Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne rektör olarak atanan Nihat Hatipoğlu üzerine birkaç kelam etmek, bildiklerimi, düşündüklerimi yazmak üzerime farz oldu artık. O kadar fazla gündeme geldi ki ve bana bu konuyla ilgili o kadar çok soru soruldu ki ister istemez olayı köşeme taşımak zorunda hissettim kendimi.
Rektör bir üniversitenin en büyük müdürü, en büyük yöneticisi demektir. Dolayısıyla birbirinden bağımsız birçok fakültenin bulunduğu bir üniversite de rektörün branşının değil yöneticiliğinin esas alınması gereklidir diye düşünüyorum. Ama tabii burada önemli bir şerh düşmem gerekir. Hatipoğlu Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne rektör olarak atandı. Hâl böyle olunca ister istemez Nihat Hatipoğlu’nun televizyonlardaki programlarını baz alarak, anlattıklarının bilimsel bir yanı olmadığının da bilinciyle şu soruyu soruyor insanlar haklı olarak “Bu Nihat Hatipoğlu anlattıkları itibarıyla hiç bilimsel bir şeyden bahsetmedi ki. Tam tersine hikâyelerle, masallarla hem İslam’ı, hem Müslümanları manipüle ederek mal varlığını büyüttü. Şimdi bu kıssacıyı, hangi düşünceyle Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne rektör olarak atarsınız?”
Bu sorunun birinci muhatabı direk cumhurbaşkanıdır. Çünkü atamayı o imzalamıştır. Ama diyelim ki onca yoğun işinin arasında Sayın Cumhurbaşkanı’nın gözünden kaçmıştır, ikinci dereceden muhatapların yani bu işi Cumhurbaşkanının önüne imzaya çıkaranlarında mı hiç aklına gelmedi milletin böyle bir soru soracağı? Yoksa devletimiz ve onun kıymetli yetkilileri aslında bu durumdan memnun mu? Yani cumhurbaşkanının “dindar bir nesil yetiştireceğiz” demekten murat ettiği şeyi bu masalcı rektörler mi becerecek? Yoksa aslında yine Sayın Cumhurbaşkanı’na birileri tarafından bir oyun mu oynanıyor?
Dindar bir nesil yetiştireceğiz sloganıyla çıktığımız bu yolda eğer toplumumuzda inanan insan sayısı azalıp, deist ve ateistlerin sayısı artıyorsa ya bizim dinimiz gerçekten boş bir dindir, ya bu dini anlatanlar boş insanlardır ya da anlatma biçimleri veya anlattıkları bomboştur.
Oğlu İmam-Hatip’te okuyan ve okula çalınabilir korkusuyla telefon götüremeyen bir çocuğun velisi olarak, üzüntümü anlatmam mümkün değil. Bu dinin bir ferdi olarak ta kimlerin anlattıkları yalan yanlış hikâyelerle İslam’ı nasıl özünden koparıp bir hurafeler dini haline getirdiğini gayet iyi biliyorum. Toplum da gayet iyi biliyor. Etmeyin. Ya üniversitenin adını değiştirin, ya da oraya gerçekten bilimsel çalışmaları olan birini rektör olarak atayın. Yoksa bu hikâyelerle bu toplum tamamen dinden uzaklaşacak haberiniz olsun. Sonra iş işten geçince ah vah etmenizin bir faydası da olmayacak. Bu işin vebalini ödeyemezsiniz, demedi demeyin.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Recep Aydın
Nihat Hatipoğlu
Rektör bir üniversitenin en büyük müdürü, en büyük yöneticisi demektir. Dolayısıyla birbirinden bağımsız birçok fakültenin bulunduğu bir üniversite de rektörün branşının değil yöneticiliğinin esas alınması gereklidir diye düşünüyorum. Ama tabii burada önemli bir şerh düşmem gerekir. Hatipoğlu Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne rektör olarak atandı. Hâl böyle olunca ister istemez Nihat Hatipoğlu’nun televizyonlardaki programlarını baz alarak, anlattıklarının bilimsel bir yanı olmadığının da bilinciyle şu soruyu soruyor insanlar haklı olarak “Bu Nihat Hatipoğlu anlattıkları itibarıyla hiç bilimsel bir şeyden bahsetmedi ki. Tam tersine hikâyelerle, masallarla hem İslam’ı, hem Müslümanları manipüle ederek mal varlığını büyüttü. Şimdi bu kıssacıyı, hangi düşünceyle Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'ne rektör olarak atarsınız?”
Bu sorunun birinci muhatabı direk cumhurbaşkanıdır. Çünkü atamayı o imzalamıştır. Ama diyelim ki onca yoğun işinin arasında Sayın Cumhurbaşkanı’nın gözünden kaçmıştır, ikinci dereceden muhatapların yani bu işi Cumhurbaşkanının önüne imzaya çıkaranlarında mı hiç aklına gelmedi milletin böyle bir soru soracağı? Yoksa devletimiz ve onun kıymetli yetkilileri aslında bu durumdan memnun mu? Yani cumhurbaşkanının “dindar bir nesil yetiştireceğiz” demekten murat ettiği şeyi bu masalcı rektörler mi becerecek? Yoksa aslında yine Sayın Cumhurbaşkanı’na birileri tarafından bir oyun mu oynanıyor?
Dindar bir nesil yetiştireceğiz sloganıyla çıktığımız bu yolda eğer toplumumuzda inanan insan sayısı azalıp, deist ve ateistlerin sayısı artıyorsa ya bizim dinimiz gerçekten boş bir dindir, ya bu dini anlatanlar boş insanlardır ya da anlatma biçimleri veya anlattıkları bomboştur.
Oğlu İmam-Hatip’te okuyan ve okula çalınabilir korkusuyla telefon götüremeyen bir çocuğun velisi olarak, üzüntümü anlatmam mümkün değil. Bu dinin bir ferdi olarak ta kimlerin anlattıkları yalan yanlış hikâyelerle İslam’ı nasıl özünden koparıp bir hurafeler dini haline getirdiğini gayet iyi biliyorum. Toplum da gayet iyi biliyor. Etmeyin. Ya üniversitenin adını değiştirin, ya da oraya gerçekten bilimsel çalışmaları olan birini rektör olarak atayın. Yoksa bu hikâyelerle bu toplum tamamen dinden uzaklaşacak haberiniz olsun. Sonra iş işten geçince ah vah etmenizin bir faydası da olmayacak. Bu işin vebalini ödeyemezsiniz, demedi demeyin.