SON DAKİKA
Hava Durumu

Şarabın gazabı mı, Allahın azabı mı?

Yazının Giriş Tarihi: 28.01.2019 21:39
Usta şair  “An Gelir ” isimli şiirinde, “Şarabın gazabından kork, çünkü fena kırmızıdır”  der. Ölümü anlattığı güzel bir şiirdir bu.11 Ekim 2005 yılında 80 yaşında iken, ötelere göç eden şair benim büyük bir kayıp olarak gördüğüm, büyük bir şair. Allah günahlarını affetsin mekânı cennet olsun.
“Şarabın gazabından kork” der şair “Çünkü fena kırmızıdır” diye devam eder “Kan tutar, tutan ölür.”der dizelerinde ölümün güzel bir anlatımıdır bu şiir.
Tabii şarabın gazabından korktuğu kadar, Allah’ın azabından korkmayan Müslümanlara dair yazacağım birkaç satır bu gün. Şarap beyni uyuşturup insanları ne dediğin ve nasıl hareket ettiğini bilmeyecek bir duruma getirdiği (sarhoş ettiği ) ve inan sağlığına zararlı olduğu için Allah tarafından yasaklanmış bir içki. Kelimenin kökeni, yasaklanmış olmasının temel hikmetleri, bilimsel açıdan zararları tamamen konunun ehlini ilgilendiren ve benim detaylarına girmeyeceğim konular. Ama yine de bahsetmeden geçemeyeceğim bir konu bu.
Şarap insanı sarhoş eder diye bir Müslümanın bundan çekinmesi, içmemesi çok takdire şayan bir harekettir elbette. Çünkü takvanın temeli Allah’ın çizdiği hadleri aşmamak üzerine kuruludur. Bir Müslümanın takvaya dikkat etmesi, Allah’ı üzmekten korkması, onun azabından kaçmak için gayret sarf etmesi çok güzeldir. Ve illaki karşılığını Allah indinde bulacaktır. Müslümanlar takvaya önem verdikçe yükselecektir. Sadece Allah’ın rızası gözetilerek yapılacak ameller Müslümanları kurtarır.
Allah’ın azabının hangi ameller üzerinde olduğu, Allahın kitabında gayet açık bir biçimde anlatılmıştır. Müslümanların en büyük korkusunun bu azap olması gerekmekteyken ne yazık ki şarabın gazabı bizim için daha büyük bir korku olmuştur. Yani bir Müslüman ne yazık ki âlem ne der putunu kıramadığı için sarhoş olmaktan çekindiği kadar, şirkten çekinmez. 
Dolayısıyla Müslümanların duçar olduğu belalardan kurtulmalarının yolu Allah’ın istediği biçimde onun yoluna tam ve eksiksiz bir niyetle dönüş yapmak olduğu gayet açıktır. Bedenen cemaat olmuş bir topluluğun ruhen cemaat olmadığı sürece hidayete tabi olamayacağı da gün gibi ortadadır.
Elbette ki “Cemaatle namaz kılmak, yalnız başına namaz kılmaktan daha eftaldir” sözünün altında yatan gerçek, aslında insanların hemhal olmaları, birbirlerinin dertlerinden haberdar olmalarıdır. Yoksa kuru bir kalabalık bir araya gelip ne yaparsa yapsın, eğer ideal birlikteliği yoksa boşuna bir araya gelmişler demektir. Yani Müslümanların en az bir futbol maçı seyircisi kadar, içerisinde heyecanla camide birlikte olmaları gerekmektedir. En az onlar kadar amaç birlikteliği içerisinde olmalıdırlar. Yoksa ümmetin bu hali asla değişmeyecektir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.