Yukarıdaki sözü ben söylemiyorum!..
Bunu Mete Yarar söyledi…
Geçtiğimiz hafta sonu TÜMSİAD’ın aylık Çırağan toplantıları kapsamında düzenlenen konferansta dinlediğimiz asker kökenli Mete Yarar…
Başka bir biçimini ben de söylemiştim daha önceleri, o nedenle bunu başa aldım.
15 Temmuz’a ‘tiyatro, kontrollü darbe’ diyenlerle aynı odada olmam, aynı havayı solumam!” demiştim örneğin…
Bırakın aynı masayı!..
O nedenle Mete Yarar’ın bu saptama ve yaklaşımı ile örtüşmem hoşuma gitmişti…
 
* * *
 
Emekliliğine 1 buçuk yıl kala kendi isteği ile ordudan istifa etmiş ve kendi deyimine göre, ‘hayatını yaşamak için ordudan ayrıldığını’ söyleyen Mete Yarar’ı o gece kalabalık bir dinleyici gurubu ile izlemiştik.
Salon dolmuş, taşmıştı…
Tanıtımı ve Moderatörlüğünü Hakan Ziya’nın yaptığı konferansta Mete Yarar’ı dinleyenler onu çok sıcak buldular ve içtenlikle dinlediler.
Onu TV ekranlarında, kirli sakalı, motorcu montuyla Ortadoğu gibi, Türkiye'nin Kürt meselesi, güvenlik politikaları gibi konularda ciddiyetle konuşurken görmüştür çoğumuz da, yakından ilk kez görüp dinleyenimiz çoktu.
Televizyonlarda kimi kez MİT krizini yorumlamış, kimi kez Arap Baharı'nı, kimi de Kafkaslarda, Ortadoğu’da, Uzakdoğu’da neler olup bittiğini…
Görünüşüne göre anlattığı şeyler fazlasıyla 'ciddi' gelmiştir hep!
Ama o hayatını yaşamak için ayıldığını söyler ordudan!..
“Önüme bir kağıt aldım ve yapmak istediğim 100 şeyi sıraladım; baktım askerlik yaparken bunları gerçekleştiremeyeceğim ve ayrıldım” demiş ve ayrılmıştır ordudan, kendi anlatımına göre…
 
* * *
Keşke Türkiye ve dünya gündemi bu kadar yoğun olmasaydı ve her şey daha güzel olsaydı da onun yaşama bakışını, amaç ve beklentilerini ne ölçüde yerine getirebildiğini dinleyebilseydik ilk ağızdan.
Ama gündem yoğundu…
Güney’de karmaşa ve savaş, İçeride terör, darbe girişimleri ve referandum…
Doğaldı gündeme odaklanmak…
O nedenle sıcak gündem aldı zamanı.
Bu kadar karmaşık, sorunlu bir bölgede Türkiye’nin ayakta kalabilmesinin Millet olmakla direk bağlantılı olduğunu, ekonomik güç ve ordusunun güçlü olmasının o kadar fazla anlamı olmadığı örneğini Irak ile vermesi gerçekten çarpıcıydı..
 
* * *
FETÖ yapılanmasının orduda 1985-88’lede başladığını, o zaman Harp Okullarına girenlerin bu gün general rütbesiyle darbe girişiminde bulunduklarını söyledi ve suçun sorumluluğunun herkeste olduğunu, salt AK patide olmadığını vurguladı.
FETÖ’nün 40 yıllık bir proje olduğunun altını çizdi.
Bu 40 yıllık proje içinde AK Parti döneminde hükümet uygulamalarına yargı ile karşı koyma, kapatma davaları, Gezi, MİT Tırları, 17-25 Aralık operasyonları ve sonda 15 Temmuz ile bu noktaya kadar gelindiğini söyledi.
 
* * *
Bu günlerde Ana Muhalefet Partisi liderinin 15 Temmuz’a ‘Kontrollü Darbe’ demesine karşı nasıl bir güçlü kanıtla yanıt verilmesi gerektiğini kendilerine sormayı düşünürken, bir arkadaşımız soruverdi ve hep birlikte karşı bir soruyla sarsıldık!
“Eğer 15 Temmuz kalkışmasını Erdoğan önceden bilseydi önleyebilir miydi, 15 Temmuz öğle vakti televizyon kanallarından birine çıkıp halka ‘Bu FETÖ’den bir darbe girişimi bekliyorum bu gün. Buna karşı sizden yandım istiyorum ve ben de sıkıyönetim ilan ediyorum” deseydi kim inanırdı buna? Diye sordu…
Evet, kim inanırdı?
Girişim yapıldıktan sonra, bu kadar badireden sonra bile hala buna oyun diyenler varken!..