16 Nisan günü oylanacak olan Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın yetkileri birleştiriliyor.
Yönetimde çift başlılık sona eriyor yani…
Geçmişte yaşanan Cumhurbaşkanı-Başbakan arasındaki gerilim ve krizleri anımsıyoruz.
Bu gerilimlerden kaynaklanan kayıpları ve bu kayıpların halkın sırtına nasıl yüklendiğini biliyoruz.
Milletin evetleri ile artık bu sorundan kurtulmuş olacağız…
 
* * *
Cumhurbaşkanı hem yetkili ve hem de sorumlu oluyor.
Şimdiki durumda Cumhurbaşkanı yetkili ama sorumlu değil.
Kimse tarafından denetlenemiyor, soruşturulamıyor…
Değişiklik ile Cumhurbaşkanı'na cezai sorumluluk geliyor.
Cumhurbaşkanı hakkında soruşturma önergesinin kabulü için Meclis'te 301 oy yani salt çoğunluk yetiyor.
360 oyla soruşturma başlatılıyor..
Hakkında soruşturma açılan Cumhurbaşkanı erken seçim kararı alamıyor…
Meclis'in üçte iki oyuyla (400 vekil) ise de Cumhurbaşkanı Yüce Divan'a yollanabiliyor.
Ve Cumhurbaşkanı'nın tüm iş ve işlemleri yargı denetimine tabi oluyor.
Böyle olmasına kim, neden hayır der ki?
 
* * *
Meclis'te hükümeti denetleme mekanizmalarından salt güvenoyu ve gensoru uygulaması kalkıyor.
Cumhurbaşkanı'nı millet seçtiği için kurulacak hükümete de zaten millet güvenoyu vermiş oluyor.
Gensoru müessesesi ise bugüne kadar hiçbir biçimde sonuç alıcı bir işlev görmemiş olduğundan ve bakanlar meclis dışından oluştuğundan kaldırılıyor.
Bunların dışında diğer bütün denetim yolları açık ve daha etkin bir yapıya bürünecek.
 
* * *
Cumhurbaşkanı'nın Meclis'e yasa sunma yetkisi salt bütçe yasasıyla sınırlandırılıyor.
Bütçe dışında yasa önerisi verme ve yapma yetkisi tamamen Meclis'te oluyor.
Yasama ile yürütme gerçek anlamda birbirinden ayrılıyor.
Yasa öneme yetkisi salt milletvekillerine tanındığı için yasa yapıcılıkta Meclis iradesi ön plana çıkıyor.
Şimdiki durumda Bakanlar Kurulu'na tanınan Kanun Gücünde Kararname çıkarma yetkisi kaldırılıyor, Cumhurbaşkanı'na salt yürütme alanında kararname çıkarma yetkisi tanınıyor.
Kararnameler yasa ile çelişirse yasa geçerli sayılıyor.
Çıkartılan kararnameler temel haklar, kişi hak ve özgürlükleriyle siyasi hak ve ödevler konusunda kararname çıkartılamıyor.
Ve zaten Meclis aynı konuda yasa çıkartırsa Cumhurbaşkanı kararnamesi hükümsüz oluyor.
Cumhurbaşkanı kararnameleri anayasal ve yargı denetimine tabi oluyor.
 
* * *
Cumhurbaşkanı üst düzey kamu yöneticilerini atama ve görevden alma yetkisine sahip oluyor.
Burada yürütmenin istediği kadro ile çalışma hakkı getiriliyor.
İşler hızlanıyor, performans öne çıkıyor…
Sıkıyönetim tamamen tarih oluyor.
Cumhurbaşkanı'nın aldığı Olağanüstü Hal Kararı aynı gün Meclis'in onayına sunuluyor.
Askeri yargı kaldırılıyor…
Yargının bağımsızlığı kadar tarafsızlığının da sağlanacağı öngörülüyor.
Yargı kurullarının oluşmasında millet iradesi öne çıkıyor.
Millet tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ve yine milletin seçtiği Meclis tarafından yargı kurullarının oluşumu öne çıkıyor.
Gençlere de siyaseti özendirme adına seçilme hakkı tanınıyor.
Bunların nesine karşı olunuyor anlamak gerçekten zor!