Özlüyor muyuz? Ya da özlüyor gibimi yapıyoruz “Eski kışları” karlı zamanları. Yağmur ve kar bakımından kurak bir kış geçiriyoruz. İlimiz ve ilçemize yüksek tepeler Uludağ’ımız ve yaylalarımız harici kar tutunmuyor ve şubata geldik biraz gördük kar yağışını. Enerji ve sanayi lazım, bunları tabiatla kavgalı olmaktan kurtarmak lazım.
Diyeceğim ama bireysel menfaatler toplumsal menfaatlerin önüne geçecek ve üç lahmacun bedeli karşılığında yağma, sömürü, çimento fabrikaları, uygun çalışmayan boyahaneler, çalışmayan arıtma sistemleri kaldığı yerden devam edecek. Ve bir veya birden fazla vatan evladı çıkar. Hem kendini yakar hem memleketi aydınlatır. Bu paragrafımız kadri ve kıymeti bilinmeyenlere…
Bacası Tütmeyen Evler
İlkini babam (Orhan EFE) ile çocukluğumdan, gençliğime geçtiğimiz dönemde kış ayları geldiğinde Yenişehir’in mahallelerini gezer bacası tütmeyen evlere bakarak başladığımız ve artık zaman zaman yalnız yapığım dertlenme gezileri. Malum o dönemlerde doğal gaz olmadığı için düşkünleri tespiti bakımından turnusol etkisi yaratırdı. Birçok tespit edip girdiğimiz evde soba zaten yanmıyor, ne halı kilim namına bir şey yok, üst baş zaten yok, evin dışı daha sıcak bin bir insani ve İslami olmayan durum.
Hemen bir hareketlilik başlar Gazeteciliğin verdiği kamu hizmet yetkisine dayanarak, aslen bu durumu gözetmesi için memur edilmişler, aday olup seçilmişler tenkit edilir ve bir ilgi yumağı olur.
Memur ve alt rütbe konuyu kulak arkası yapar gibi olursa daha şiddetli bir biçimde bu kez amirler konuya el koyar ve sorun çözülmeye çalışırdı. Bazen pansuman ve bazen gerçek çözümler üretilirdi.
Ziyaret ettiğimiz bu evlerde hareket başlayınca (protokol olaya el koyunca), hemen komşular, muhtar ve bilimum vatandaş gelirdi. O anları hatırladığımda ruhuma bir çivi gibi saplananlar:
Genellikle muhtarların haberi olmazdı (hizmetleri ile efsaneleşmiş, koca ve büyük muhtarlarımızı tenzih ediyorum), Muhtarı geçtim yan ve karşı komşular özellikle görmezden gelmişlikleri ve kayıtsızlıklarına “haberimiz yoktu, bilsek gereğini yapardık. İnsanlık öldü mü?” gibi takiyenin ve insanlığın en kötü örneklerine dönüşürlerdi.
Hele hele devletimin memur ettiği, bankamatik bekçileri “off iş çıkardı.
Şimdi sırası mıydı? Mesaide bitti halen buradayız. Devletin başka işimi yok (sanki konun memuru değilmiş gibi) sızlanmalar başlar. Dönemin iyi Kaymakam ve Belediye başkanları gereğini yapar. Bezende mevzuat hazretlerine takılınca, hayırsever memleket evları araya girer çözülürdü, çözülmesine ama… O komşular hiçbir şey olmamış gibi, işini iyi yapmayan memurlar hiç bir şey olmamış gibi pişkin ve mutlu hayatlarına devam ederdi…
Gördüğünüz üzere hiçbir şey unutulmuyor, hele ilahi kayıtlar silinmiyor. Unutulduğunu sanıyorsunuz. Sonra hayat sizlere bin bir zor imtihan veriyor. Hak edilmedik ve helal olmayan kazançlarla edindiklerinizden bereket göstermiyor. Acaba niye diye sormayın bir yerde kayıttasınız/ kayıttayız…
Memleket evlatlarını Unutmayalım…
Tarihte hiçbir baskı ve zorlama altında olmadan, tahtı bırakan koca kurt. “Bize mi? ısmarladılar bu yalan dünyayı. Varalım zikredelim Mevla’yı” diyen Osmanlı Sultanı 2. Murad Han’ı (Ö 03.02.1451)
“Bahar bitti, güz bitti artık bülbül ötmüyor
Yâre tel çeke'm dedim tel derdim iletmiyor” gibi birçok eserle hane gönlümüze misafir olan (bestekar/ İmam Hatip) Hafız Sadettin Kaynak (Ö 03.02.1895)
“Bizden torunlarımıza kalacak en büyük miras, hürriyet uğrunda savaşmak, hakkı yayma uğrunda can vermek olacaktır. Torunlarımız hürriyet ve istiklal uğruna yapılan savaşların kuyruğu değil, başı olmalıdır.” Diyen Kafkasya Kartalı İmam Şeyh Şamil (Ö 04.02.1971) Memleketin çocukları kendi büyüdüğünden daha iyi şartlarda büyüsün diye uğraşan ve suikast ile şehit edilen Adnan Kahveci (Ö 05.02.1949)
Yüreğimizi titreten sesi ve memlekete kayıtsız kalmayan yüreği ile Cem Karaca (Ö 08.02.2004)
Bursa’mızı Türk Sanat musikimizin başkenti yapan Müzeyyenimizi nasıl anmalı bilemedim. Halen bizi yalnız bırakmayan sesi. Ağzından dilemeyi sevdiğimiz şarkıdaki gibi “ Unutturamaz seni Hiçbir şey”… Müzeyyen Senar (Ö 08.02.2015)
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
MUSTAFA EFE
Şubat’a Kar Değdi
Özlüyor muyuz? Ya da özlüyor gibimi yapıyoruz “Eski kışları” karlı zamanları. Yağmur ve kar bakımından kurak bir kış geçiriyoruz. İlimiz ve ilçemize yüksek tepeler Uludağ’ımız ve yaylalarımız harici kar tutunmuyor ve şubata geldik biraz gördük kar yağışını. Enerji ve sanayi lazım, bunları tabiatla kavgalı olmaktan kurtarmak lazım.
Diyeceğim ama bireysel menfaatler toplumsal menfaatlerin önüne geçecek ve üç lahmacun bedeli karşılığında yağma, sömürü, çimento fabrikaları, uygun çalışmayan boyahaneler, çalışmayan arıtma sistemleri kaldığı yerden devam edecek. Ve bir veya birden fazla vatan evladı çıkar. Hem kendini yakar hem memleketi aydınlatır. Bu paragrafımız kadri ve kıymeti bilinmeyenlere…
Bacası Tütmeyen Evler
İlkini babam (Orhan EFE) ile çocukluğumdan, gençliğime geçtiğimiz dönemde kış ayları geldiğinde Yenişehir’in mahallelerini gezer bacası tütmeyen evlere bakarak başladığımız ve artık zaman zaman yalnız yapığım dertlenme gezileri. Malum o dönemlerde doğal gaz olmadığı için düşkünleri tespiti bakımından turnusol etkisi yaratırdı. Birçok tespit edip girdiğimiz evde soba zaten yanmıyor, ne halı kilim namına bir şey yok, üst baş zaten yok, evin dışı daha sıcak bin bir insani ve İslami olmayan durum.
Hemen bir hareketlilik başlar Gazeteciliğin verdiği kamu hizmet yetkisine dayanarak, aslen bu durumu gözetmesi için memur edilmişler, aday olup seçilmişler tenkit edilir ve bir ilgi yumağı olur.
Memur ve alt rütbe konuyu kulak arkası yapar gibi olursa daha şiddetli bir biçimde bu kez amirler konuya el koyar ve sorun çözülmeye çalışırdı. Bazen pansuman ve bazen gerçek çözümler üretilirdi.
Ziyaret ettiğimiz bu evlerde hareket başlayınca (protokol olaya el koyunca), hemen komşular, muhtar ve bilimum vatandaş gelirdi. O anları hatırladığımda ruhuma bir çivi gibi saplananlar:
Genellikle muhtarların haberi olmazdı (hizmetleri ile efsaneleşmiş, koca ve büyük muhtarlarımızı tenzih ediyorum), Muhtarı geçtim yan ve karşı komşular özellikle görmezden gelmişlikleri ve kayıtsızlıklarına “haberimiz yoktu, bilsek gereğini yapardık. İnsanlık öldü mü?” gibi takiyenin ve insanlığın en kötü örneklerine dönüşürlerdi.
Hele hele devletimin memur ettiği, bankamatik bekçileri “off iş çıkardı.
Şimdi sırası mıydı? Mesaide bitti halen buradayız. Devletin başka işimi yok (sanki konun memuru değilmiş gibi) sızlanmalar başlar. Dönemin iyi Kaymakam ve Belediye başkanları gereğini yapar. Bezende mevzuat hazretlerine takılınca, hayırsever memleket evları araya girer çözülürdü, çözülmesine ama… O komşular hiçbir şey olmamış gibi, işini iyi yapmayan memurlar hiç bir şey olmamış gibi pişkin ve mutlu hayatlarına devam ederdi…
Gördüğünüz üzere hiçbir şey unutulmuyor, hele ilahi kayıtlar silinmiyor. Unutulduğunu sanıyorsunuz. Sonra hayat sizlere bin bir zor imtihan veriyor. Hak edilmedik ve helal olmayan kazançlarla edindiklerinizden bereket göstermiyor. Acaba niye diye sormayın bir yerde kayıttasınız/ kayıttayız…
Memleket evlatlarını Unutmayalım…
Tarihte hiçbir baskı ve zorlama altında olmadan, tahtı bırakan koca kurt. “Bize mi? ısmarladılar bu yalan dünyayı. Varalım zikredelim Mevla’yı” diyen Osmanlı Sultanı 2. Murad Han’ı (Ö 03.02.1451)
“Bahar bitti, güz bitti artık bülbül ötmüyor
Yâre tel çeke'm dedim tel derdim iletmiyor” gibi birçok eserle hane gönlümüze misafir olan (bestekar/ İmam Hatip) Hafız Sadettin Kaynak (Ö 03.02.1895)
“Bizden torunlarımıza kalacak en büyük miras, hürriyet uğrunda savaşmak, hakkı yayma uğrunda can vermek olacaktır. Torunlarımız hürriyet ve istiklal uğruna yapılan savaşların kuyruğu değil, başı olmalıdır.” Diyen Kafkasya Kartalı İmam Şeyh Şamil (Ö 04.02.1971) Memleketin çocukları kendi büyüdüğünden daha iyi şartlarda büyüsün diye uğraşan ve suikast ile şehit edilen Adnan Kahveci (Ö 05.02.1949)
Yüreğimizi titreten sesi ve memlekete kayıtsız kalmayan yüreği ile Cem Karaca (Ö 08.02.2004)
Bursa’mızı Türk Sanat musikimizin başkenti yapan Müzeyyenimizi nasıl anmalı bilemedim. Halen bizi yalnız bırakmayan sesi. Ağzından dilemeyi sevdiğimiz şarkıdaki gibi “ Unutturamaz seni Hiçbir şey”… Müzeyyen Senar (Ö 08.02.2015)