SON DAKİKA
Hava Durumu

Bende kıssacı oldum (2) dünden devam

Yazının Giriş Tarihi: 31.12.2018 21:09
İslam’dan önce ben ve bugün halife olan Hz. Ömer, İran taraflarına ticaret için gittik. 
Yanımıza 200 deve almıştık. 
İran’a vardık. 
Orada cirit oynayan gençleri seyrederken, birileri zorla elimizdeki develere el koydular. Çok kalabalık bir çete grubuydu, bir şey yapamadık. Elimizde para da kalmamıştı. Üzgün bir şekilde, geceleyeceğimiz bir eski han bulduk.  Hanın sahibine de sıkıntımızı anlattık.  Adam iyi biriydi.  Bize yardım etti.  Sonra da;” gidip krala durumunuzu anlatın, o adil bir adamdır, mutlaka size yardım eder,”dedi.
Biz de sabahleyin kralın huzuruna çıkıp durumu anlattık. Şikâyetimizi bir mütercim krala tercüme etti. 
Kral Nuşirevan dikkatle dinledikten sonra her birimize birer kese altın verdi ve olayı inceleteceğini söyledi. Bize de,”memleketinize dönün” dedi. Biz tekrar Han’a döndük.  Ama doğrusu sonuçtan çok da memnun olmamıştık.
Hancı sonucu öğrenince son derece üzüldü ve “burada bir hata var” dedi.  “Gelin beraberce gidelim, ben size tercümanlık yapayım” teklifinde bulundu.  Biz de gittik. Huzura çıktık. Hancı durumu Nuşirevan’a anlattı.
 Develerimize el koyan kişilerin kıyafetini, halini, olayın geçtiği yeri anlattı.  Dikkat ettik, Nuşirevan’ın yüzü sapsarı kesildi. Bir gün önceki mütercimi çağırttı.  Ona sorular sordu.  Sonra ayağa kalktı, her birimize 2 şer kese altın verdi ”Akşama kadar develeriniz gelecek, develeri alın ve sabahleyin burayı terk edin” dedi.  Ama giderken “biriniz doğu kapısından, diğeriniz de batı kapısından çıkın” talimatını verdi. Bizler de bir şey anlamadan huzurundan çıktık. Akşamleyin 200 devemiz kapıya geldi.  Durumu anlamak için hancıya sorduk.  “Neler oluyor”dedik.

Hancı şöyle dedi: ”Sizin develerinize el koyan kişi Nuşirevan’ın büyük oğlu ile veziridir. Bunlar bir çete kurmuşlar. Garibanların mallarına el koyuyorlar. Siz ilk gittiğinizde, mütercim bunu anlamış. Ama sizin sözlerinizi Nuşirevan’a yanlış tercüme etmiş. Böylece kralın oğlunu ve veziri korumuş. Ben sizinle gidip durumu anlatınca Nuşirevan bu oyunu anladı. Ama neden ayrı kapılardan gidin, dedi, ben de anlayamadım. Hele yarın olsun anlarız” dedi.
Hz. Sad, anlatmaya devam ediyor: 
Ertesi gün ben doğu kapısından çıktım. Kapının çıkışında iki kişinin darağacına asılı olduğunu gördüm.
Halk toplanmış seyrediyordu.
Sordum “Kim bunlar ve suçları ne,?”diye. 
Dediler ki ”Bunlardan biri Nuşirevan’ın büyük oğlu, diğeri de veziridir. Bunlar, buraya gelen iki Arap’ı soymuşlar. Ceza olarak Nuşirevan ikisini de asarak idam etmiştir.”
Nuşirevan kendi öz oğlunu idam etmişti.
Hz. Ömer’in çıktığı kapıda ise bizim şikayetlerimizi yanlış tercüme ederek, kralın oğlunu korumaya çalışan kişinin asılı olduğunu gördük.
 İşte Hz. Ömer senin eline verdiği deri parçasının üzerine “Bilesin ki, ben Nuşirevan’dan daha az adil değilim” sözüyle bana bunu hatırlatıyor.
Halkına zulmedersen seni darağacına çekerim diyor.
Senin gözyaşlarına bakmam, tıpkı Nuşirevan’ın öz oğlunun gözyaşına bakmadığı gibi. 
Şimdi anladın mı neden benim benzim sarardı?
Bu hadiseyi bire bir yaşayan Yahudi vatandaş, hem arsasını hibe etti ve hem de İslam’a girdi.

***
Çok anlamlı değil mi?
Devlet adamlarına, liderlere tercüman olmak, onlara karşı dürüst ve adil duruş göstermek ve doğru yönlendirirken zordur vesselam!..

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.