Genel olarak Batı Müziği tandanslı çalışmalar yürüten veya müzik eğitimi veren kurumlar,geleneksel müziğin teorisinden ve pratikte uygulamalarından gelen yeteneklerin, genel olarak,çağdaş formlarda, evrensel! değerlerde kabul göreceğine şüphe ile bakarlar; demiştik geçen yazımızda şimdi devam edeldim dilerseniz ;
Buna karşın, Geleneksel Klasik Türk Musikisi tandanslı kurum ve oluşumlar da, batı tandanslı müzik biçimlerinin ve uygulamalarının, bize ait musikiyle ifade edilen değerleri, tam manasıyla, layığıyla sunamayacağına, anlatamayacağını dillendirirler.
Geleneksel müziğimizle ilgili uygulama yapan ve genellikle akademik bir yapıda olmayan, fakat akademik müfredatları ve uygulamaları, kendilerine dayanak alan kurumlar-oluşumlar, genelde seçmelisinden veya dönemlik bloklarda bile olsa batı tandanslı deneme ve uygulamalardan mümkün olduğunca uzak durur, sakınırlar diyebiliriz.
Hatta hangi uygulamayı tercih ederlerse etsinler, diğer usullerin “ekollerin” uygulanabilirliği, doğruluğu veya verimliliği hususunda, inanılmaz ketum olabilmekte, hiçbir biçimde bu uygulamalara fırsat tanımayacak yönetimler sergileyebilmektedirler.
Bu mesafeli duruş ve dil farkı, müzikal birikim, yeni yorumlar ve geleceğe ilişkin bir durum tespitini ve yeni şeyler söylemenin “deneme”sini zorunlu hale getirmektedir.
Oysa, dünya siyaseti, dünya ekonomisi, gelişen teknoloji gibi birçok konuda dünya ile paralel bir hız ve çizgi izleyen Türkiye profilinde, gelişen değişen zihinsel dönüşüm, artık Müzikte de kendini gösterebilmelidir; tabuları zorlayan yeni uygulamalar, denemeler, söylemler geliştirebilmelidir.
Üstelik, değişim ve gelişimin en zor ve yavaş olduğu düşünülen Devlet Kurumlarında bile bu değişim- gelişim hızla yol alıp önderlik,rehberlik ederken,geleneksel söylemler, kavramlar, uygulamalar artık yerini,genç dinamiklerin ve çağdaş uygulamaların oluşturduğu yapılarda, sentezlenerek, kendi mecrasında akıp gitmelidir.
Dönüşüme ayak uyduramadan süren kendini tekrarlar terk edilmeli, yetişen yeni kuşaklara cesaret veren, sorumluluk veren, heyecan veren denetimli uygulamalara daha çok yer verilmelidir diye düşünüyorum.
Sanatla iç içe olan toplum değerlerinin niteliği ve niceliğinin artması, sosyo-kültürel gelişimin derinliği ve genişliği hükmüne getirecektir.
Sanat ve sanatçı, toplumun aynası olmakla “bu değişim ve gelişimin en göz önünde olanıdır ”
Sanat ve sanatla uğraşan, kurum-kuruluşların uygulamalarının,muasır medeniyet seviyesine ne kadar uzaklıkta veya yakınlıkta olduğunun bir göstergesi haline gelmektedir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ERDİNÇ ERTÜZÜN
Müzik Eğitimine Analitik Bakış
Genel olarak Batı Müziği tandanslı çalışmalar yürüten veya müzik eğitimi veren kurumlar,geleneksel müziğin teorisinden ve pratikte uygulamalarından gelen yeteneklerin, genel olarak,çağdaş formlarda, evrensel! değerlerde kabul göreceğine şüphe ile bakarlar; demiştik geçen yazımızda şimdi devam edeldim dilerseniz ;
Buna karşın, Geleneksel Klasik Türk Musikisi tandanslı kurum ve oluşumlar da, batı tandanslı müzik biçimlerinin ve uygulamalarının, bize ait musikiyle ifade edilen değerleri, tam manasıyla, layığıyla sunamayacağına, anlatamayacağını dillendirirler.
Geleneksel müziğimizle ilgili uygulama yapan ve genellikle akademik bir yapıda olmayan, fakat akademik müfredatları ve uygulamaları, kendilerine dayanak alan kurumlar-oluşumlar, genelde seçmelisinden veya dönemlik bloklarda bile olsa batı tandanslı deneme ve uygulamalardan mümkün olduğunca uzak durur, sakınırlar diyebiliriz.
Hatta hangi uygulamayı tercih ederlerse etsinler, diğer usullerin “ekollerin” uygulanabilirliği, doğruluğu veya verimliliği hususunda, inanılmaz ketum olabilmekte, hiçbir biçimde bu uygulamalara fırsat tanımayacak yönetimler sergileyebilmektedirler.
Bu mesafeli duruş ve dil farkı, müzikal birikim, yeni yorumlar ve geleceğe ilişkin bir durum tespitini ve yeni şeyler söylemenin “deneme”sini zorunlu hale getirmektedir.
Oysa, dünya siyaseti, dünya ekonomisi, gelişen teknoloji gibi birçok konuda dünya ile paralel bir hız ve çizgi izleyen Türkiye profilinde, gelişen değişen zihinsel dönüşüm, artık Müzikte de kendini gösterebilmelidir; tabuları zorlayan yeni uygulamalar, denemeler, söylemler geliştirebilmelidir.
Üstelik, değişim ve gelişimin en zor ve yavaş olduğu düşünülen Devlet Kurumlarında bile bu değişim- gelişim hızla yol alıp önderlik,rehberlik ederken,geleneksel söylemler, kavramlar, uygulamalar artık yerini,genç dinamiklerin ve çağdaş uygulamaların oluşturduğu yapılarda, sentezlenerek, kendi mecrasında akıp gitmelidir.
Dönüşüme ayak uyduramadan süren kendini tekrarlar terk edilmeli, yetişen yeni kuşaklara cesaret veren, sorumluluk veren, heyecan veren denetimli uygulamalara daha çok yer verilmelidir diye düşünüyorum.
Sanatla iç içe olan toplum değerlerinin niteliği ve niceliğinin artması, sosyo-kültürel gelişimin derinliği ve genişliği hükmüne getirecektir.
Sanat ve sanatçı, toplumun aynası olmakla “bu değişim ve gelişimin en göz önünde olanıdır ”
Sanat ve sanatla uğraşan, kurum-kuruluşların uygulamalarının,muasır medeniyet seviyesine ne kadar uzaklıkta veya yakınlıkta olduğunun bir göstergesi haline gelmektedir.