Birleşmiş Milletler, kısaca BM, 24 Ekim 1945'te kurulmuş uluslararası bir örgüt.
Kendini "adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği uluslararasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluş" olarak tanımlamakta.
Örgütün, kurulduğu yıllarda 51 olan üye sayısı şu an itibariyle 196'ya ulaşmış durumda.
Türkiye de kurucu üyeler arasında yer almakta... 
Uluslararası ilişkilerde, kuvvet kullanılmasını ilk olarak evrensel düzeyde yasaklayan ilk antlaşma BM Sözleşmesi olduğu söyleniyor.
Her yıl 24 Ekim günü, üye ülkelerde Birleşmiş Milletler Günü olarak kutlanmakta. 
İyi, güzel de bu örgüt bu güne kadar ne yapmış?
Myanmar'da yaşanan şiddet olayları ve Müslüman Arakanlıların yaşadığı drama  karşı ne demiş, ne yapmış?
Dünyanın pek çok bölgesinde istikrarı bozmaya yönelik tehditler konusunda kaygı duymanın ötesinde ne yapmış?
 
* * *
Birleşmiş Milletler Ana Sözleşmesi, örgütün amaçlarını şöyle belirliyor; 
Uluslararası barış ve güvenliği, anlaşmazlıkların barışçı çözümü ve ortak etkin önlemler yoluyla korumak,
Ülkeler arasında eşit haklara, halkların kendi geleceklerini belirleme ilkelerine, saygıya dayalı dostça ilişkileri geliştirmek,
Uluslararası ekonomik, toplumsal, kültürel ve insancı l sorunların çözümünde, ırk, cins, dil ve din ayrımı gözetmeksizin, insan haklarının geliştirilmesinde işbirliği sağlamak,
Ülkelerin bu amaçlarla gösterecekleri çabalar arasında uyum sağlayan bir merkez olmak…
Falan, filan…
Temel ilkeleri ise şöyle belirtilmiş; 
Tüm üyeler egemen ve eşittir.
Tüm üyeler uluslararası anlaşmazlıklara barış, güvenlik ve adaleti zedelemeden, barışçı yöntemlerle çözüm aramakla yükümlüdürler.
Hiçbir üye ülke, bir başka ülkenin toprağına ve siyasal bağımsızlığına karşı güç kullanmayacak ve güç kullanma tehdidinde bulunmayacaktır.
Eeee, bulunulursa ne olacaktır?
Hiç, koca bir hiç!..
 
* * *
 
BM'de 196 ülke var, ama hepsinin kaderi 5 ülkenin ağzında, o 5 ülkeden bir tanesi "hayır" diyorsa oradan karar çıkartılamıyor ve bu 5 ülkeden Çin hariç tümü Hıristiyan…
Çin ateizmle birlikte içinde değişik dinleri barındırsa da Müslüman sayısı nüfusuna göre az ve zaten de pek özgür değiller.
Genel olarak bu 5 ülke içinde bir tek Müslüman ülke yok yani.
Oysa dünyanın beşte biri Müslüman…
Hani eşitlik, hani adalet neresinde bunun?
Daha kurulurken adil bir ölçü konmamış…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkça vurguladığı gibi dünya bu egemen 5 ülkeden büyük değil mi?
BM’nin Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi gibi ana organları bulunmakta.
Genel Kurul, tüm üye ülkelerin temsil edildiği bir yapı iken, Güvenlik Konseyi 5 daimi 10 geçici olmak üzere 15 üye ülkeden oluşuyor.   Mutlak veto yetkisi, daimi üyelerden herhangi birinin reddi sonucu Konseyde kararın çıkamayacağı anlamına geliyor.
Konseyin bu 5 daimi üyesi aynı zamanda BM’nin kurucu üyeleri olan Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin.
BM Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisini elinde bulunduran 5 daimi üye ve 10 geçici üye ülkenin aldığı kararları diğer 181 üye ülke uygulamak zorunda iken, 196 üye ülkenin katıldığı Genel Kurul’da alınan kararların tavsiye niteliğinde kalması ve herhangi bir hukuksal bağlayıcılığı olmaması evrensel demokrasi ilkelerine ters ve BM’lerin amaç ve hedeflerine ulaşmasına engel değil midir?
* * *
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın da vurguladığı gerçek bu…
Erdoğan, dünyadaki bu düzenin değişmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Bunun değişmesi gerekliliğini vurguluyor…
Nasıl olacak bu?
Her halde içeride muhalefetin Erdoğan’ı dış egemenlere şikâyet ederek değil!
Peki, İslam Birliği nasıl sağlanacak?
Ve yine her halde Suudi Arabistan, Suriye, Mısır v.b gibi, yöneticileri dış egemenlere göbekten bağlı yönetimlerle değil.
Hamasetle de olmadığı ortada!..
Peki nasıl?!..