Sosyal paylaşım ağlarının doğru bir biçimde kullanılması, aslında bizlere fayda sağlayacaktır. Ben kalplere sevinç bırakanlar inisiyatifi diye bir grupla birlikte yıllarca çalıştım ve birçok kardeşimize maden ve manen faydamız oldu. Facebook’tan bir kardeşim özelime yazdı bende bunu duvarımda paylaştım. Ve ona gazetede köşemde de paylaşacağımı söyledim. Şimdi siz değerli okurlarımdan da bu konuda hassasiyet göstermenizi rica ediyorum.
“Yeğenim Onur Yılmaz’ın eşi için ilik nakli gerekmektedir. İlik bağışında bulunacak dostlar, arkadaşlar bulundukları ilde Türk Kızılay’ına gidip örnek verebilirler. Kimlikleriyle gidip, Türk Kök’e ilik nakli için bağışta bulunacağız denmesi gerekiyor. Başka bir işlem yok. Sadece 2 tüp kan verilecek.
Ankara’daki bağışta bulunacak dostlar akrabalar için Ankara Dikimevi’ndeki Türk Kızılay’ına bağışta bulunmaları gerekmektedir.
Sadece yeğenim için değil ilik nakil bekleyen tüm ihtiyaç sahipleri için duyarlı olalım.
Allah razı olsun tüm kardeşlerimizden, duyarlı vatan evlatlarından. Listemde olan bütün arkadaşlarımın paylaşmalarını rica ediyorum.”
Haydin ey nas!
İnsanlık adına haydin…
**
Halk Bankasından bir müdür bey ile sohbet ettik az önce ve harika bir söz söyledi bana. “Bir ülkenin gelişim seviyesini öğrenmek istiyorsanız o ülkede halkın nasıl yaşadığına değil nasıl öldüğüne bakın” dedi. Güzel bir söz ve ilk olarak aklıma Urfalı meşhur gazelhanımız rahmetli Kazancı Bedii geldi. Bana göre dünya devi olan bu müstesna şahsiyet bir gece sobadan sızan karbon monoksit gazından zehirlenerek hayata veda etti. Şimdi düşünüyorum ve İbrahim Tatlıses’in sahip olduğu servet aklıma geliyor. Saçının her teli yüzlerce İbrahim Tatlıses yapar bana göre ama işte ülkemin o en son gazelhanı Kazancı Bedii böyle acı bir ölümle yüreğimizi burktu. Ben yıllarca müzikle ilgilendiğim için aklıma ilk olarak Kazancı Bedii geldi ama bir Muhsin Yazıcıoğlu suikastı de buna bir örnek teşkil edecek kadar enteresandır. Ya da bir Adnan Kahveci. Ya da vs. vs. siz kafanızda bir sürü örnek bulabilirsiniz eminim. Bugün Halk Bankası müdürü ile yaptığımız üç beş dakikalık sohbetten öğrendiğim bu güzel sözü sizlerle paylaşmak istedim.
**
Güzel bir hikâye ile devam edelim. Hz Ali ile ilgili güzel bir ibretlik olay bu. Hz Ali’nin deve hikayesi
Hz. Fatıma;
- Ya Ali' Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek yok.. Gidip yiyecek bir şeyler alsana" der. Hz. Ali'nin sadece altı dirhemi vardır. Yiyecek almak için evden çıkar ve giderken yolda kavga eden iki insan görür.
Hz Ali:
"Niçin kavga ediyorsunuz?
Şu âlemde Allah'ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?" diye sorar.
Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini, söyler.
Hz Ali cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir.
Evine geldiğinde eli boştur, 'Cennet kadınlarının seyyidesi',
- Ya Ali, hiç mi bir şey almadın?" diye sorunca,
- Ama ara düzelttim ya Fatma" der.
Hz Fatma'nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir.
Memnundur kocasının bu güzel hareketinden.
Daha sonra Hasan'la Hüseyin ağlamaya başlarlar, 'açız' diye.
Bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar.
Yolda bir adama rastlar. Elinde besili bir deve;
- Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım."
- Param yok" der Hz Ali.
- Olsun" der adam.
- Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum.150 dirhem bu deve. Al sonra ödersin."
Alır Hz Ali o deveyi.
Yolda giderken başka adama rastlar.
- Ya Ali" der, "ne güzel bir deve bu. Ben bunu 300'e alayım ne olursun reddetme beni."
Hz Ali:
- Ama ben bunu 150'ye aldım" der.
- Olsun, ben çok beğendim bunu" ve deveyi satar.
Hz Ali mutlu bir şekilde gider yiyecekleri alır eve döner.
Sonra Peygamber'in huzuruna çıkar.
Efendimiz(s.a.v.) güler, "gel" der, "ya Ali şu deve hikâyesini anlat".
Anlatınca da der ki:
- Sen ki ara düzelttin.
Allah Cebrail'i ile sana deveyi sattı. İsrafil'i ile de satın aldı.
Her kim ki ara yapar, birleştirir, düzeltir, ikilikten insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali."
Eh işte bizde insanların aralarını düzeltenlerden olalım inşallah.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Recep Aydın
Haydin ey nas!
“Yeğenim Onur Yılmaz’ın eşi için ilik nakli gerekmektedir. İlik bağışında bulunacak dostlar, arkadaşlar bulundukları ilde Türk Kızılay’ına gidip örnek verebilirler. Kimlikleriyle gidip, Türk Kök’e ilik nakli için bağışta bulunacağız denmesi gerekiyor. Başka bir işlem yok. Sadece 2 tüp kan verilecek.
Ankara’daki bağışta bulunacak dostlar akrabalar için Ankara Dikimevi’ndeki Türk Kızılay’ına bağışta bulunmaları gerekmektedir.
Sadece yeğenim için değil ilik nakil bekleyen tüm ihtiyaç sahipleri için duyarlı olalım.
Allah razı olsun tüm kardeşlerimizden, duyarlı vatan evlatlarından. Listemde olan bütün arkadaşlarımın paylaşmalarını rica ediyorum.”
Haydin ey nas!
İnsanlık adına haydin…
**
Halk Bankasından bir müdür bey ile sohbet ettik az önce ve harika bir söz söyledi bana. “Bir ülkenin gelişim seviyesini öğrenmek istiyorsanız o ülkede halkın nasıl yaşadığına değil nasıl öldüğüne bakın” dedi. Güzel bir söz ve ilk olarak aklıma Urfalı meşhur gazelhanımız rahmetli Kazancı Bedii geldi. Bana göre dünya devi olan bu müstesna şahsiyet bir gece sobadan sızan karbon monoksit gazından zehirlenerek hayata veda etti. Şimdi düşünüyorum ve İbrahim Tatlıses’in sahip olduğu servet aklıma geliyor. Saçının her teli yüzlerce İbrahim Tatlıses yapar bana göre ama işte ülkemin o en son gazelhanı Kazancı Bedii böyle acı bir ölümle yüreğimizi burktu. Ben yıllarca müzikle ilgilendiğim için aklıma ilk olarak Kazancı Bedii geldi ama bir Muhsin Yazıcıoğlu suikastı de buna bir örnek teşkil edecek kadar enteresandır. Ya da bir Adnan Kahveci. Ya da vs. vs. siz kafanızda bir sürü örnek bulabilirsiniz eminim. Bugün Halk Bankası müdürü ile yaptığımız üç beş dakikalık sohbetten öğrendiğim bu güzel sözü sizlerle paylaşmak istedim.
**
Güzel bir hikâye ile devam edelim. Hz Ali ile ilgili güzel bir ibretlik olay bu. Hz Ali’nin deve hikayesi
Hz. Fatıma;
- Ya Ali' Hasan, Hüseyin aç, evde yiyecek yok.. Gidip yiyecek bir şeyler alsana" der. Hz. Ali'nin sadece altı dirhemi vardır. Yiyecek almak için evden çıkar ve giderken yolda kavga eden iki insan görür.
Hz Ali:
"Niçin kavga ediyorsunuz?
Şu âlemde Allah'ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz?" diye sorar.
Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu, vermediğini, söyler.
Hz Ali cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verir.
Evine geldiğinde eli boştur, 'Cennet kadınlarının seyyidesi',
- Ya Ali, hiç mi bir şey almadın?" diye sorunca,
- Ama ara düzelttim ya Fatma" der.
Hz Fatma'nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir.
Memnundur kocasının bu güzel hareketinden.
Daha sonra Hasan'la Hüseyin ağlamaya başlarlar, 'açız' diye.
Bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkar.
Yolda bir adama rastlar. Elinde besili bir deve;
- Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım."
- Param yok" der Hz Ali.
- Olsun" der adam.
- Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum.150 dirhem bu deve. Al sonra ödersin."
Alır Hz Ali o deveyi.
Yolda giderken başka adama rastlar.
- Ya Ali" der, "ne güzel bir deve bu. Ben bunu 300'e alayım ne olursun reddetme beni."
Hz Ali:
- Ama ben bunu 150'ye aldım" der.
- Olsun, ben çok beğendim bunu" ve deveyi satar.
Hz Ali mutlu bir şekilde gider yiyecekleri alır eve döner.
Sonra Peygamber'in huzuruna çıkar.
Efendimiz(s.a.v.) güler, "gel" der, "ya Ali şu deve hikâyesini anlat".
Anlatınca da der ki:
- Sen ki ara düzelttin.
Allah Cebrail'i ile sana deveyi sattı. İsrafil'i ile de satın aldı.
Her kim ki ara yapar, birleştirir, düzeltir, ikilikten insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali."
Eh işte bizde insanların aralarını düzeltenlerden olalım inşallah.