Olay Yenişehir’de geçiyor. Arkadaşımız, annesinin su faturasını ödemek için gerekli kuruma gidiyor. Ödemeyi kredi kartıyla yapacak ve zaten kurumda da pos cihazı var. Ama yetkili genç pos cihazının çalışmadığını söylüyor. Arkadaşımız nakit parasının olmadığını söylüyor ve gözüne çarpan öteki pos makinesinden ödeme yapabilmek için diğer kredi kartını çıkartıyor. Bu sırada görevli genç pos cihazlarından birini eliyle tamir etmeye çalışıyor ve çalıştırıyor. Böylece arkadaşımız ödemesini yapıyor ve ayrılıyor kurumdan.
Ama diyelim ki görevli genç kardeşimiz pos cihazını çalıştıramadı ve arkadaşımız da o gün o parayı ödeyemedi. Bu sefer ister istemez daha fazla para ödeyecek öyle değil mi? şimdi sorum şu. Orada kredi kartı pos cihazı bulunan bankalar neden pos cihazlarınızı kontrol etmiyorlar? Vatandaş ile görevlileri neden karşı karşıya getiriyorsunuz? Yenişehir’de henüz herkes birbirini tanıyor. Devlet ile millet arasında bir niza çıkarsa bu sizi mutlu eder mi? eminim etmez. O halde hangi kurumda pos cihazınız varsa lütfen gidin kontrol edin. Bozuksa tamir edin, edemiyorsanız yenisini götürün. Sizin yüzünüzden kimse tartışmasın. Haksız mıyım? Sorun ne?
Olay Yenişehir’de geçiyor. Bir kurum Yenişehirli işverenlere ödül verecek. Bursa’dan bir gazeteci arkadaşımız da haber yapmak üzere davet ediliyor. Törende bir takım aksaklılar filan da oluyor ama asıl sorun, kurum müdürünün gazeteci arkadaşımıza çıkardığı sıkıntı ve ettiği hakaret. Arkadaşımızda gayri ihtiyari toplantıyı terk ediyor ve olayı gazeteye taşıyacağını söyleyerek şehirden ayrılıyor. Valilik kendi izni olmadan kurum müdürlerine demeç verme, açıklama yapma hakkı tanımıyor. Zaten gazeteci arkadaşımız da bunu bildiği için demeç istemiyor, açıklama istemiyor. Kurum müdürü bir yandan poz verirken öte yandan arkadaşımıza hakaret etmeyi de ihmal etmiyor. Şimdi sorum şu. Oraya davet üzere gelen bir gazeteciyi neden rencide ediyorsunuz? Yaptığınız organizasyonda ki başarısızlığınızın bedelini neden bir gazeteci arkadaşa ödetmeye çalışıyorsunuz? Kendinize çok mu güveniyorsunuz? Basın olmazsa hangi etkinliğinizden kimin haberi olacak? Bunu hiç düşünmüyor musunuz? Lütfen bu halk artık suratsız müdürler, burnu büyük bürokratlar istemiyor. Ya kendinize çeki düzen verin ve misafirlerinize Türk adet ve geleneklerine uygun davranın ya da basını hiçbir organizasyonunuza davet etmeyin. Haksız mıyım? Sorun ne? “Olay Yenişehir’de geçiyor” diyerek köşemden sizlerin sorunlarını da gerekli mercilerle paylaşacağım artık. Sizlerden sorunlarınızı ve varsa sorunlarınızla ilgili belgeleri gazetemizin mail adresine atmanızı rica ediyorum. Belki birinin bir derdine çözüm oluruz da gazeteciliğimiz bir işe yarar. Haksız mıyım?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Recep Aydın
Sorun ne?
Ama diyelim ki görevli genç kardeşimiz pos cihazını çalıştıramadı ve arkadaşımız da o gün o parayı ödeyemedi. Bu sefer ister istemez daha fazla para ödeyecek öyle değil mi? şimdi sorum şu. Orada kredi kartı pos cihazı bulunan bankalar neden pos cihazlarınızı kontrol etmiyorlar? Vatandaş ile görevlileri neden karşı karşıya getiriyorsunuz? Yenişehir’de henüz herkes birbirini tanıyor. Devlet ile millet arasında bir niza çıkarsa bu sizi mutlu eder mi? eminim etmez. O halde hangi kurumda pos cihazınız varsa lütfen gidin kontrol edin. Bozuksa tamir edin, edemiyorsanız yenisini götürün. Sizin yüzünüzden kimse tartışmasın. Haksız mıyım?
Sorun ne?
Olay Yenişehir’de geçiyor. Bir kurum Yenişehirli işverenlere ödül verecek. Bursa’dan bir gazeteci arkadaşımız da haber yapmak üzere davet ediliyor. Törende bir takım aksaklılar filan da oluyor ama asıl sorun, kurum müdürünün gazeteci arkadaşımıza çıkardığı sıkıntı ve ettiği hakaret. Arkadaşımızda gayri ihtiyari toplantıyı terk ediyor ve olayı gazeteye taşıyacağını söyleyerek şehirden ayrılıyor. Valilik kendi izni olmadan kurum müdürlerine demeç verme, açıklama yapma hakkı tanımıyor. Zaten gazeteci arkadaşımız da bunu bildiği için demeç istemiyor, açıklama istemiyor. Kurum müdürü bir yandan poz verirken öte yandan arkadaşımıza hakaret etmeyi de ihmal etmiyor. Şimdi sorum şu. Oraya davet üzere gelen bir gazeteciyi neden rencide ediyorsunuz? Yaptığınız organizasyonda ki başarısızlığınızın bedelini neden bir gazeteci arkadaşa ödetmeye çalışıyorsunuz? Kendinize çok mu güveniyorsunuz? Basın olmazsa hangi etkinliğinizden kimin haberi olacak? Bunu hiç düşünmüyor musunuz? Lütfen bu halk artık suratsız müdürler, burnu büyük bürokratlar istemiyor. Ya kendinize çeki düzen verin ve misafirlerinize Türk adet ve geleneklerine uygun davranın ya da basını hiçbir organizasyonunuza davet etmeyin. Haksız mıyım?
Sorun ne?
“Olay Yenişehir’de geçiyor” diyerek köşemden sizlerin sorunlarını da gerekli mercilerle paylaşacağım artık. Sizlerden sorunlarınızı ve varsa sorunlarınızla ilgili belgeleri gazetemizin mail adresine atmanızı rica ediyorum. Belki birinin bir derdine çözüm oluruz da gazeteciliğimiz bir işe yarar. Haksız mıyım?