Eyüp Ömer Bal. Güneydoğuda bir şehirde İngilizce öğretmeni ama ben onu daha çok müzisyenliğiyle tanıyorum. Sağ olsun arada bir ziyaretime gelir. Evimi, yüreğimi, enstrümanlarımı, şehrimi onurlandırır. Zaman zaman beste çalışmalarını dinletir ve benim fikirlerimi sorar nezaketen. Arada bir de telefonla konuşuruz. Ağabeyi Kadir Bal ve babası Ali ağabey ile de hukukumuz iyidir. İslami kaygılarını sokaklardan beslenerek kurgulayan iyi kardeşlerim bunlar. Aktivistler aynı zamanda. “Muhalif medyanın norm olarak yanındayım, ama form olarak karşısındayım. Muhalefet, demokratik bir yaşamın olmazsa olmazlarındandır. Ama daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, günümüzde muhalif medya, yandaş medya kadar kirden rahatsız olmuyor. Muhalif medya ısrarla ve ısrarla, insanları bilgi ve fikirle donatmak yerine, onları, çarpıtılmış veya tamamen doğru olmayan bilgilerle dolduruyor. Bunun en bariz örneğini, geçtiğimiz ay uzun süre gündemden düşmeyen tecavüz yasası konusundaki tutumuyla gördük. Hiç kimse, satır aralarında ne denmek isteniyor, ayrıntılarda ne anlatılıyor, hangi şartlara göre, kimler için geçerli, resmiyette amaçlanan ne, olası sonuçlar ne gibi ilmî bir dille yazı yazmadı. Adeta topluma "Siz düşünmeyin biz düşündük sonuç olarak iktidar tecavüzcüyü koruyor çıktı işte siz iktidara karşı olun yeter bize o lazım" dendi. Şimdi de aynı şekilde, başlıklar "Alevi ile evlenilmez" şeklinde veriliyor, oysa Diyanetin yayınladığı fetvanın içinde, bu anlamın çıkacağı bir ibare geçmiyor. Diyelim ki "Alevilerle evlenilir mi?" sorusuna direk "evet" cevabı vermek yerine, cevabı uzatarak "Alevi ile evlenilmez" demeye getiriyor; ama diğer yandan, o uzun cevaptan "Evet Alevi ile evlenilir" cevabı da çıkıyor. Bir olaydan, toplumu barıştıracak bir anlam da çıkarmak mümkün iken, ayrıştıracak anlamlar çıkararak başlıklar atmanın amacı nedir? Anadolu ve Ortadoğu'daki bin yıllık Sünni iktidar ile Şia arasındaki rekabet ve genellikle Şia’nın yaşadığı yenilgi, baskılar, katliamlar, ötekileştirmeler, tekfir edilmeler, inkâr edilmeler, aklı ve vicdanı olan herkes için bir gerçektir. Ama toplumun duygularının en hassas olduğu bir zamanda, bir şeylerden zorlama anlamlar çıkararak, tahrik edici ve ayrıştırıcı bir dil kullanmak ve bunu bir alışkanlık haline getirmek, bir kirlenmedir. Kir ise siyaha da beyaza da bulaşır, renk ayırt etmez. Özellikle onurlu bir mücadele verme sorumluluğu olan muhalif medyanın da bu kirden tüm gücüyle kaçınması gerektiğini düşünüyorum…” diyordu Eyüp Ömer Bal.
Elbette gazeteci olmanın sorumluluğu diğer mesleklerden bir adım daha öndedir. Toplumu yönlendirenler, doğru haber yapma sorumluluğunu en üst seviyede taşımalı ve bu uğurda çaba göstermelidir. Çünkü biz istersek sizleri manipüle edebilir, siyahı beyaz, beyazı siyah olarak sunabiliriz. Bu nedenle bizim işimiz daha zor ve daha büyük dikkat istiyor. Okuyucunun algıları ile istediğimiz gibi oynamak gibi bir korkunç silahın sahipleri olarak elbette sizlere doğru haber vermek, sizleri doğru bilgilerle bilgilendirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Eyüp Ömer Bal algı ile oynayanlara lisanı nezaket ile isyan ediyor. Bende diyorum ki: Bir takım insanlar var. Sevince gözleri kör olmuş. Öyle sevmişler ki asla gözleri sevdiklerinin hatalarını görmüyor. Sevdikleri insanlar ya da partiler, kurumlar, kuruluşlar artık adı her ise ne yapsalar doğru geliyor onlara. Bir takım insan daha var bu güzel yurdumda. Nefretten gözleri dönmüş. Öyle nefret ediyorlar ki nefretten sevmediklerinin iyi yanlarını görmüyorlar. Bir takım insanlar da var orta yolu bulabilmiş bunca kire, pasa rağmen. Onlar hakkı üstün tutmaya gayret ediyor ve adaletle bakmaya çalışıyorlar bütün olaylara. Adalet mülkün temelidir ya hani. Temelden sarsılıyor bu yüzden bizim ülkemiz. Seven de kör nefret eden de kör. Açın gözlerinizi ve bakın etrafınızdaki kan gölüne. Asıl müsebbibi sizsiniz bu kan gölünün. Asıl sebebi siz. Bırakın körü körüne nefreti ya da körü körüne bağlanmayı birilerine. Sevmekte de adaleti emreder Allah nefrette de.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Recep Aydın
Medyanın gücü
Eyüp Ömer Bal. Güneydoğuda bir şehirde İngilizce öğretmeni ama ben onu daha çok müzisyenliğiyle tanıyorum. Sağ olsun arada bir ziyaretime gelir. Evimi, yüreğimi, enstrümanlarımı, şehrimi onurlandırır. Zaman zaman beste çalışmalarını dinletir ve benim fikirlerimi sorar nezaketen. Arada bir de telefonla konuşuruz. Ağabeyi Kadir Bal ve babası Ali ağabey ile de hukukumuz iyidir. İslami kaygılarını sokaklardan beslenerek kurgulayan iyi kardeşlerim bunlar. Aktivistler aynı zamanda.
“Muhalif medyanın norm olarak yanındayım, ama form olarak karşısındayım. Muhalefet, demokratik bir yaşamın olmazsa olmazlarındandır. Ama daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, günümüzde muhalif medya, yandaş medya kadar kirden rahatsız olmuyor. Muhalif medya ısrarla ve ısrarla, insanları bilgi ve fikirle donatmak yerine, onları, çarpıtılmış veya tamamen doğru olmayan bilgilerle dolduruyor.
Bunun en bariz örneğini, geçtiğimiz ay uzun süre gündemden düşmeyen tecavüz yasası konusundaki tutumuyla gördük. Hiç kimse, satır aralarında ne denmek isteniyor, ayrıntılarda ne anlatılıyor, hangi şartlara göre, kimler için geçerli, resmiyette amaçlanan ne, olası sonuçlar ne gibi ilmî bir dille yazı yazmadı.
Adeta topluma "Siz düşünmeyin biz düşündük sonuç olarak iktidar tecavüzcüyü koruyor çıktı işte siz iktidara karşı olun yeter bize o lazım" dendi.
Şimdi de aynı şekilde, başlıklar "Alevi ile evlenilmez" şeklinde veriliyor, oysa Diyanetin yayınladığı fetvanın içinde, bu anlamın çıkacağı bir ibare geçmiyor. Diyelim ki "Alevilerle evlenilir mi?" sorusuna direk "evet" cevabı vermek yerine, cevabı uzatarak "Alevi ile evlenilmez" demeye getiriyor; ama diğer yandan, o uzun cevaptan "Evet Alevi ile evlenilir" cevabı da çıkıyor.
Bir olaydan, toplumu barıştıracak bir anlam da çıkarmak mümkün iken, ayrıştıracak anlamlar çıkararak başlıklar atmanın amacı nedir?
Anadolu ve Ortadoğu'daki bin yıllık Sünni iktidar ile Şia arasındaki rekabet ve genellikle Şia’nın yaşadığı yenilgi, baskılar, katliamlar, ötekileştirmeler, tekfir edilmeler, inkâr edilmeler, aklı ve vicdanı olan herkes için bir gerçektir.
Ama toplumun duygularının en hassas olduğu bir zamanda, bir şeylerden zorlama anlamlar çıkararak, tahrik edici ve ayrıştırıcı bir dil kullanmak ve bunu bir alışkanlık haline getirmek, bir kirlenmedir. Kir ise siyaha da beyaza da bulaşır, renk ayırt etmez. Özellikle onurlu bir mücadele verme sorumluluğu olan muhalif medyanın da bu kirden tüm gücüyle kaçınması gerektiğini düşünüyorum…” diyordu Eyüp Ömer Bal.
Elbette gazeteci olmanın sorumluluğu diğer mesleklerden bir adım daha öndedir. Toplumu yönlendirenler, doğru haber yapma sorumluluğunu en üst seviyede taşımalı ve bu uğurda çaba göstermelidir. Çünkü biz istersek sizleri manipüle edebilir, siyahı beyaz, beyazı siyah olarak sunabiliriz. Bu nedenle bizim işimiz daha zor ve daha büyük dikkat istiyor. Okuyucunun algıları ile istediğimiz gibi oynamak gibi bir korkunç silahın sahipleri olarak elbette sizlere doğru haber vermek, sizleri doğru bilgilerle bilgilendirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Eyüp Ömer Bal algı ile oynayanlara lisanı nezaket ile isyan ediyor. Bende diyorum ki: Bir takım insanlar var. Sevince gözleri kör olmuş. Öyle sevmişler ki asla gözleri sevdiklerinin hatalarını görmüyor. Sevdikleri insanlar ya da partiler, kurumlar, kuruluşlar artık adı her ise ne yapsalar doğru geliyor onlara. Bir takım insan daha var bu güzel yurdumda. Nefretten gözleri dönmüş. Öyle nefret ediyorlar ki nefretten sevmediklerinin iyi yanlarını görmüyorlar. Bir takım insanlar da var orta yolu bulabilmiş bunca kire, pasa rağmen. Onlar hakkı üstün tutmaya gayret ediyor ve adaletle bakmaya çalışıyorlar bütün olaylara. Adalet mülkün temelidir ya hani. Temelden sarsılıyor bu yüzden bizim ülkemiz. Seven de kör nefret eden de kör. Açın gözlerinizi ve bakın etrafınızdaki kan gölüne. Asıl müsebbibi sizsiniz bu kan gölünün. Asıl sebebi siz. Bırakın körü körüne nefreti ya da körü körüne bağlanmayı birilerine. Sevmekte de adaleti emreder Allah nefrette de.