SON DAKİKA
Hava Durumu

Savaş mı, barış mı?

Yazının Giriş Tarihi: 23.04.2017 21:57
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.04.2017 21:57
Barış; kişiler, toplumlar, ülkeler arasındaki sağlıklı iletişim, uyum,saygı diyebiliriz. En basit şekliyle barışı insan sevgisi demek daha doğru olur galiba. Çünkü insanı seven evini sever , ailesini sever, toplumu sever, ülkesini sever ve dünyayı sever çevreyi sever, hayvanları sever.        Dolayısıyla içinde sevgi olan insan daima barıştan yanadır. İçinde sevginin beraberinde getirdiği merhamet olan insan savaşa uzak durur.
  Savaşların çıkmasında birden çok etken vardır. Dünyadaki savaşların temeline baktığımızda savaşlar, bir güç kazanma, hakimiyet kurma ve tabi ki de para kaynaklıdır. Tarihte kimi devletler daha çok toprak sahibi olmak, daha çok kimseye krallık, sultanlık yapmak için savaşlarla ülkesini büyütmüştür. Kimi devletler barışın ancak savaşla kazanılacağını mutlak güç tüm insanları kardeşçe yaşatacağını düşündükleri için savaşlarla büyük topraklara sahip olmuştur. Günümüzde ise kimi devletler zenginlikleri sömürme, yeraltı kaynaklarına hakim olma gibi ,ekonomik kaynaklı savaşları sözde demokrasi getiriyoruz bahanesi ile kan ve gözyaşı temelli bir ekonomik büyüme sağlamışlardır. Ne var ki savaşların sonunda taraflar bir şeyler kazansa da maalesef sivil insanlar hep ağır yükün altında kalmaktadırlar. Her ne kadar Birleşmiş Milletler ve diğer örgütler sivil ölümlerini kesinlikle kabul etmeseler de ülkeler bu konuda uyarılsalar da hemen hemen hergün dünyanın bir yerinde masum siviller ve çocuklar ölmektedirler. Savaşların para odaklı olması ve hızla büyüyen ekonomilerinin güçlendirmek, silah sanayini geliştirmek adına insanların, çocukların, bebeklerin kanlarından oluşan zengin bir medeniyet kurmuşlardır. Medeniyetin ismi kanla beslenen zenginler...
  Maalesef savaşın olduğu yerde barıştan konuşmak geçmişe duyulan özlemden öteye gidemez. Çünkü  savaşlar olduğu sürece barış asla olmayacaktır. Bizlerde yetişinler olarak elimizden gelen şey şu olmalı; güzel bir nesil olarak yetişmek. Eğer ki bizler insanı seversek, toplumda herkes birbirini severse emin olun sivil insanlar, masum çocuklar, ölmeyecektir.
BARIŞ KÖPRÜSÜ
Bir zamanlar bitişik çiftliklerde yaşayan iki erkek kardeş varmış ve bunlar bir gün anlaşmazlığa düşmüş. Bu makinelerden emek gücüne ve mala kadar her şeyi aksatmadan paylaşan yan yana iki çiftliğin kırk yıldan bu yana ilk ciddi ayrılmalarıymış. Böylece o uzun yıllar süren iş birliği de parçalanmış.
... Önceleri küçük bir yanlış anlama ile başlayan anlaşmazlık giderek büyük bir uçuruma dönüşmüş ve en sonunda da yerini karşılıklı sarf edilen nahoş sözcüklerin ardından haftalar süren sessizliğe bırakmış.
Bir sabah John’un kapısı çalınmış. Kapıyı açınca karşısında elinde marangoz çantasıyla duran bir adam görmüş. “Ben birkaç günlük bir iş arıyorum” demiş adam. “Belki bana verecek bazı ufak tefek işleriniz vardır.
Acaba size yardımcı olabilir miyim?”
 
“Evet sana göre bir işim var. Şu derenin karşısındaki çiftliğe bak.
 
Oradaki benim komşum daha doğrusu orada oturan benim erkek kardeşim. Geçen hafta aramızda bir otlak vardı ama o buldozeriyle ırmak bendi yaptı ve şimdi aramızda bir dere var. Bunu bana acı vermek için yapmış olabilir ama şimdi ben ondan daha iyisini yapacağım. Ahırın yanında yatan şu kütükleri görüyor musun? Senden bana bir çit yapmanı istiyorum ki onun yerini bir daha görmek zorunda kalmayayım. Ne yaparsan yap şunu hallet.”
Marangoz “Sanırım durumu anladım. Bana çivilerin ve çukur açıcıların yerini göster ki beğenebileceğin bir iş çıkarayım” demiş.
Büyük kardeşin öteberi almak için kasabaya gitmesi gerekiyormuş; bu yüzden marangozun malzemelerini hazırlamasına yardım ettikten sonra akşam dönmek üzere ayrılmış. Marangoz bütün gün boyunca ölçerek keserek çivileyerek sıkı bir şekilde çalışmış. Güneşin batmasına yakın çiftçi geri döndüğünde marangoz da işini ancak bitirebilmiş. Çiftçinin gözleri fal taşı gibi açmış, ağzı açık kalmış ortada çit falan yokmuş.
Derenin bir yakasından bir yakasına uzanan bir köprü varmış. Korkuluklarıyla ve diğer ayrıntılarıyla tam bir usta işi köprü ve köprüye doğru kollarını iki yanına açmış bir halde ilerleyen komşusu yani küçük kardeşi varmış.
“Onca yaptığıma ve söylediğim sözlere karşın yine de bu köprüyü yaparak nasıl iyi bir insan olduğunu gösterdin.” demiş kardeşi.
İki kardeş köprünün karşılıklı iki ucunda duruyorlarmış ve daha sonra köprünün ortasında kucaklaşmışlar.
Geri döndüklerinde alet çantasını sırtlamakta olan marangozu görmüşler.
“Dur bekle. Birkaç gün daha kal. Sana vermek istediğim bir sürü proje daha var” demiş büyük kardeş.
“Kalmak isterdim ama daha yapmam gereken bir sürü köprü var.”
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.