Birlemiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu'na göre dünyada yaşayan her 100 kişiden 12'i yani yaklaşık 1 Milyara yakın insan yetersiz beslenme ile karşı karşıya ve bunun büyük bir kesimi de açlık çekmekte.
Yani dünyada her gece yaklaşık bir milyar kişinin aç uyuduğuna dikkat çekiliyor.
Bu insanların yüzde 98'i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
Bir başka deyişle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan her 8 kişiden 1'i yaşamını sürdürmek için gerekli asgari gıdaya bile ulaşamıyor.
En büyük açlık da Afrika kıtasında…
Her ne kadar 1990 yılından itibaren Afrika'da yaşayan insanların açlık oranı azalmış olsa da sayı 200 milyonun altına inmemekte…
Ve varsıl ülkelerin bu umurunda bile değil!..
* * * Gelişmemiş ve gelişmekte olan bu yoksul ülkelerde en büyük sorunun eğitim eksiği ve ayrımcılık olduğu belirtiliyor.
Tabii ki bir de adil dağıtım!..
Oysa İnsanlık her yıl dünya nüfusunun tamamını besleyecek kadar gıda üretiyor ancak ne yazık ki üretilen bu ürünlerin üçte biri yani 1,3milyar ton gıdafinansal, teknik sınırlar ve gıda önlemlerinin alınmaması nedeniyle yok oluyor.
Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nde israf edilen gıda miktarı 222 milyon ton olduğu biliniyor.
Bu da yaklaşık olarak Afrika’nın büyük bir bölümünde üretilen bütün gıdaya eşit… BM Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre Sahraaltı Afrika'da yaşayan 220 milyon insan küresel iklim değişikliğinin de etkisiyle açlık çekmekte. Bölgede bulunan çatışmalar ve savaşlar da bölgede yaşayan insanların istikrarlı bir şekilde gıdaya erişim sağlamalarını engelliyor.
Ve yine BM raporuna göre, her yıl dünyada açlık nedeniyle ölen insan sayısı tüberküloz, AİDS ve sıtma nedeniyle ölen insanların toplamından daha fazla.
İnsanlık her ne kadar bu hastalıklar da mücadele etmek zorundaysa da, açlıkla da etkin bir şekilde mücadele etmek zorunda değil mi?
* * *
Nüfus artışı, kaynakların azalması ve iklim değişikliği dünyanın gıda stoklarının azalmasına neden olduğu söyleniyor.
Dünya nüfusunun yarısıkentlerde ve kentlerin çevresinde yaşıyor. Uzmanlar kentsel tarımı yaygınlaştırma yolları arıyor.
Bu sayede aç insanlara yiyecek sağlanması için çalışıldığı belirtiliyor.
Birçok gelişmekte olan ülkede çiftçiler ürünlerinin yüzde yaklaşık 40’ını haşereler ve diğer sorunlar yüzünden yitiriyor.
Bu durum fiyatları ve açlığı arttırıyor kuşkusuz.
Tarımda haşerelerle mücadele yapılmakta bilindiği üzere…
Yani insanın gıdaya erişimine zarar veren canlılarla da mücadele ediliyor.
Peki, Bunca açlığın çekildiği Afrika kıtasında eti yenen ve insanlara yararlı olan birçok büyükbaş ve küçükbaş hayvanları yiyerek tüketen Aslan-Kaplan-Çıta-Timsah v.b gibi yırtıcı yaban hayvanlarının sayısının azaltılması ve hatta yok edilmesi bir çare olamaz mı?
İnsana hiçbir biçimde yararı olmayan bu hayvanların diledikleri gibi insanlara yararlı hayvanları yok etmesi önlenemez mi?
Bu konuda İslam dininin yaklaşımı nedir acaba?
Ve bildiğimiz kadarıyla İslam dininin insanlara zarar veren haşerelerin ve diğer zararlı hayvanların öldürülmesi caiz olduğuna göre, belgesellerde izlediğimiz o Aslan-Kaplan, Çıta, Leopar, Timsah gibi hayvanların insanların açlık çektiği bir dünyada, bir bölgede o Bufaloları yiyerek açlıklarını gidermeleri sağlanamaz mı?
İnsanlar yerine o Bufaloları illaki Aslan-Kaplan-Timsahlar yiyecek diye bir kural mı vardır?
Bu Bufaloların, Geyiklerin, Ceylanların, Zürafa, Zebra ve Devekuşu gibi hayvanların o bölgelerde daha rahat üremeleri ve beslenmelerine yönelik adımlar atılamaz mı?
Bunun önünde ne gibi bir engel vardır, gerçekten merak ediyor insan! Hayvan sevgisini anladık da, insan sevgisi ne olacak Peki?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Orhan Kaplan
Dünyada neden hala açlık sorunu var?
Yani dünyada her gece yaklaşık bir milyar kişinin aç uyuduğuna dikkat çekiliyor.
Bu insanların yüzde 98'i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
Bir başka deyişle gelişmekte olan ülkelerde yaşayan her 8 kişiden 1'i yaşamını sürdürmek için gerekli asgari gıdaya bile ulaşamıyor.
En büyük açlık da Afrika kıtasında…
Her ne kadar 1990 yılından itibaren Afrika'da yaşayan insanların açlık oranı azalmış olsa da sayı 200 milyonun altına inmemekte…
Ve varsıl ülkelerin bu umurunda bile değil!..
* * *
Gelişmemiş ve gelişmekte olan bu yoksul ülkelerde en büyük sorunun eğitim eksiği ve ayrımcılık olduğu belirtiliyor.
Tabii ki bir de adil dağıtım!..
Oysa İnsanlık her yıl dünya nüfusunun tamamını besleyecek kadar gıda üretiyor ancak ne yazık ki üretilen bu ürünlerin üçte biri yani 1,3 milyar ton gıda finansal, teknik sınırlar ve gıda önlemlerinin alınmaması nedeniyle yok oluyor.
Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nde israf edilen gıda miktarı 222 milyon ton olduğu biliniyor.
Bu da yaklaşık olarak Afrika’nın büyük bir bölümünde üretilen bütün gıdaya eşit…
BM Gıda ve Tarım Örgütü'ne göre Sahraaltı Afrika'da yaşayan 220 milyon insan küresel iklim değişikliğinin de etkisiyle açlık çekmekte. Bölgede bulunan çatışmalar ve savaşlar da bölgede yaşayan insanların istikrarlı bir şekilde gıdaya erişim sağlamalarını engelliyor.
Ve yine BM raporuna göre, her yıl dünyada açlık nedeniyle ölen insan sayısı tüberküloz, AİDS ve sıtma nedeniyle ölen insanların toplamından daha fazla.
İnsanlık her ne kadar bu hastalıklar da mücadele etmek zorundaysa da, açlıkla da etkin bir şekilde mücadele etmek zorunda değil mi?
* * *
Nüfus artışı, kaynakların azalması ve iklim değişikliği dünyanın gıda stoklarının azalmasına neden olduğu söyleniyor.
Dünya nüfusunun yarısı kentlerde ve kentlerin çevresinde yaşıyor. Uzmanlar kentsel tarımı yaygınlaştırma yolları arıyor.
Bu sayede aç insanlara yiyecek sağlanması için çalışıldığı belirtiliyor.
Birçok gelişmekte olan ülkede çiftçiler ürünlerinin yüzde yaklaşık 40’ını haşereler ve diğer sorunlar yüzünden yitiriyor.
Bu durum fiyatları ve açlığı arttırıyor kuşkusuz.
Tarımda haşerelerle mücadele yapılmakta bilindiği üzere…
Yani insanın gıdaya erişimine zarar veren canlılarla da mücadele ediliyor.
Peki, Bunca açlığın çekildiği Afrika kıtasında eti yenen ve insanlara yararlı olan birçok büyükbaş ve küçükbaş hayvanları yiyerek tüketen Aslan-Kaplan-Çıta-Timsah v.b gibi yırtıcı yaban hayvanlarının sayısının azaltılması ve hatta yok edilmesi bir çare olamaz mı?
İnsana hiçbir biçimde yararı olmayan bu hayvanların diledikleri gibi insanlara yararlı hayvanları yok etmesi önlenemez mi?
Bu konuda İslam dininin yaklaşımı nedir acaba?
Ve bildiğimiz kadarıyla İslam dininin insanlara zarar veren haşerelerin ve diğer zararlı hayvanların öldürülmesi caiz olduğuna göre, belgesellerde izlediğimiz o Aslan-Kaplan, Çıta, Leopar, Timsah gibi hayvanların insanların açlık çektiği bir dünyada, bir bölgede o Bufaloları yiyerek açlıklarını gidermeleri sağlanamaz mı?
İnsanlar yerine o Bufaloları illaki Aslan-Kaplan-Timsahlar yiyecek diye bir kural mı vardır?
Bu Bufaloların, Geyiklerin, Ceylanların, Zürafa, Zebra ve Devekuşu gibi hayvanların o bölgelerde daha rahat üremeleri ve beslenmelerine yönelik adımlar atılamaz mı?
Bunun önünde ne gibi bir engel vardır, gerçekten merak ediyor insan!
Hayvan sevgisini anladık da, insan sevgisi ne olacak Peki?