SON DAKİKA
Hava Durumu

Bülent’in Duası…

Yazının Giriş Tarihi: 17.05.2017 21:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.05.2017 21:35
Kars’ın bir köyünde İmam Rıfat’eşliğinde yağmur duasına çıkarlar. Bizim Bülent Polatcan da istemeye istemeye bunlara uyar, cemaatin arkası sıra yola koyulur.
Az ileride eline geçirdiği bir ağaç dalını, kendi tarlasının bir köşesine saplayarak,
Başını yukarı kaldırıp,
-Bizim tarla da işte burası der...
Rastlantı bu ya, İmam Rıfat ve cemaat yağmur duasını tam bitirirler ki, bulutlar kendini gösterir. Kara bir bulutun kendi tarlası
üzerine gittiğini gören Bülent Polatcan sevinçle koşar. Bir de ne görsün, ceviz
büyüklüğünde dolu, bütün
ürünü berbat etmemiş mi? O vakit başını tekrar yukarı kaldırır şöyle söyler;
-Kabahat sende değil, sana tarlayı gösterende…
( Ben yoktum ama kuvvetli ihtimal ,İmam Rıfat ,tarlası heba olan Bülent’e ; Bre zındık günaha bari girme dediğini duyar gibi oluyorum.)
 
 
Behman Dereçiçek Azerbaycan’da(Nam-ı diğer Gardaşım)
 
Sevgili Gardaşım Behman Dereçiçek Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye gitmiş. Bakü, Hazar Denizi kıyısında bir liman şehriymiş. Yolları temiz, bakımlı, insanları nazik, güler yüzlü. İnsanın yüzüne gülüyorlarmış ama art niyetsiz, saf bir gülüş bu, kötülük taşımayan. Gardaşım Behman bu Azerileri çok sevmiş. Onların oynadıkları Kafkas Oyunları’nı seyretmiş. Bakü’de çok petrol çıkarılıyormuş. Her yer petrol çıkarma istasyonuyla doluymuş. Gardaşım Behman  daha sonra bir kayık kiralayıp, şöyle bir gezeyim demiş. Yanında bir de oltası varmış, belki biraz balık tutarım diye düşünmüş. Birkaç kayıkçı, aman kayıkla gezme 40 metrelik Hazar Denizi yılanı seni yutar, demişler. Sadece bir kayıkçı, yok be yılan, sen kiralamak kayık, gezmek denizde diyormuş. Yahudi miymiş, neymiş. Bir saatlik kiralama 500 milyon demiş. Sanki kayığı satacakmış. Gardaşımın elide çok sıkı olduğundan. Yahudi’yle bir pazarlık, bir pazarlık; 10 milyona kiralamış kayığı, paranın yarısını peşin vermiş. Kayığa binmiş, başlamış kürek çekmeye. Bakü gittikçe küçülmüş ve sonunda görünmez olmuş.
Gardaşım Behman , fikir değiştirip balık tutmaktan vazgeçmiş ve yılanı tutmaya karar vermiş. Yanında oltası, dürbünü ve elma soymak için kullandığı bir çakısı varmış. Dürbünle bakarken çoook uzakta bakmış canavar yılan, sarılmış yolcu gemisine sallıyor ve düşen insanları yutuyormuş. Gardaşım Behman hızla kürek çekmiş oraya doğru. Canavar yılan bir kuyruk vurmuş kayığa kayık bir yana uçmuş, Gardaşım Behman bir yana. Canavar yılanın kocaman dikenli sırtına tutunmuş. Gardaşım Behman yılanın kulağına tırmanıp içeri yeh huu diye bir bağırmış, yılanın kulağı öyle bir çınlamış ki kafasını silkelemiş ve Gardaşım Behman denize düşmüş. Canavar yılan gemiyi sallamayı, insanları yutmayı bırakıp, Hazar Denizi’nin derinliklerine dalıp gözden kaybolmuş. Daha sonra Gardaşım Behman gemidekileri kurtarmış ve gemi başka olay olmadan Bakü’ye varmış. Azeriler, gemidekileri kurtardığı için Gardaşım Behman’a dana kesip ziyafet çekmişler…
Yani dostlar diyeceğim o ki;
 Gökten üç sevgi “elma”sı düştü...
Birisi sapasağlam kaldı, insanlar birer parça koparmak için birbirlerini ezdi o elmadan...
Bazıları ise dönüp gitti, arkasına bile bakmadan....
Bir diğer elma... Yere çarpınca, “Yer kırılmasın ben kırılırım” diyecek kadar nazikti...
Düştü, paramparça oldu kimse yanaşmadı yanına...
Diğeri... Üçüncüsü... Ben aldım onu ..Havada tuttum.  Çekirdeklerini aldım, diktim tekrar toprağa... Üç çekirdek...
Kırmadılar beni, filizlendi bahar geldi tomurcuk oldular...
Üç tane elma filizim hayat oldu...
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.