Eskiden “Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bu ülkede” diye bir beylik cümle ile bahsederdik dini yapısından bahsederken ülkemizin. Sonra canım ülkemde bu sayı gitgide aşağılara düştü. Şimdilerde akademisyenler tarafından dillendirilen “Çocuklarımız, gençlerimiz, deizmin ve ateizmin kucağında” tezi oldukça düşündürücü.
Bu işin erbabının bir yandan “Biz nerede yanlış yaptık?” diye kendilerine sormaları, bir yandan da kendilerini sadece bilgi değil ahlak, ahkâm ve yaşayış açısından da sığaya çekmeleri, kaybettiklerini düşündükleri bu gençleri “Nasıl yaparız da kazanırız?” diye kafa patlatmaları gerekmez mi?
Ben şimdi bu konuda yazı yazsam bana “Sen işine bak gazetecesin, din senin neyine” demezler mi? ben de onlara “Madem siz bu kadar iyisiniz de gençlerin bu hali nedir?” diye çemkirmez miyim?
Ey İlahiyatçılar, ey müftüler, ey bu ülkenin bütçeden neredeyse en büyük payı alan resmi din kurumu Diyanet İşler Başkanlığı…
Bu din sizin babanızın malı mı? Babanızın malı ise, lütfen babanızın malına sahip çıktığınız kadar dine de sahip çıkın. Yok, eğer babanızın malı değilse, bırakın din tekelciliğini, bu işi gerçekten hakkıyla yapacak insanlar gereken düzenlemeleri yapsınlar ve milleti İslam konusunda aydınlatsınlar.
Televizyonlarda saatlerce insanlara din anlatan sözüm ona akademisyenler ceplerini doldurmak adına yalan yanlış bilgilerle insanların beyinlerini işgal ederken, elbette ki deizm ve ateizm artacaktır. Anlattığınız o yalan yanlış din kimseyi mutlu etmediği gibi, tam tersine dinden soğutuyor. “Din ile bilim çelişmez” diyorsunuz ama bilimsel bir din anlatmaktan çok uzakta, tamamen mitolojik hikâyelerin dine devşirilmesi sonucunda oluşturduğunuz bir sözde dini anlatıyorsunuz. Dolayısıyla millet sayenizde dinden soğuyor. Haa bu arada gerçekten hiçbir ücret beklemeden Allah’ın dini olan İslam’ı anlatanları da yalan yanlış ifadelerle öteliyor, hatta tabiri caizse “aforoz” edip dinden çıkartıyorsunuz. Hoş, zaten sizinle aynı dinden olmaktansa millet ateist ya da deist olmayı tercih ediyor.
Ey gençliğin müsebbibi din tüccarları, ey bezirgânlar, ey simsarlar…
Şimdi yalandan timsah gözyaşları ile kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz? Üzerinden milyonlarca dolar kazandığınız peygamberin fakirliğini gözyaşları içersinde anlatırken, içten içe kazanacağınız paraları düşünmüyor musunuz? Aslında sizin din gibi bir derdiniz yok, cebinizi doldurmak gibi bir derdiniz var değil mi? din bu halkın en zayıf tarafı olduğu için oradan vuruyorsunuz değil mi? Hadi milletten korkmuyor, utanmıyor ve çekinmiyorsunuz, Allah’tan hiç korkmuyor musunuz ey sözde ilahiyatçılar, ey müftüler, ey diyanet işleri, ey sahtekâr hocalar? Allah size bunun hesabını sormaz mı sanıyorsunuz?
Din gününde Allah sizi boynunuzdan yakalamaz mı ey Müslüman kılıklı gâvurlar?
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Recep Aydın
Gâvur muyuz, Müslüman mı?
Bu işin erbabının bir yandan “Biz nerede yanlış yaptık?” diye kendilerine sormaları, bir yandan da kendilerini sadece bilgi değil ahlak, ahkâm ve yaşayış açısından da sığaya çekmeleri, kaybettiklerini düşündükleri bu gençleri “Nasıl yaparız da kazanırız?” diye kafa patlatmaları gerekmez mi?
Ben şimdi bu konuda yazı yazsam bana “Sen işine bak gazetecesin, din senin neyine” demezler mi? ben de onlara “Madem siz bu kadar iyisiniz de gençlerin bu hali nedir?” diye çemkirmez miyim?
Ey İlahiyatçılar, ey müftüler, ey bu ülkenin bütçeden neredeyse en büyük payı alan resmi din kurumu Diyanet İşler Başkanlığı…
Bu din sizin babanızın malı mı? Babanızın malı ise, lütfen babanızın malına sahip çıktığınız kadar dine de sahip çıkın. Yok, eğer babanızın malı değilse, bırakın din tekelciliğini, bu işi gerçekten hakkıyla yapacak insanlar gereken düzenlemeleri yapsınlar ve milleti İslam konusunda aydınlatsınlar.
Televizyonlarda saatlerce insanlara din anlatan sözüm ona akademisyenler ceplerini doldurmak adına yalan yanlış bilgilerle insanların beyinlerini işgal ederken, elbette ki deizm ve ateizm artacaktır. Anlattığınız o yalan yanlış din kimseyi mutlu etmediği gibi, tam tersine dinden soğutuyor. “Din ile bilim çelişmez” diyorsunuz ama bilimsel bir din anlatmaktan çok uzakta, tamamen mitolojik hikâyelerin dine devşirilmesi sonucunda oluşturduğunuz bir sözde dini anlatıyorsunuz. Dolayısıyla millet sayenizde dinden soğuyor. Haa bu arada gerçekten hiçbir ücret beklemeden Allah’ın dini olan İslam’ı anlatanları da yalan yanlış ifadelerle öteliyor, hatta tabiri caizse “aforoz” edip dinden çıkartıyorsunuz. Hoş, zaten sizinle aynı dinden olmaktansa millet ateist ya da deist olmayı tercih ediyor.
Ey gençliğin müsebbibi din tüccarları, ey bezirgânlar, ey simsarlar…
Şimdi yalandan timsah gözyaşları ile kimi kandırdığınızı sanıyorsunuz? Üzerinden milyonlarca dolar kazandığınız peygamberin fakirliğini gözyaşları içersinde anlatırken, içten içe kazanacağınız paraları düşünmüyor musunuz? Aslında sizin din gibi bir derdiniz yok, cebinizi doldurmak gibi bir derdiniz var değil mi? din bu halkın en zayıf tarafı olduğu için oradan vuruyorsunuz değil mi? Hadi milletten korkmuyor, utanmıyor ve çekinmiyorsunuz, Allah’tan hiç korkmuyor musunuz ey sözde ilahiyatçılar, ey müftüler, ey diyanet işleri, ey sahtekâr hocalar? Allah size bunun hesabını sormaz mı sanıyorsunuz?
Din gününde Allah sizi boynunuzdan yakalamaz mı ey Müslüman kılıklı gâvurlar?