SON DAKİKA
Hava Durumu

Bursa yeşil idi…

Yazının Giriş Tarihi: 18.06.2017 21:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.06.2017 21:53
Sevgili dostlar, bugün asistanım kalemi elimden aldı…
Bursa yeşil İDİ…          
         Çok uzun zaman değil, günler önce yaşadığımız depremin sarsıntısı, üzeri betonlarla örtülmüş bu şehri uyandırdı. Tabii ki her zaman öğretildiği gibi, ilk aklımıza gelen binaları terk etmek oldu. Peki nereye? İçinde bulunduğumuz binayı, başka bir binanın gölgesi altında korunabilmek için mi terk ettik? Can havliyle kendinizi sokağa atıp, iki saniye boşluğa düşüp, nereye gideceğinizi kestiremediğiniz o anın benim için nerede başladığını anlatıyorum size…
Anneannemin evi Gürsu’daydı. Her hafta sonu giderdik, sabahın köründe sokağa fırlar, annem akşamın karanlığında seslenene kadar da gün batmazdı benim için. Yıllar geçti, anneannem de dünyadan göçtü gitti ve giderken Gürsu’yu da götürmüş gibiydi. Otların arasında kaybolduğum o uçsuz bucaksız bahçe kel kalmıştı. Artık benim için de gün batmıştı…
Böylelikle ilk kez yeşilin, toprağın sökülüp yerine boyumu onlarca kez aşan binaların yapımına tanık olmuştum. Şimdi size soruyorum, çocukluğunu toprakla oynayarak geçiren nesil, ne oldu da o gösterişli sitelerin yapay bahçelerine, para vererek sahip olmaya özenir oldu? Daha da kötüsü bunu, kendi çocuğunun geleceğini düşünme fikriyle yaptı…
Temel olarak, ekonomik kaygıların yol açtığı kırdan kente göç, gün geçtikçe önüne geçilemez bir kentlileşme sevdasına dönüştü. Kır küçümsenip, kent yüceltildi. Kır yok edilip, kent inşa edildi. Ağaçlar kesilip yerine yollar yapıldı. Anne sevgisi, şefkati gibi, karşılıksız bir nimete, binlerce farklı türe ev sahipliği yapan doğurganlığıyla ‘tabiat ana’ göz ardı edildi. Böyle konuştuğuma bakmayın, hepimiz suçluyuz. Hangimiz istemedi şöyle Uludağ manzaralı bir balkon? Artık ‘kır’ kelimesini en çok ‘düğün’ kelimesi ile yan yana duyduğunuzu fark ettiğinizde eminim ki, siz de söylediklerimde bir parça haklılık payı bulacaksınız. Küçük zevklerimiz uğruna, sınırsızca önümüze sunulmuş tabiatın bahşettiği güzelliğe sırtımızı çevirdik. Belki de maddiyatla ölçemediğimiz, alın teri ile kazanmadığımız için nasıl davranacağımızı bilemedik. 
Keşke, değerini bilemediğimizde kaybedeceğimiz tek şey küçük zevklerimiz olsaydı. Aksine, günümüzde artan birçok olumsuzluğun nedenini de bununla ilişkilendirmekten çekinmiyorum. Stresin yol açtığı psikolojik rahatsızlıkların, beraberinde yeni hastalıkların ortaya çıkmasını ve daha nice sıkıntıların varlığını, yeşilin yok olmasına bağlıyorum.
Tüm bunlara dayanarak diyorum ki, işte o gün, o 2 saniyelik anda, yarattığımız beton yığınına hızlıca göz atıp bulunduğumuz yere çakılıp kaldık. Ağacın dalına, toprağın çimenine yakışan yeşil, Bursa’ya da çok yakışıyordu. Ama fark ettim ki yeşiliyle ün salmış Bursa değişmiş, teslim olmuş ve maalesef biz yeşilini koruyamamışız…
 
                                                                                                    HİLAL ŞAHİN
                                                                                         ODTÜ SOSYOLOJİ 3. SINIF 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.