SON DAKİKA
Hava Durumu

Asker arkadaşım Macır Hayati’nin anılarından(2)

Yazının Giriş Tarihi: 16.05.2017 22:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.05.2017 22:02
– Maggurus  Süleman, Eskici Emin ve Müezzin Cemil; Radyocu İsmail’in en yakın arkadaşları, hatta onların kendi aralarındaki deyimiyle sadıçları. Dördü de bu küçük kasabaya sıkışıp kalmış, boylarından büyük hayalleri olan, iyi yürekli, temiz insanlardır. Müezzin Cemil hariç hepsinin de aşkları vardır ama sevdikleri kızlara kavuşabilmek için şu ağzını gırdımının garibanlığından kurtulmaları gerekmektedir.
– İsmail, Hicabi Maksaçı’nın kızı Sedef’e aşıktır. Radyodan şifreli şarkılar yollar sevdiceğine. “Yakışıklı prensinden, beyaz güvercinine…” Garibim Sedef de tarlada İsmail’in istekleriyle mutlu olur. Ama kolay iş değildir bunlarınki, Hicabi Makasçı verir midir hiç İsmail’e kızını. Gariban, haylaz bir adamdır İsmail onun gözünde. Hem Makasçılar zengindir. İsmail’in amcası bile Makasçılardan icar tutmaktadır tarlalarını.
– Maggurus Süleman’ın aşkı ise Muhacirlerin kızı Neşe’yedir. Geceden müstakbel kayınpederinin su motorunu bozar. Ertesi gün tamire gelince de sevdiği kızı görür, elinden ayran içer. Ama bir türlü söyleyemez ağzını gırdımının iki-üç kelimesini; “Neşe ben seni çok seviyom” diyemez. Olsun ama bu kadarı da yeter Süleman’a. Gülüşünü görsün, öyle salına salına yanına gelişini, ova damından su getirişini, hoşaf getirişini. Bu kadarı da yeter Süleman’a.
– Geriye kim kaldı? Eskici Emin’le, Müezzin Cemil… Eskici Emin, Emine’ye aşıktır, babasıyla bi başına yaşıyan saf, sakar, boynu bükük Emine’ye. Eskiler alıp naylon leğenler falan satarken, gide gele aşık olmuştur kıza. Müezzin Cemil’in ise henüz bi sevdiği yoktur. O daha çok arkadaşlarının haytalıklarına kızmakla meşguldür. Çünkü ne zaman onlardan dolayı yamuk bir işin içine girse, imamın o hafta kesin hutbede o meseleyle ilgili bir şeyler söyleyeceği tutmaktadır. Tabi Cemil’e de her defasında boncuk boncuk terlemek düşer.
İşte bu dört arkadaş böyle para bulma, zengin olma hayalleriyle yaşayadursun bir gün aradıkları fırsat ayaklarına kadar gelir ve dördünün de hayatlarını sonsuza dek değiştirecek macera başlar.
“Biri rüyasında gömünün yerini görür de, kimseyle gonuşmadan tek dünya kelamı itmeden gördüğü yere giderse, gömüyü bulur bi küp altını alırmış.”
Anadolu’nun birçok yerinde karşınıza çıkacak bir efsanedir bu. Yeşilovalı’nın da işten yıldığı zamanlarda dilinden düşürmediği bir söylentidir, bir nevi hayal.
Bizim İsmail ve arkadaşları da kahvede toplanır, garibanlıktan iki gazozu dört kişi paylaşırken bu kadim efsaneyi konuşurlar zaman zaman. Böyle şeyler genelde Eskici Emin’in ağzından çıkar hep. Nerden duyar da getirir bu lafları bilinmez.
“Valla billa gerçek sadıç. Koca adam yalan mı söylecek? Gece rüyasında görmüş, altının yeri söylenmiş adama. Sabah gün ışımadan, kimseyle konuşmadan gitmiş bulmuş. Bi küp altın çıkarmış diyipdurula.”
Fakat Emin’den başka kimse inanmaz bu söylentilere. Adı üstünde söylentidir işte, bir nevi hayal. Tabi efsanenin gerçek olduğundan, çok geçmeden bir küp altın sahibi olacaklarından henüz hiçbirinin haberi yoktur.
Bir gün, yine böyle ‘ağzını gırdımın garibanlığı’ dedikleri bir gecenin sabahında İsmail, Sayalar köyünden bir adamı altın kazarken yakalar. Adam gerçekten altını bulmuş, ama jandarmaya yakalanmıştır. Hapishaneye götürülmeden önce İsmail’e bir sır bırakır. Belediye Başkanı Hilmi Çakırlı’nın evinde bir küp altın daha vardır. Arkadaşları başta inanmaz İsmail’e. Ama İsmail yeminler eder, adamdaki altınları gözleriyle gördüğünü söyleyince işler değişir. Tabi altınların yerini bilmek mesele değildir, asıl mesele altınların Belediye Başkanı’nın evinde olmasıdır. Kolay mı adam koskoca belediye başkanıdır.
İsmail ve arkadaşları kafa kafaya verip türlü yollar denerler ama bir türlü bahçeye girip altını kazmayı başaramazlar. Geriye bir tek seçenek kalmıştır, İsmail’in Hilmi Çakırlı’nın kızı Zümrüt Çakırlı’yı kendine aşık etmesi. Önümüzdeki ay Yeşilova’nın kurtuluş günü şenlikleri vardır ve herkesin şenliklerde olacağı o güne kadar İsmail’in kızı kendine aşık etmesi gerekmektedir. Fakat işler istedikleri gibi gitmez ve İsmail bir yol kazası yaşayıp Zümrüt’e gerçekten aşık olur.
İşte böyle sevgili dostlar, bizim Macır Hayatinin ne çok birikimi ,diyeceği  varmış.
 Ancak o kadar ısrar ettim dimedi kendi sevdalığından bir kelâm…
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.