Bu işin mimarı yüce Allah'tır. Kemiğin üstündeki et, tıpkı taşın üstündeki toprak gibidir bütün toprağın altında yanında arkasında önünde mutlaka bir taş yığını vardır. Toprak belki de bütün gücünü taştan alıyordur. Tıpkı kemiğin üstündeki et olduğu gibi, bütün et gücünü kemikten alır, kemik olmasa et ayakta nasıl duracak? Yaradan öyle yaratmış ki uzakta mucize aramaya gerek yok, biz insanlar bir mucizeyiz. 
  Kuyudaki Yusuf’u biliyoruz, balığın karnındaki Yunus’u biliyoruz ama anne karnındaki havuzda insanın nasıl yaşadığının hikayesini hiç yazmadık değil mi?
  İşte mucize bizleriz. Arife tarif olmaz demişler, aklın sınırı yok ne kadar düşündüğüne bağlı, omurganız kemikle şekillenmiş, üstü etle güzelleşmiş, insan iskeletini düşünün bir de etli halini… Her şey dengi dengine.  Tıpkı taşın üstünde öncesinde de olsa toprağın olması o taşın yeşermesine vesile olur değil mi?  İnce ince ağaçların büyümesine vesile olacaktır. Her cins her canlı kökü üstü büyür ve aynı yolda yürür, işleri karıştırmak doğru değil, kainatın yaratıcısı yüce Allah her bitki her canlıyı denge usulü yarattı, yerine göre, mevsimine göre, baharına göre şekillenir. Onun için kendi kendine bir alanda zamanını harcar, başka alanda kendisine yer bulamaz...