Bir ülkede iktidar ve muhalefetin her konuda aynı şeyi düşünmeyeceği açıktır.
Ve hele de bu bir Ana muhalefet partisi ise…
Ancak bir Ana muhalefet partisinin hemen her konuda iktidarın ak dediğine sürekli kara demesinin doğru olmadığı da…
Hele ki, dış politikada ülkenin yaşamsal çıkarlarıyla ilgili devletin oluşturduğu politikalarda Ana muhalefetin de iktidarın yanında olması beklenir.
En azından pürüz çıkarmaması…
Ama öyle mi Türkiye’de?
Bela sınıra dayanmış, Amerika, Rusya, Batı türlü oyunlar içinde…
Kiralık terör örgütleriyle sıkıştırmakta Türkiye’yi.
Kuzey Irak’ta yeni bir devlet oluşumu, büyük devletlerin güdümünde oluşturulan ve kullanılan DEAŞ gibi terör örgütleri, YPG ve PYD gibi terör oluşumlarının silahlandırılması ve sınıra tehdit oluşturması…
Bütün bunların karşısında Türkiye’de devletin aldığı önlemler ve iç ve dış operasyonlar…
Uzmanlar süreci bölge ve dünya için büyük bir kaos ve karmaşanın da ötesinde savaş tehlikesi olarak görmekte.
Ve bundan da en çok etkilenecek ülkelerin başında gelmekte ülkemiz.
 
* * *
 
Böyle bir süreçte AK parti ve MHP büyük bir sorumlulukla hareket ederek ülke çıkarlarını savunma adına çaba göstermekte.
Ülkenin Ana muhalefet partisi ise bu sıcakta, bayram-seyran demeden yollarda yürümekte!..
Görünürde ağızlarda ve flamalarda bir sözcük; Adalet…
Kuşkusuz adalet önemli…
Bir ülke her şeyini yitirebilir ama adalet gitmişse, geçmiş olsun, denir!
Adalet konusundaki duyarlılık elbette ki çok önemli…
“Olmazsa olmaz” yani…
Amasız, ancaksız…
Bu tamam…
Madalyonun bir yüzü bu…
Bir de öteki yüzüne bakmak gerekir madalyonun.
Adalet her kes için olmalıdır…
Adalet, suçsuzun ayırt edilebildiği, suçlunun da cezasını çekeceği, çektiği bir ortamın oluştuğu süreçte anlamlıdır, yerindedir.
Salt kendi Milletvekili içeri alınınca değil!
Onunla birlikte ‘Herkese adalet’ diyerek terörizme karşı yapılan operasyonlara ve yargı kararlarına karşı çıkmak hiç değil…
 
* * *
Adalet adına yürüyüşe katılan sanatçı kılıklı birinin ‘şehitlere şehit denemeyeceği, paralı askerler gibi sınır dışına gönderiliyorlar’ söylemini nereye koymak gerekir?
Adalet yürüyüşünde bulunanlar tümüyle böyle mi düşünmektedir acaba?
Sanmıyorum ama böyleleri de var!
Böyle bir bakış açısı çok sorunlu değil midir?
Yürümek, protesto etmek çok saygın bir eylemdir…
Ama yürüyüşçülerin ülkenin içinde bulunduğu bu çok kritik süreçte politik okumaları bu mudur?
Türkiye’yi, bölgeyi, dünyayı bu açıdan bakarak mı değerlendirmektedirler?
Eğer böyle ise iktidar ve Ana muhalefet arasında yüz seksen derece bir zıtlık olduğu açık değil midir?
Böyle bir zıtlık ülkeye ne getirir?
‘Adalet’ adına yürüdüklerini söyleyenler Devlet Bahçeli’nin de söylediği gibi yürürken biraz düşünmezler mi?
Gerçekten neden yürüyorlar?
Kılıçdaroğlu, yürüyüşün sonunda neden yüründüğü ve iktidara istedikleriyle ilgili bir rapor sunacaklarını söylüyor…
Yani daha nedenleri net değil!!..
 
 
Bu yürüyüş devlet sırrını gazeteye servis ettiği yönündeki sav ve delillerle bir Milletvekiline verilen 25 yıllık hapis cezasının adil olmadığını düşündükleri için midir?
Yoksa onunla birlikte FETÖ operasyonları, yargılamaları ve soruşturmaları da kapsam içinde midir?
PKK ile mücadelede ve K. Irak ile Suriye’de sürdürülen operasyonlar da dâhil midir?
Sınırımızda sürekli taciz ateşinde bulunan terör gruplarına sırtını yasladıklarını söyleyen bir siyasal partiyi sözüm ona ‘Adalet’ yürüyüşüne resmen davet etmenin anlamı nedir?
Adaletmiş, haydin oradan be!