Filmi büyük ihtimalle izlediniz sizler de. Öğretmen olacakken hayat kadını olmaya iteklenen bir kadının öyküsünden yola çıkılıp yapılmış bir film. Türkiye’nin ve bütün dünyanın acı gerçeklerinden sadece biri. Aslında filmi hatırlamıyorum tamamen ama ismini hiç unutmadım. Çünkü etrafımızda binlerce Asiye var tanımadığımız. Hayatlarına dokunmadığımız, görmezden geldiğimiz, ya da görüp te umursamadığımız binlerce Asiye. Aslında belki de sadece içten bir merhaba ile kurtarıcısı olabileceğimiz yüzlercesi. En çok da okumak için evinden çıkan ama maddi yoklukların batağa sürüklediği evlatlarımız. Kötülüğün kol gezdiği hatta artık kötülükten sayılmadığı bir dünyada Asiye ismi bir simgedir elbette. Eğitim nasıl kurtulur, siyaset nasıl kurtulur, spor nasıl kurtulur, din nasıl kurtulur, ülkemiz ve dünyamız nasıl kurtulur gibi yüzlerce soru sorabiliriz…
Ama en önemlisi insanlık nasıl kurtulur düştüğü bu buhran çağından. Bu iyilikbilmezlik hastalığından, bu ahde vefasızlık mikrobundan. Çocuklarımız nasıl kurtulur? Önemli olan bu. Çünkü geleceğimizin kurtuluşu çocuklarımızın kurtuluşuna bağlıdır aslında. Çocuklarımız madde bağımlılığından, internet bağımlılığından, telefon ve televizyon bağımlılığından, teknoloji bağımlılığından nasıl kurtulur? Asıl mesele bu bence.
Cumhurbaşkanı gönüllere de dokunulacak bir belediyecilik anlayışından söz ederken bence bunu kast etti. Bir şehrin bütün binaları, yolları, caddeleri altından olsa bile içinde yaşayan insandır önemli olan. İnsanın yüreğine dokunmak gerek. İnsana yatırım yapmak gerek. Bu demektir ki belediyeler artık biraz daha önceliği insan olan projeler üretmek zorunda. Biraz daha insanı temel alan, biraz daha gönüller kazanmaya yönelik projeler geleceğe en güzel yatırım olacaktır.
Yenişehir insani değerlerine sıkı sıkıya bağlı, henüz büyük şehir modunda olmayan güzel bir ilçe. Neredeyse bütün nüfusu birbirini tanıyor hâlâ. Bence bu bütünlüğü bozmadan devam etmeli kentleşmeye. İnsani ilişkileri ön planda tutmayan aileler, mahalleler, şehirler, devletler yok olup gidiyor. Millet olabilme kavramı en çok insani hasletler üzerinden açıklanabiliyor zaten. Türkiye Cumhuriyeti Devleti içerisinde birçok etnik kökenden insanı barındırıyor.
Mars’a uydu yollayan ama zalim bir Amerikalı olmaktansa mazlumlara kucak açan ama teknolojide ABD’den geride olan bir Türk vatandaşı olmak kadar onur verici başka bir şey olamaz bence. Varsın biraz daha geride olalım teknolojide ama insanlıkta ileride olalım.
Allah’a şükür bu konuda iyiyiz. İlerideyiz. Çok ilerideyiz. İnşallah teknolojide de bilimde de fende de ileri bir seviyeye geliriz insanlığımızı kaybetmeden. Çünkü asıl bizi yaşatacak değerler insanlık kavramı içinde mevcut.