Politikacıların iddialı hedefler ortaya koyması iyi bir şeydir.
İyi bir rekabet unsurudur bu, kamçılar insanları, kurumları…
Ve toplumsal kesimlerin bu hedefleri benimsemeleri de umut artırır, gerçekleşmesi daha da kolay olur.
Hedefler kimimize erişilemez, ulaşılamaz ve uçuk gelebilir.
Yani bu açıdan hedeflere baştan karşı çıkmak yerine asıl olan bunun için yapılacak olanların uygun olup olmadığını görmek gerektiğidir. AK Parti 2023 hedeflerini 2011’de seçim öncesinde ilan etmişti.
Buna göre 2023’de; milli gelir 2 trilyon dolar, kişi başı milli gelir 25bin dolar, dış satım 500 milyar dolar, işsizlik yüzde 5, istihdam edilen kişi sayısı 30 milyon olacaktı.
* * *
İlk bakışta insanı heyecanlandıran bu hedeflere ulaşmak için geçen 6 yılda önemli adımlar atıldı, önemli reformlar yapıldı.
Bu hedeflere bugün itibarıyla belki ulaşılması daha zor gelebilir.
Hedef konulmasının hemen ardından ortaya çıkan uluslararası kriz tüm dünyayı ve Türkiye'yi yavaşlattı. Türkiye bu hedefleri koyarken dünyada ve Türkiye’de büyüme oranları yüksekti. Türkiye o dönemin rakamlarına dayanarak bu hedefleri koymuştu. Avrupa ülkelerinde yıllık 4-5 oranındaki büyümeler bu gün sıfıra, 1’e düştü. Avrupa Birliği'nde büyümenin hâlâ son derece zayıf ve kırılgan olduğunu görmek gerek.
Kuşkusuz Türkiye’nin de düştü ama Türkiye hala yüzde 5büyüme oranını sürdürebilmekte.
Hatta onu geçmekte…
Yılsonu itibariyle iki haneli rakamlardan bile söz edilebilmekte…
Dünyada kriz ortamı olmasaydı Türkiye’nin bugünlerde daha yüksek bir büyüme oranını yakalaması zor değildi.
O nedenle 2023 hedeflerinin gerçekleşmesi için iyimserlik azalmış olabilir ama bu dünyanın sonu olmasa gerektir. Milli gelir 2 trilyon değil de 1, buçuk trilyon, kişi başı gelir 25 bin dolar değil de 20 bin ve dış satım 500 milyar değil de 400 milyar olursa fena mı olur?
Böyle sonuçlanırsa iyi bir sonuç alınmamış mı olur?
Felaket tellalları kuşkusuz buna söyleyecek çok laf bulabilirler!
* * *
Bugün Türkiye için 16 yıl öncesinin zor koşullarının yaşandığı günlere benziyor küresel olarak.
Dünya egemenlerinin sınırlarımızda haritaları yeniden çizme çabalarını artırdığı, terör ve şiddetin açıktan bu egemenler tarafından desteklendiği bir süreç yaşamaktayız.
İçeride ve dışarıda onca olumsuzluğa ve ülkemiz üzerinde oynanan onca oyunlara karşın bu gün hâlâ kimi hedeflerden söz edilebiliyorsa bile bunu önemsemek gerekir.
Bu nedenle bu konudaki çabalarımız sürmeli…
Umutsuzluk pompalayanlara inat çalışmalardaki hız kesilmemeli.
Kendi içimizde uygulamaya dönük eylem planlarıyla hareket sürdürülmelidir.
Son aylara yönelik dış satım rakamlarının artış hızı umutlarımızın sürmesine yol açacaktır. Türkiye’de halen yol, köprü, hızlı tren ve 3. havaalanı gibi önemli yatırımlar sürmektedir.
Dünyada aylık sabit getiriyle çalışanların milli gelirlerinden aldıkları payların hızla düşme eğilimine girmesi kuşkusuz ciddi bir sorundur. Türkiye’de son aylardaki döviz hareketliliğinin yeni yılbaşlarında duracağına yönelik beklentiler yüksektir.
Var olan refah seviyemizi korumak ve bunu daha da yükseltmek istiyorsak, Türkiye'ye sürekli olarak dışarıdan yeni finansman girmesi gerek.
Bu da ancak güvenle, istikrarla olur.
İstikrarımızı her şeye karşın sürdürmeliyiz…
Ancak dünyada, çevremizdeki jeopolitik ve güvenlik risklerini de görmek gerek.
Her hafta başka bir krizle karşı karşıya kalma olasılıkları belirsizlikleri de beraberinde getirmekte kuşkusuz.
Zorlu bir süreçten geçerken felaket tellallığı yapmak yerine Türkiye’nin geleceğine güvenmek gerekir. Türkiye’nin bu süreci de aşacağına inanmak gerekir.
Başka da yol yok zaten…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Orhan Kaplan
2023 hedeflerine giden zorlu yolda neredeyiz?
İyi bir rekabet unsurudur bu, kamçılar insanları, kurumları…
Ve toplumsal kesimlerin bu hedefleri benimsemeleri de umut artırır, gerçekleşmesi daha da kolay olur.
Hedefler kimimize erişilemez, ulaşılamaz ve uçuk gelebilir.
Yani bu açıdan hedeflere baştan karşı çıkmak yerine asıl olan bunun için yapılacak olanların uygun olup olmadığını görmek gerektiğidir.
AK Parti 2023 hedeflerini 2011’de seçim öncesinde ilan etmişti.
Buna göre 2023’de; milli gelir 2 trilyon dolar, kişi başı milli gelir 25 bin dolar, dış satım 500 milyar dolar, işsizlik yüzde 5, istihdam edilen kişi sayısı 30 milyon olacaktı.
* * *
İlk bakışta insanı heyecanlandıran bu hedeflere ulaşmak için geçen 6 yılda önemli adımlar atıldı, önemli reformlar yapıldı.
Bu hedeflere bugün itibarıyla belki ulaşılması daha zor gelebilir.
Hedef konulmasının hemen ardından ortaya çıkan uluslararası kriz tüm dünyayı ve Türkiye'yi yavaşlattı.
Türkiye bu hedefleri koyarken dünyada ve Türkiye’de büyüme oranları yüksekti.
Türkiye o dönemin rakamlarına dayanarak bu hedefleri koymuştu.
Avrupa ülkelerinde yıllık 4-5 oranındaki büyümeler bu gün sıfıra, 1’e düştü.
Avrupa Birliği'nde büyümenin hâlâ son derece zayıf ve kırılgan olduğunu görmek gerek.
Kuşkusuz Türkiye’nin de düştü ama Türkiye hala yüzde 5 büyüme oranını sürdürebilmekte.
Hatta onu geçmekte…
Yılsonu itibariyle iki haneli rakamlardan bile söz edilebilmekte…
Dünyada kriz ortamı olmasaydı Türkiye’nin bugünlerde daha yüksek bir büyüme oranını yakalaması zor değildi.
O nedenle 2023 hedeflerinin gerçekleşmesi için iyimserlik azalmış olabilir ama bu dünyanın sonu olmasa gerektir.
Milli gelir 2 trilyon değil de 1, buçuk trilyon, kişi başı gelir 25 bin dolar değil de 20 bin ve dış satım 500 milyar değil de 400 milyar olursa fena mı olur?
Böyle sonuçlanırsa iyi bir sonuç alınmamış mı olur?
Felaket tellalları kuşkusuz buna söyleyecek çok laf bulabilirler!
* * *
Bugün Türkiye için 16 yıl öncesinin zor koşullarının yaşandığı günlere benziyor küresel olarak.
Dünya egemenlerinin sınırlarımızda haritaları yeniden çizme çabalarını artırdığı, terör ve şiddetin açıktan bu egemenler tarafından desteklendiği bir süreç yaşamaktayız.
İçeride ve dışarıda onca olumsuzluğa ve ülkemiz üzerinde oynanan onca oyunlara karşın bu gün hâlâ kimi hedeflerden söz edilebiliyorsa bile bunu önemsemek gerekir.
Bu nedenle bu konudaki çabalarımız sürmeli…
Umutsuzluk pompalayanlara inat çalışmalardaki hız kesilmemeli.
Kendi içimizde uygulamaya dönük eylem planlarıyla hareket sürdürülmelidir.
Son aylara yönelik dış satım rakamlarının artış hızı umutlarımızın sürmesine yol açacaktır.
Türkiye’de halen yol, köprü, hızlı tren ve 3. havaalanı gibi önemli yatırımlar sürmektedir.
Dünyada aylık sabit getiriyle çalışanların milli gelirlerinden aldıkları payların hızla düşme eğilimine girmesi kuşkusuz ciddi bir sorundur.
Türkiye’de son aylardaki döviz hareketliliğinin yeni yılbaşlarında duracağına yönelik beklentiler yüksektir.
Var olan refah seviyemizi korumak ve bunu daha da yükseltmek istiyorsak, Türkiye'ye sürekli olarak dışarıdan yeni finansman girmesi gerek.
Bu da ancak güvenle, istikrarla olur.
İstikrarımızı her şeye karşın sürdürmeliyiz…
Ancak dünyada, çevremizdeki jeopolitik ve güvenlik risklerini de görmek gerek.
Her hafta başka bir krizle karşı karşıya kalma olasılıkları belirsizlikleri de beraberinde getirmekte kuşkusuz.
Zorlu bir süreçten geçerken felaket tellallığı yapmak yerine Türkiye’nin geleceğine güvenmek gerekir.
Türkiye’nin bu süreci de aşacağına inanmak gerekir.
Başka da yol yok zaten…