SON DAKİKA
Hava Durumu

Kentten köye göç mü?

Yazının Giriş Tarihi: 01.12.2017 21:39
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.12.2017 21:39
Cemal demir, araştırmış ve şöyle diyor;
‘’MÖ 7000 yılında dünyanın en kalabalık 3 şehrinden ikisi bugünkü Ürdün’de biri ise Anadolu’daydı. Çatalhöyük’ün o tarihte nüfusu sadece 1000 kişiydi. Bin yıl sonra MÖ 6000 yılında ise Çatalhöyük’ün nüfusu tam 3 kat artacak ve 3000’e ulaşacaktı. Sonraki 8 bin yılda nüfusu 1 milyonu aşan birkaç şehir oldu ama insanlığın büyük bölümü kırsalda yaşamaya devam etti. 19’ncu yüzyılda sanayi devrimi ile beraber bu alanda dev bir sıçrama yaşandı. 19’ncu yüzyılın ortalarında Londra nüfusu 2 milyonu aşan ilk şehir oldu. 20’nci yüzyıla girilirken Londra’nın nüfusu 5 milyonu geçmişti. Ve 20’nci yüzyıl tam bir şehir patlamasına sahne oldu. İnsanlık tarihinin en büyük en kitlesel göçü başladı. Dünyanın dört bir tarafında dev kentsel yığınlar ortaya çıktı.
Bugün sadece Pakistan'da 8, Meksika'da 12 ve Çin'de tam 100 tane ‘’milyonluk’’ şehir var. Birlemiş Milletler’e göre şehre göç bugünkü hızda sürerse, 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 70’i kentlerde yaşıyor olacak ‘’ diyor.
Köyden kente göç patlamasının bir numaralı itici gücü ‘ekonomi’ oldu. Tarım teknolojisinin daha az insana ihtiyaç duyacak şekilde gelişmesi ile sanayileşme ve yaygınlaşan hizmet sektörünün şehirlerde daha fazla iş imkanı bulması, yığınları kentlere çeken en önemli neden. Şehirlerde kırsal kesime göre çok kaliteli alt yapı hizmetleri var. İş dünyası da, nitelikli iş gücü, alt yapı hizmetleri nedeniyle üretim tesislerini şehirler çevresinde kuruyor. Şehirlerde düzenli geliri ve düzenli boş vakti olan insan yığınları doğarken bu da, tiyatro, eğlence, sinema, spor ve restoranların sayısını artırdı.
Ancak dünyanın büyük bölümünde şehirleşme bu şekilde sağlıklı ve nitelikli gerçekleşmiyor. Milyonlarca insanı, elektrik, temiz su ve internet gibi temel hizmetlerden yoksun dev gecekondu mahallelerine mahkum ediyor.
Büyük şehirlerde yaşamanın pozitif getirileri gibi maliyetleri de var: Suç, gürültü, bulaşıcı hastalıklar, betonlaşma, yeşilden ve topraktan yoksunluk, yüksek geçim maliyeti, trafik, korkunç bir hızla sürekli yükselen emlak fiyatları…
 Ancak insanlar, büyük şehirlerin sağladığı olanaklar karşısında bu maliyetleri göze alarak şehirlere göç ettiler. Peki bu durum, köylerde veya kırsal kesimde kimse kalmayıncaya kadar devam mı edecek? Ülkeler zenginleştikçe,  alt yapı hizmetleri, internet, su, yüksek kaliteli ulaşım hizmetleri de ülkelerin kırsal kesimlerine de yayılmaya başlıyor. Bu da kırsal kesimde yaşamın niteliğini değiştiriyor. Çünkü internet, insanlara, şehirde fiziksel olarak bulunmadan, şehrin birçok olanağından yararlanma fırsatı sunuyor. Bir dağ köyünde yaşayan bir insan bile internet bağlantısı varsa, şehir toplumunun bir parçası olabiliyor. Bugün birçok ülkede köylerde, kasabalarda, ilçelerde yaşayanlar da, şehirde üretilen güzel ürünleri, internet üzerinden sipariş ederek ertesi gün kapısında bulabiliyor. Fikirlerini dünya ile paylaşabilip, dünyada üretilen tüm fikirleri takip edebiliyor. Hatta internet üzerinden çok kaliteli eğitim olanağı bile bulabiliyor. Sosyal medya aracılığıyla dünyanın her yerindeki insanlarla iletişim kurup fikir alışverişinde bulunuyor.
Bugün birçok insan, şehrin gürültüsünü, dar ve pahalı yaşam koşullarını, suç ve hastalıkla dolu ortamını terk ederek, kırsal kesimde daha ucuz, daha kaliteli, daha doğal yaşama taşınıyor. 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.