Sabahları küçük oğlumu okula yolluyorum. Yavrucak beş kat merdivenden inip okula gidiyor. Sabahın soğuğunda sırtında neredeyse kendisinden ağır bir çanta ile. İster istemez düşünüyorum okulsuz bir toplum olsa nasıl olur diye. Ciddi ciddi düşündüm yani. Üzerine kafa yordum bildiğiniz zaten yorgun kafam ama olsun. Mesela şöyle olsa; çocuklar diyelim ki yedi yaşına da sekiz yaşına geldiklerinde okuma yazma ve dört işlemi öğrenseler sadece. Bunu kendi evlerinde de yapabilirle tabi. Okula gitmeden. Sonra ne olmak istedikleri sorulsa çocuklara. Ve ona göre bir yönlendirme yapılsa diye düşünüyorum. Oğlumla birlikte düşünüyoruz yani. Ya da okul olsa ama ev ödevi olmasa veya ödev olsa ama az olsa.
Anladınız değil mi çocukların derdini? Kendilerine vakit ayırmak istiyorlar. Sabah gidiyorlar okula ve saat üçe kadar okulda olmak zorundalar. Gerçi artık tekli sisteme geçecekler ama yine de zavallı çocuklara acıyorum ben. Öğretim hayatım boyunca hiç öğlenci olamadım ben. Hep sabahçı idim yani. Hoş hayatın geneline bakınca iyi olmuş diyorum ama yine de çocukken zor olduğunu kabul ediyorum.
Ve cidden bana kalsa eğitim sistemini kökten değiştiririm. Finlandiya mesela. Ya da ne bileyim yeni bir model geliştiririm belki ve kesin cennete giderim milyonlarca çocuğun duasını alırım. Çocuklarımız gerçekten ziyan oluyorlar ve hayat onları bizlerden çok daha çabucak harcayıveriyor. Eğitim ve öğretim dedikleri sistemin çarklarına teslim ettiğimiz çocuklarımız sistemin istediği gibi ama bizim istemediğimiz çocuklar olarak karşımıza çıkıyorlar. Mutsuz ve aslında başarısız bir gelecek yetiştiriyoruz kendi ellerimizle. Geleceğimize yazık ediyoruz kısacası.
Branş eğitimine bir an önce geçilmeli. Yönlendirmeli eğitim dedikleri şey yani. Çocuk üçüncü ya da dördüncü sınıfta iken hangi alanda kabiliyeti olduğu ortaya çıkar illaki. Ve o kabiliyetine göre yönlendirilerek eğitilirse hem sevdiği alanda bir eğitim almanın mutluluğunu yaşar hem de gelecekte başarılı olur.Böylece geleceği dair çocuklarımız üzerinden kaygılanmayız bizde. Adam futbolcu olacaksa ona trigonometri dersi vermenin nasıl bir mantığı olduğunu çözebilmiş değilim. Ya da ressam olacaksa eğer ona futbol eğitimi vermemek lazım diye düşünüyorum. Oynamasın demiyorum ama beden eğitimi dersinden kalmasın bu çocuk diyorum. işte böyle şeyleri ben değil milli eğitimin düşünmesi lazım. Ben babayım bakan değil. Ben sadece çocuklarıma bakarım. Mükellefiyetim bu kadardır. Ama işin öteki kısmı bu işin ehli tarafından düşünülüp, çözümler üretilmelidir.
**
Bir mesaj geldi telefonuma, köşeyi yazarken. Emniyet müdürlüğünden. Malum mesaj. Sizi telefonla arayıp kendilerini savcı, hâkim, polis olarak tanıtan diye başlayan malum mesaj. Emniyet binlerce kişiye böyle yüz binlerce mesaj atıyor ama biz hâlâ bu şekilde dolandırılmış insanların haberleri yapıyoruz. Demek ki eğitim sistemimizin yanı sıra insanlarımızda da bir algı eksikliği var. Yoksa adamlar yırtınıyorlar tabiri caizse, dikkat edin dikkat edin diye. Bize ne oldu bilmiyorum. Ama artık dur demenin zamanıdır diye düşünüyorum. Hep birlikte el ele verip bir hamle başlatabiliriz diye düşünüyorum. Daha sağlıklı düşünen ve daha sağlıklı yaşayan bir toplum olmanın yollarını hep birlikte arayıp bulmamız lazım. Kimiz biz? Gen haritamız nasıldır? Ve kim olmamız gerekir aslında? Nereden gelip nereye gidiyoruz? Ne olacak bizim halimiz böyle? Övünerek anlattığımız Türklük nedir? Biz gerçekten övünülecek bir toplum muyuz? Öyle ise neyimizle övünüyoruz? Neleri değiştirmemiz gerekir? Neleri aynen muhafaza edip, alışkanlıklarımıza devam etmemiz gerekir? Ben sadece düşünüyorum şimdilik. Bir gün elbette kendi sorularıma cevaplar bulurum inşallah. O zaman sizlerle paylaşırım seve seve. Sizinde fikirlerinize açığım sonuna kadar.benimle paylaşmak istediğiniz konuları da bana yazabilirsiniz elbette.Mail adresimizden bize ulaşabilirsiniz sizin sesiniz olmaya devam edeceğiz nefesimiz yettiği müddetçe.Mail adresimiz: yoremhaber@gmail.com. İyi günlerde buluşmak dileğiyle.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Recep Aydın
Eğitim…
Anladınız değil mi çocukların derdini? Kendilerine vakit ayırmak istiyorlar. Sabah gidiyorlar okula ve saat üçe kadar okulda olmak zorundalar. Gerçi artık tekli sisteme geçecekler ama yine de zavallı çocuklara acıyorum ben. Öğretim hayatım boyunca hiç öğlenci olamadım ben. Hep sabahçı idim yani. Hoş hayatın geneline bakınca iyi olmuş diyorum ama yine de çocukken zor olduğunu kabul ediyorum.
Ve cidden bana kalsa eğitim sistemini kökten değiştiririm. Finlandiya mesela. Ya da ne bileyim yeni bir model geliştiririm belki ve kesin cennete giderim milyonlarca çocuğun duasını alırım. Çocuklarımız gerçekten ziyan oluyorlar ve hayat onları bizlerden çok daha çabucak harcayıveriyor. Eğitim ve öğretim dedikleri sistemin çarklarına teslim ettiğimiz çocuklarımız sistemin istediği gibi ama bizim istemediğimiz çocuklar olarak karşımıza çıkıyorlar. Mutsuz ve aslında başarısız bir gelecek yetiştiriyoruz kendi ellerimizle. Geleceğimize yazık ediyoruz kısacası.
Branş eğitimine bir an önce geçilmeli. Yönlendirmeli eğitim dedikleri şey yani. Çocuk üçüncü ya da dördüncü sınıfta iken hangi alanda kabiliyeti olduğu ortaya çıkar illaki. Ve o kabiliyetine göre yönlendirilerek eğitilirse hem sevdiği alanda bir eğitim almanın mutluluğunu yaşar hem de gelecekte başarılı olur.Böylece geleceği dair çocuklarımız üzerinden kaygılanmayız bizde. Adam futbolcu olacaksa ona trigonometri dersi vermenin nasıl bir mantığı olduğunu çözebilmiş değilim. Ya da ressam olacaksa eğer ona futbol eğitimi vermemek lazım diye düşünüyorum. Oynamasın demiyorum ama beden eğitimi dersinden kalmasın bu çocuk diyorum. işte böyle şeyleri ben değil milli eğitimin düşünmesi lazım. Ben babayım bakan değil. Ben sadece çocuklarıma bakarım. Mükellefiyetim bu kadardır. Ama işin öteki kısmı bu işin ehli tarafından düşünülüp, çözümler üretilmelidir.
**
Bir mesaj geldi telefonuma, köşeyi yazarken. Emniyet müdürlüğünden. Malum mesaj. Sizi telefonla arayıp kendilerini savcı, hâkim, polis olarak tanıtan diye başlayan malum mesaj. Emniyet binlerce kişiye böyle yüz binlerce mesaj atıyor ama biz hâlâ bu şekilde dolandırılmış insanların haberleri yapıyoruz. Demek ki eğitim sistemimizin yanı sıra insanlarımızda da bir algı eksikliği var. Yoksa adamlar yırtınıyorlar tabiri caizse, dikkat edin dikkat edin diye. Bize ne oldu bilmiyorum. Ama artık dur demenin zamanıdır diye düşünüyorum. Hep birlikte el ele verip bir hamle başlatabiliriz diye düşünüyorum. Daha sağlıklı düşünen ve daha sağlıklı yaşayan bir toplum olmanın yollarını hep birlikte arayıp bulmamız lazım. Kimiz biz? Gen haritamız nasıldır? Ve kim olmamız gerekir aslında? Nereden gelip nereye gidiyoruz? Ne olacak bizim halimiz böyle? Övünerek anlattığımız Türklük nedir? Biz gerçekten övünülecek bir toplum muyuz? Öyle ise neyimizle övünüyoruz? Neleri değiştirmemiz gerekir? Neleri aynen muhafaza edip, alışkanlıklarımıza devam etmemiz gerekir? Ben sadece düşünüyorum şimdilik. Bir gün elbette kendi sorularıma cevaplar bulurum inşallah. O zaman sizlerle paylaşırım seve seve. Sizinde fikirlerinize açığım sonuna kadar.benimle paylaşmak istediğiniz konuları da bana yazabilirsiniz elbette.Mail adresimizden bize ulaşabilirsiniz sizin sesiniz olmaya devam edeceğiz nefesimiz yettiği müddetçe.Mail adresimiz: yoremhaber@gmail.com. İyi günlerde buluşmak dileğiyle.