi Anakenti…
Şavşat ile karşılaştırmak biraz doğru görünmeyebilir.
Ancak Bursa’yı Avrupa ve Balkanlardaki benzerleriyle karşılaştırdığımızda Bursa adına önemli bir fark ortaya çıkmaktadır hemen.
Bursa, gerçekten gürültü kirliliği açısından geçmiş yıllara göre önemli bir iyileşme içine girmiş olsa da hala bu sorunu ileri boyutlarıyla yaşamakta denebilir.
Hiç kuşku yok ki bu bir kültür ve eğitim sorunu da aynı zamanda.
Hatta bunu İnsan hakları kavramı içinde de değerlendirmek olası.
 
* * *
Bu soruna karşı kentlerimizde Hava alanlarının, endüstri ve sanayi bölgelerinin yerleşim bölgelerinden uzak yerlerde kurulması, Motorlu taşıtların gereksiz korna çalmalarının önlenmesi, Kamuoyuna açık olan yerler ile yerleşim alanlarında elektronik olarak sesi yükseltilen her türlü ses düzeninin çevreyi rahatsız edecek seviyede olmasının önlenmesi gerekmekte.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu kapsamda, binalarda gürültü kirliliğine karşı yeni önlemler getirmek için çalışma başlatmış bulunuyor.
Resmi Gazete'de yayımlanan ve bir yıl sonra yürürlüğe girecek yönetmeliğine göre, artık binalarda konuşma gibi doğrudan bitişik odalara iletilen sesin, bu mekânlarda yaşayanları olumsuz etkilememesi için ek önlemler alınacak.
Mekânları ayıran duvarlar, ses geçişini en aza indirecek şekilde yapılacak.
İnsanların maruz kaldığı komşuluk gürültülerinin, ısıtma, iklimlendirme, sıhhi tesisat sistemleri, asansör, merdiven, çöp bacası gibi mekanik sistemlerin gürültüleriyle cihazlardan yayılan mekanik titreşimlerin kontrol altına alınmasına yönelik önlemlere ilişkin temel kuralları kapsayan yönetmelik ile  binalardaki tesisat, duvar, döşeme, pencere gibi alanlardaki tüm malzemelerde “ses yalıtım” özelliğinin dikkate alınması gerekecek.
Bu ve benzeri yönetmeliklerin yanı sıra hiç kuşkusuz aile içi ve okulda verilen eğitimler ile bu konudaki duyarlılığın daha da arttırılması gerekiyor.
Görüntü kirliliği sorunlarını bir başka yazıda paylaşmak dileği ile…