Türkiye’deki kadın hareketinde en önemli dönemlerden biri de I. Meşrutiyetten Cumhuriyetin ilanına kadar devam eden süre içinde görülmüştür. Bu dönemi “Kadınların kamusal alanda sosyal aktör olma” evresi olarak tanımlamak mümkündür. Devletin 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kadının eğitimi konusuna verdiği önem, kadınları bir toplumsal özne hâline getirmekteydi. II. Abdülhamit’in en önemli reformu kadın konusunda göze çarpmaktaydı. Abdülhamit tarafından açılan Muallime Mektepleri’nde yetişen kadınlar öğretmen olarak Osmanlı kadınını eğitmek üzere taşraya gönderiliyordu. II. Meşrutiyet’e kadar devam eden bu süreçte İstanbul, İzmir, Bursa, Selanik gibi gelişmiş kentlerde önemli sayıda eğitimli kadın ordusu ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu kadın ordusu içinde kalem oynatabilen, yazı yazabilen, resim yapan, şiir yazan, Batı dillerinden çeviriler yapabilen çok sayıda kadın yetişmiştir. Fatma Aliye, Emine Semiye, Halide Edip, Nezihe Muhittin, Nigâr Hanım, Gülizar Hanım, Gülnar Hanım gibi çok sayıda Osmanlı kadını eser verebilecek duruma gelmişti. II. Meşrutiyet’in özgürlükçü ortamından en fazla yararlanan, hatta II. Meşrutiyet’i en fazla coşkuyla karşılayanlar İstanbul’daki kadınlar olmuştu.
Kadın hareketinin Türkiye’deki üçüncü evresi Cumhuriyet’in ilanıyla başlar ve günümüze kadar devam eder. Osmanlı’nın son döneminde önemli bir sivil toplum hareketi oluşturan kadınlar cumhuriyetin ilan edildiği yıllara gelindiğinde Türkiye’deki en aktivist grupların başında yer almaktaydılar. Hatta Cumhuriyet’in ilanının hemen akabinde Cumhuriyet Halk Fırkası ile Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’ndan daha önce Kadınlar Halk Fırkası adında bir siyasal parti kurarak siyasal hak elde etme yönündeki isteklerini siyasal alana taşıyarak ortaya koydular. Bu partinin kurulmasına izin verilmeyişini takiben kadınlar bu kez “Türk Kadınlar Birliği” adında bir dernek kurarak bu derneğin çatısı altında siyasal haklar elde etme yönündeki faaliyetlerine derneğin kapandığı 1935 yılına kadar devam etmişlerdir. Türkiye’nin değişik illerinde düzenledikleri sempozyum ve konferanslar aracılığıyla yöneticilere seslerini duyurmuşlardır. Kadın hareketinin üçüncü evresinde devletin tutumu, kadınları “koruma ve onlardan yararlanma” şeklinde olmuştur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa B. Bektaş
Kadının toplumdaki yeri ve önemi (2)