Ahmet Semih benim küçük oğlum. Küçük dediysem on bir yaşında ve imam hatip lisesi ortaokul birinci sınıfta okuyor. Tabii ki okulu sevmiyor. Bunun için bir sürü haklı nedeni var tabii. Birincisi okula gitmesi için erken kalkması gerekiyor. E çocuk zaten okuldan öğlenden sonra geliyor. Dersti televizyondu, maçtı derken yeteri kadar dinlenemiyor. İkincisi çocuk okumanın yararına inanmıyor ve bence bunda da haklı. Çünkü etrafta bir sürü üniversite mezunu, işsiz güçsüz, sadece okulu bitirmiş ama bitirdiği alanla ilgili bilgisi olmayan insanlar var. Sonra bir de çocuğun eğitim sistemi ile yine haklı olarak problemi var. Gerçi şimdiki Milli Eğitim Bakanı’nı beğeniyor ve hatta tanışmak bile istiyor ama şimdiye kadar sürekli değişen sisteme bozuluyor.
Sabahları onunla okul yolunda tadına doyulmaz sohbetler ediyoruz. Kahvaltıda sohbet muhabbet derken çoğu bir şeyler yemeden kalkıyoruz okula geç kalmayalım diye. Dün arkadaşları ile İslam ahlakı üzerine sohbet etmek istemiş ama pek fazla dinleyici bulamamış. Öğretmeni de “Sen fikirlerini yaz. Ben okursam belki arkadaşların beni dinlerler” demiş. Öğretmenini tebrik ederim. Belki de bu sayede bir yazar daha çıkar aileden.
Ahlak dersleri olurdu bizim öğrencilik zamanlarımızda. Sonra dün kültürü ve ahlak bilgisi oldu, sonra bilmiyorum ne oldu. Ama daha sonra olanı biliyorum, ahlaksız bir toplum oluverdik bize ne olduysa. Çocuklarımız, büyüklerimiz, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz kısaca hepimiz bozuluverdik.
Ama ahlak dersleri kitapla olmuyor ki. Kitaplarda yazanları hayatımıza geçirmedikçe bir anlamı olmuyor ki. İşte tam da bunun gibi Kur’an’ın muhatabı olan insan aslında onu sadece okuyup ( ve hatta hiç okumayıp evine bir süs gibi asarak) ama hayatında ayetlerine yer vermediği için bizim gibi yeni nesil bir Müslüman örneği oluşuverdi.
Kısaca ey aziz okuyucu bizden adam olmaz okumaz isek. Ama okuduğumuzu da hayata geçirmek gibi bir mecburiyetimiz var. Ahlaka gelince onu okumamıza gerek yok. O bizim genlerimizde var. Sadece nefsimizi değil de sağduyumuzun, yüreğimizin, vicdanımızın sesine uymamız gerekiyor.
Oğlum, oğullarımız nasıl bir gelecek planlayacak? Onlara nasıl katkı sunacağız? Onlara nasıl bir dünya bırakacağız? Bütün bunlar aslında bizim ahlaki yapımızla ilgili. En iyi öğreti örnek olmaktır derler. Bu nedenle çocuklarımıza örnek olmamız gerek. Çocuklarımız bizlerin etiketidir. Eğer çocukta kötü bir şey varsa onun temelinde büyük ihtimalle annesi veya babası vardır. Aile çok önemli. Tabii çevre de.
Aileler olarak bize düşen genetik kodlarımızı güzelce okuyup ahlakımızı düzeltmektir ki çocuklarımız bizi saygıyla ansın.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Recep Aydın
Ahlak dersi…
Sabahları onunla okul yolunda tadına doyulmaz sohbetler ediyoruz. Kahvaltıda sohbet muhabbet derken çoğu bir şeyler yemeden kalkıyoruz okula geç kalmayalım diye. Dün arkadaşları ile İslam ahlakı üzerine sohbet etmek istemiş ama pek fazla dinleyici bulamamış. Öğretmeni de “Sen fikirlerini yaz. Ben okursam belki arkadaşların beni dinlerler” demiş. Öğretmenini tebrik ederim. Belki de bu sayede bir yazar daha çıkar aileden.
Ahlak dersleri olurdu bizim öğrencilik zamanlarımızda. Sonra dün kültürü ve ahlak bilgisi oldu, sonra bilmiyorum ne oldu. Ama daha sonra olanı biliyorum, ahlaksız bir toplum oluverdik bize ne olduysa. Çocuklarımız, büyüklerimiz, öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz kısaca hepimiz bozuluverdik.
Ama ahlak dersleri kitapla olmuyor ki. Kitaplarda yazanları hayatımıza geçirmedikçe bir anlamı olmuyor ki. İşte tam da bunun gibi Kur’an’ın muhatabı olan insan aslında onu sadece okuyup ( ve hatta hiç okumayıp evine bir süs gibi asarak) ama hayatında ayetlerine yer vermediği için bizim gibi yeni nesil bir Müslüman örneği oluşuverdi.
Kısaca ey aziz okuyucu bizden adam olmaz okumaz isek. Ama okuduğumuzu da hayata geçirmek gibi bir mecburiyetimiz var. Ahlaka gelince onu okumamıza gerek yok. O bizim genlerimizde var. Sadece nefsimizi değil de sağduyumuzun, yüreğimizin, vicdanımızın sesine uymamız gerekiyor.
Oğlum, oğullarımız nasıl bir gelecek planlayacak? Onlara nasıl katkı sunacağız? Onlara nasıl bir dünya bırakacağız? Bütün bunlar aslında bizim ahlaki yapımızla ilgili. En iyi öğreti örnek olmaktır derler. Bu nedenle çocuklarımıza örnek olmamız gerek. Çocuklarımız bizlerin etiketidir. Eğer çocukta kötü bir şey varsa onun temelinde büyük ihtimalle annesi veya babası vardır. Aile çok önemli. Tabii çevre de.
Aileler olarak bize düşen genetik kodlarımızı güzelce okuyup ahlakımızı düzeltmektir ki çocuklarımız bizi saygıyla ansın.