28 Şubat 1997 günü postmodern bir darbe ile sarsıldı ülkemiz. Türk siyasi tarihinin karanlık sayfalarında yerini alan bu yüz karası darbenin üzerinden 22 yıl geçti. O günlerin güçlerine direnen vatan sevdalısı insanlara selam olsun. O günlerin acısını bizzat yaşayanlara selam olsun. “Ben halkına namlusunu çevirmiş bir tanka selam durmam, askerin yeri kışlasıdır” diyen ve sonra şehit edilen Muhsin Yazıcıoğlu’na rahmet olsun. O günlerde dik duran, direnen, savunan ve mazlumların yanında olan herkese selam olsun.
Ordunun içine yuvalanmış bir grup asker kıyafetli terörist darbeciler tarafından siyasetçiler nezdinde halka ikide birde balans ayarı çekiliyordu yine. Bir grup namert ellerindeki gücü kullanarak halkı ve halkın temsilcilerini sindirmeye çalışıyorlardı. O karanlık günleri yaşayanlar eminim o günlerin zifirini asla unutmayacaktır. Şerefli Türk Ordusu içindeki bu yapılanma en son 15 Temmuz’da fiziki olarak tamamen ortaya çıktı. Artık varlığını, hükmünü yitirmiş durumda olan bu yapılanma tavsiye sürecindedir.
Binlerce yıl süreceğini iddia ettikleri bu darbe süreci, çok şükür ki onların istediği gibi sürmedi. Evet, millet çok acılar çekti, çok ağır bedeller ödedi ama bir daha dönmemek üzere askeri darbeler devri kapandı çok şükür. Ve artık millet 15 Temmuz’da darbeci şerefsizlere gereken cevabı o kadar güzel verdi ki, artık bir daha hiçbir askerin darbeyi düşüneceğini bile mümkün görmüyorum.
Şimdi belki Cumhur İttifakı’nın ortaya attığı ve bazı yüreklerde tam karşılığını bulamamış, seçimlerin “BEKA SORUNU” olması kavramı daha bir anlam kazanacaktır. Ülkemizin artık darbelerle kaybedecek vakti yoktur. Ülkemiz her alanda gelişmeye harcamalıdır enerjisini.
12 Eylül 1980 darbesini de yaşamış biri olarak bu ülkenin gelirlerinin darbeciler tarafından nasıl iç edildiğini gayet iyi biliyorum. O zamanlar Hava Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın dünyanın en zengin generalleri arasında olduğunu okumuştum. Çok enteresan değil mi?
Şimdi demokrasiye inanmayan biri olarak bir kez daha açık seçik yazayım ki demokrasiye inanmıyorum diye darbeleri ve darbecileri onaylayamam. Bu açıkça şerefsizliktir. Halkın inancına kimse karışamaz, halkın kıyafetine kimse karışamaz, halkın yiyeceklerine kimse karışamaz. Haa biri iyilik adına halkı uyarabilir, ama bu baskıyla olmaz. Dayatmayla olmaz. Hiç kimse bu milletin enerjisini kullanarak elde ettiği gücü bu millete karşı kullanamaz ancak bu milletin iyiliği için kullanabilir. Yoksa artık bu millet gayet güzel sokağa dökülmesini ve karşı koymasını biliyor. Yani artık bu millet o eski millet değil.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Okan Recep Aydın
28 Şubat
Ordunun içine yuvalanmış bir grup asker kıyafetli terörist darbeciler tarafından siyasetçiler nezdinde halka ikide birde balans ayarı çekiliyordu yine. Bir grup namert ellerindeki gücü kullanarak halkı ve halkın temsilcilerini sindirmeye çalışıyorlardı. O karanlık günleri yaşayanlar eminim o günlerin zifirini asla unutmayacaktır. Şerefli Türk Ordusu içindeki bu yapılanma en son 15 Temmuz’da fiziki olarak tamamen ortaya çıktı. Artık varlığını, hükmünü yitirmiş durumda olan bu yapılanma tavsiye sürecindedir.
Binlerce yıl süreceğini iddia ettikleri bu darbe süreci, çok şükür ki onların istediği gibi sürmedi. Evet, millet çok acılar çekti, çok ağır bedeller ödedi ama bir daha dönmemek üzere askeri darbeler devri kapandı çok şükür. Ve artık millet 15 Temmuz’da darbeci şerefsizlere gereken cevabı o kadar güzel verdi ki, artık bir daha hiçbir askerin darbeyi düşüneceğini bile mümkün görmüyorum.
Şimdi belki Cumhur İttifakı’nın ortaya attığı ve bazı yüreklerde tam karşılığını bulamamış, seçimlerin “BEKA SORUNU” olması kavramı daha bir anlam kazanacaktır. Ülkemizin artık darbelerle kaybedecek vakti yoktur. Ülkemiz her alanda gelişmeye harcamalıdır enerjisini.
12 Eylül 1980 darbesini de yaşamış biri olarak bu ülkenin gelirlerinin darbeciler tarafından nasıl iç edildiğini gayet iyi biliyorum. O zamanlar Hava Kuvvetleri Komutanı olan Orgeneral Tahsin Şahinkaya’nın dünyanın en zengin generalleri arasında olduğunu okumuştum. Çok enteresan değil mi?
Şimdi demokrasiye inanmayan biri olarak bir kez daha açık seçik yazayım ki demokrasiye inanmıyorum diye darbeleri ve darbecileri onaylayamam. Bu açıkça şerefsizliktir. Halkın inancına kimse karışamaz, halkın kıyafetine kimse karışamaz, halkın yiyeceklerine kimse karışamaz. Haa biri iyilik adına halkı uyarabilir, ama bu baskıyla olmaz. Dayatmayla olmaz. Hiç kimse bu milletin enerjisini kullanarak elde ettiği gücü bu millete karşı kullanamaz ancak bu milletin iyiliği için kullanabilir. Yoksa artık bu millet gayet güzel sokağa dökülmesini ve karşı koymasını biliyor. Yani artık bu millet o eski millet değil.