Kendi takibim esnasında bir karganın parktaki ağacın dalının ucuna yuva için çalı çırpı taşıdığını gördüm ve takip ettim. Karga kısa bir zamanda yuvasını yaptı.Büyük bir ihtimalle kuluçkaya yatması için yuva hazırlığı olduğunu düşünüyorum. Bu yuva benim gittiğim  yolun  üstündeki parkta olduğu için her gün o yuvaya baktığım oluyordu,bahar ayları olduğundanzaman zaman yağmur ve rüzgar etkili oluyordu. Bir gün o yuvanın olduğu yerden geçerken birde baktım ki rüzgar yuvayı uçurmuş hemen kendime şu soruyu sordum biz insanoğluda aynı karga gibi gönlümüz hep yükseklerde. Evet bir yuva nasıl kurulur sorusuna nasıl bir cevap vermeliyiz? Karga gibi dalın en ucuna yapıp en ufak rüzgarda yuvanın yıkılmasını sağlamak mı yoksa bir yandan kırlangıç gibi çok ciddî uğraşlar sonucu sağlam bir yuva kurulmasını sağlamak mı? Şimdi biz yuvayı nasıl kuruyoruz sizce? Oturup düşünelim. Bir ev olsun, evin de bütün eşyaları olsun şu kadar altını olsun, olmadı yazlığı olsun,baştan dünyalık olan her şeyi bir şart olarak masaya koyarız. Sanki yuvanın ; bir eşya, bir ev veya mal-mülk gibi şeylerle ayakta  duracağını düşünür insanoğlu. İnsanoğlu hâlbuki bu işin sırrını gönülden gönüle olan o bağı bulmak manevi ruhu oluşturmak yerine daha işin başında dünyevi işlerle yuvanın olacağını düşünürüz .Karga gibi yükseklerden uçarcasına koltuklar markalı, perdeler markalı yani kısaca çağın getirdiği modern kültür diyebiliriz biz bu durumasonra eşya aşık olmaz mal mülk insanı sevmez.Çünkü satın alınır ve satılır değil mi? Görmek için bir alim, bir mucit olmaya gerek yok duymak için kulak cihazına vs. gerek yok ortalıktaki düzen bozuldu karga gibi gönlümüz yükseklerde olduğu sürece bu toplum daha çok çalışması gerekir. Ben bir örnek vermek istiyorum ki kuşlar yuvayı nasıl yaptığına  değil de, iyi bakmak gerektiğine inanırlar.  Geçmişteki büyüklerimize iyi bakmak gerekli onca zahmeti, çileyi bizim bugünleri görmemiz için çektiler. Bizde gelecek neslimize bir örnek,bir öykü bırakmalıyız...