SON DAKİKA
Hava Durumu

Huzurun Reçetesi…

Yazının Giriş Tarihi: 04.05.2017 22:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.05.2017 22:09
Mutluluk görecedir, neye göre dünyanın en mutlu insanı olunuyormuş? Aklınızdan bunlar da geçiyorsa bilin ki biz de o penceredeydik, biraz araştırıncaya kadar.
Matthieu Ricard ilginç bir adam. 20’li yaşlarına kadar Fransa’da yaşamış bir genetik bilimci. Mutsuzluğundan yola çıkarak, mutluluğu sorgulamaya başlıyor ve Fransa’daki güzel yaşantısını bırakıp Hindistan’a ve oradan Himalayalar’a geçiyor. Şimdi “Eh oralara gitsem, şehir hayatından, iş stresinden kurtulsam, kendimi doğanın kollarına bıraksam ben de tabii mutlu olurum.” diyebilirsiniz, ancak Ricard ülkeden ülkeye seminerlere ve yardımlara koşan duyarlı, meşgul de bir insan. 4 ay boyunca yaklaşık 70 ülkeye iş seyahati yapıyor…
Ricard’ın mutluluk hormonlarının seviyesi, yaşadığı himalayalar kadar yükselmiş. Bilimsel deneyin sonucu, onun dünyanın en mutlu insanı olduğunu söylüyor. Matthieu Ricard, Fransa’da Pasteur Enstitüsünde Moleküler Biyoloji okudu. 41 yıl önce Fransa’daki tüm rahat yaşantısını ve bilimsel çalışmalarını bırakıp, kendinde eksik hissettiği huzuru bulmaya Hindistan’a gitti.
Hindistan’da Budizm okudu ve 30 yaşında keşiş oldu. Şimdi ise Nepal’de bir manastırda yaşıyor ve Dalai Lama’ya danışmanlık yapıyor.
Wisconsin Üniversitesi nörologlarından Richard Davidson, uzun zamandır meditasyon yapanların zihnini görünteleyebilmek üzerine bir çalışma başlattı. Matthieu Ricard’ın beyin aktiviteleri inanılmazdı…
Daha önce hiçbir nörolojik testte bu orana rastlanmamış. Ayrıca Ricard’ın beyninde meditasyon sırasında bilinç, dikkat ve hafızadan sorumlu bölgeler de son derece aktif.
Nörolog Richard Davidson bu durumu şöyle açıklıyor:       
“Nöroplastisite henüz bebeklik çağında olan bir alan. Biz son 12 yıldır meditasyonun, dikkatin, duygusal dengenin haritasını çıkarmak üzere çalışmalar yürütüyoruz. Modern zamanlarda belki bizler buna çok fazla vakit ayıramıyoruz ancak günlük 20 dakikalık meditasyonun bile beyin üzerindeki gücü çok büyük.”
Richard Matthieu’nun mutluluk ve huzura yazdığı reçetelerine biraz göz atalım:
-Dış dünyayı kontrol gücünüzün sınırlı, geçici ve hatta aldatıcı olduğunu kabul edin. İçinize bakmaya, orayı kontrol etmeye çalışın.
-Mutluluğu yakalamak istiyorsanız, çaba harcamanız, gelişmeniz gerektiğini kabul edin. Hayat sipariş kataloğu değildir.
-Öfkenizin farkına varırsanız, kendini besleyemez ve varlığını uzun süre sürdüremez, zamanla yok olur. Öfkenizin farkına varmayı alıştırma yaparak öğrenebilirsiniz. Zamanla öfkeye, grip kadar seyrek yakalanırsınız.
-Keyif ile mutluluğu karıştırmayın, keyif insanı yorar, tüketir. Mutluluk öğrenilmesi gereken bir yetenektir. Her insanda bu potansiyel vardır.
Zevk alma durumunu tadını sevdiğiniz bir pastaya benzetiyor. “İlk diliminde güzel sonra biraz sıkmaya başlıyor ve en son tamamen tükeniyor isteğiniz. Maddeye bağlı tüm zevklerin sonu aynıdır ve gerçek mutlulukla karıştırılmamalı.” diyor.
Her şeye sahip olarak mutlu olabileceğini düşünenlerin, kendileri için mutluluğu baştan yıkıcı hale getirdiğini savunuyor. Ricard: “Mutluluğu oluşturan, huzur ve tamamlanma hissidir.” diye belirtiyor.
En çok da “Bilinçliliğe” dikkat çekiyor. Peki tam olarak ne demek istiyor?
“Bilinçlilik, bütün imgelerin kendi üzerinde ortaya çıkmasına izin veren bir ayna gibidir. Bilinçlilik, saf kavramsal bir nitelik olduğu için, değişim için her zaman bir olasılık vardır… Bütün duygular geçicidir. Zihin eğitiminin temeli budur.”
Tüm duyguların tabiatının aynı olduğunu ve genel tek bir panzehirle hepsinden kurtulmanın mümkün olduğunu söylüyor.
Ricard: “Düşüncelerin zihnimize gelmesini durdurmak imkânsızdır ancak etrafınızdaki belirli bir sese ya da nefes alış-verişlerinize odaklanarak onları biraz olsun susturabilir, zihninizi rahatlatıp temizleyebilirsiniz. Zihninizin kölesi olmak zorunda değilsiniz.”
Ve ekliyor: “Sağlıklı bir beyin, tıpkı bir ayna gibi olmalıdır. Nasıl bir ayna, farklı yüzleri gösteriyor ancak hiçbiri onun üzerinde yapışıp kalmıyorsa, düşüncelerimiz de zihnimizden aynı şekilde akıp geçmeli. Onların akışını izlemeliyiz; tutunup kalmamalıyız.”
-Dikkatinizi özellikle nefes alış-verişleriniz üzerinde yoğunlaştırın. Bir süre sonra düşünceler gelecektir fakat bunu fark ettiğiniz anda tekrar nefesinize yoğunlaşmaya başlayın. Geçmiş ya da gelecek yerine içinde bulunduğunuz âna odaklanmaya çalışın.
-Meditasyon, farkındalık ve duyarlılık yaratmakla ilgilidir. Örneğin anksiyete yaşıyorsanız, bunu durdurmaya çalışmak ve size kaygı veren düşünceleri unutmak mümkün değildir. Ancak duyarlılık ve gözlemcilik geliştirme yeteneği kazandığınızda, kaygınızı da tıpkı dışardaki seslerin akışını izlediğiniz gibi izleyip hissedebilirsiniz, diyor Matthieu Ricard… 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.